Nurdan Haber

Paralel Nurculuk Söylemi Veya Komplo Teorisyenliği – 1

Paralel Nurculuk Söylemi Veya Komplo Teorisyenliği – 1
Mehmet Nuri Turan( mehmetnurituran@nurdanhaber.com )
09 Kasım 2020 - 11:41

Paralel Nurculuk Söylemi Veya Komplo Teorisyenliği – 1

Bana göre paralel Nurculuk kendisine Nurcu değip Üstadımızın ortaya koyduğu İhlas düsturlarına riayet etmemek ve Uhuvvet risalesi ile Desise-i Şeytaniye’deki ikaz ve düsturlara uymamaktır, o izah ve ikazları, düsturları tevil etmek veya kendine yontmaktır.

Peki gerçekte Nurcu nasıl olmalı ve ne yapmalı? Sorularına cevap elbette Risale-i Nurda bulacağız ve bulduklarımızı tevil etmeden kabul edip tatbik edeceğiz. Üstad Hazretleri Yirmi Birinci Lem’a olan İhlas Risalesinde özetle Nurculuğu şöyle tarif ediyor.

“…Bu dünyada, hususan uhrevî hizmetlerde en mühim bir esas en büyük bir kuvvet en makbul bir şefaatçi en metin bir nokta-i istinad en kısa bir tarîk-ı hakikat en makbul bir dua-yı manevî en kerametli bir vesile-i makasıd en yüksek bir haslet en safi bir ubudiyet: İhlastır…”

… İhlası kazanmak ve muhafaza etmek ve manileri def’etmek için gelecek düsturlar rehberiniz olsun….

  • Amelinizde rıza-yı İlahî olmalı…
  • Bu hizmet-i Kur’aniyede bulunan kardeşlerinizi tenkit etmemek ve onların üstünde fazilet-füruşluk nevinden gıpta damarını tahrik etmemektir….
  • Bütün kuvvetinizi ihlasta ve hakta bilmelisiniz.
  • Kardeşlerinizin meziyetlerini şahıslarınızda ve faziletlerini kendinizde tasavvur edip onların şerefleriyle şâkirane iftihar etmektir.”

Yukarıdaki mezkur düsturları kazanmak ve muhafaza etmek için şunu söyler; “İhlası kazanmanın ve muhafaza etmenin en müessir bir sebebi, rabıta-i mevttir.”

Devamında ise; “İhlası kıran ve riyaya sevk eden pek çok esbabdan iki üçünü muhtasaran beyan edeceğiz:

Birincisi: Menfaat-i maddiye cihetinden gelen rekabet, yavaş yavaş ihlası kırar. Hem netice-i hizmeti de zedeler. Hem o maddî menfaati de kaçırır.

İhlası kıran ikinci mani: Hubb-u câhtan gelen şöhret-perestlik sâikasıyla ve şan ve şeref perdesi altında teveccüh-ü âmmeyi kazanmak, nazar-ı dikkati kendine celbetmekle enaniyeti okşamak ve nefs-i emmareye bir makam vermektir ki en mühim bir maraz-ı ruhî olduğu gibi “şirk-i hafî” tabir edilen riyakârlığa, hodfüruşluğa kapı açar, ihlası zedeler.

Üçüncü Mani: Korku ve tama’dır.”

Bunun haricindeki her izah nakıstır. Buna binaen şimdi hizmetimizin tarihçesine baktığımız zaman herkesin bu dusturlara pekte riayet etmediğini görüyoruz. Özellikle yayın ve siyaset yoluyla bu dusturlar birden çok komite tarafından çiğnenmiş, maalesef cemaatin büyük kısmınada propaganda yoluyla ikna edilmiş.

Üstadın 1960 yılında vefatından hemen sonra, Nurun birinci talabesi merhum Hulusi abi “Çok Muhterem Üstadımızın Mübarek Ruhu İçin El Fatiha, Risale-i Nur Şakirtleri kardeşlerimizle bir hasbihaldir. (Taziye ve teselli)” Başlığı ile umum Nur talabelerine hitaben yazdığı mektubta Üstadımızın hizmetini şöyle tarif ediyor.

“ اِنَّا نَحْنُ نَزَّلْنَا الذِّكْرَ وَ اِنَّا لَهُ لَحَافِظُونَ

fermanı, Kur’anın muhafazasını Cenab-ı Hakkın taahhüd buyurduğuna kati bir delildir. Bu asırda merhum Üstada hikmeti muktezası Allahu Zülcelal bu vazifeyi gördürdüğünü insaf ile bu hizmetin başından sonuna kadar geçen vakayı tetkikten geçirenler tereddüt etmeden kabul ederler ümidindeyiz. Bizi bu kanaata götüren saik, merhum Üstad’ın Risale-i Nurun neşrine başladıkları zamanlarda (Kur’anın bütün surları yıkılmıştır. Kur’an tek başıyla kendini müdafaa ediyor.) tarzındaki beyanlarında bulabiliriz. Çünkü o zamanlarda mekteplerden din dersleri kaldırılmış, medreseler ilga edilmiş, tekke ve zaviyeler sedd-ü bend edilmiş yani Kur’anın üç mühim kalesi yıkılmış demek idi. Kur’anı inzal eden Zat-ı Vacib ül Vucud’un onu muhafaza hususundaki taahhüdü elbette zuhura gelecek idi. İşte tabir ve temsil caiz ise; Kur’anın iç kalesinden yani İslamiyete hizmette bin sene bayraktarlık eden Türk milleti içinden Türkiyeli bir din alimi bu kudsi hizmete memur edilmiş.

Alem-i İslamiyete göre iç kale mesabesindeki Türkiyeden çıkardığı bu din alimine iç kaledeki Kur’anla bağlı mü’minlerin zaif imanlarını takviye ve mütehayyirleri zülumata düşmekten kurtarmak için onların imanlarına müteveccih hücumlara karşı Kur’anın mahzeni esrarındaki silahları, zaif ve mariz düşmüşler içinde Kur’anın mukaddes ecza deposundaki tiryakları havi, Risale-i Nuru çok ağır şartlar altında neşir ve tatbik sahasına koydurmuş, o zat da Lillahilhamd bu kudsi vazifede muvaffak olmuştur. Evet, hücumlar kırılmış kalplere imani kuvvet yani iman-ı tahkiki dersleri kalplere herkesin istidadına göre verilmiştir.” (https://www.hulusiyahyagil.com/risale-i-nur-sakirtleri-kardeslerimizle-bir-hasbihaldir-taziye-ve-teselli/)

Gerek Üstadımızın gerekse Nurun birinci talabesi Hulusi abinin yaptığı tarife baktığımız zaman bütün cemaatin müteffik olduğu en temel konu Üstadımızın vazifeli olması ve Risale-i Nur daki mesaili İmaniye ve Hakaiki İslamiyenin ilham eseri olduğu ve Üstadımızın kendi rey’iyle çalışmadığıdır. Elbette böyle muazzam bir hizmete mani olmak için insi ve cinni şeytanların ortak çalışmayacağını düşünmek safdillik olur.

Bu hizmete mani olmak için dinsizlik komiteleri elbette başından beri bu hizmetin içine müdahale etmeye çalışmış. İfsad için bir taraftan FETÖ gibi profesyonel ajanlar görevlendirilmiş, diğer yand ise nefsine veya enaniyetine esir düşen tipler kullanılmış.

 

Üstadımız halihazırda hayattayken yanında kalmış talebe veya hizmetkar vasfını almış hiçbir abimiz bilerek ve isteyerek Risale-i Nur hizmetine yanlış yapmamıştır. Bunu gösteren bir delilde yoktur. Eğer varsa hataları muhakkak ki Üstadın vefatından sonra meydana çıkan bazı nevzuhur zevatın şu veya bu saiklerle onları sürükledikleri bazı mecralar olmuştur. Bütün bunlara rağmen Risale-i Nur hizmeti muvaffak olmuştur, çünkü yanlışı şahıslar yapmıştır ve söz konusu şahıslar zamanla Risale-i Nur hizmetiyle gerçek bir bağları kalmadığını herkes müşahade edebiliyor.

Hizmet adına yapılan yanlışları şöyle sıralayabiliriz.

  • 1970 li, yıllardan itibaren Risale-i Nur adına kitap yazmak.
  • Siyasetle iştigal.
  • Risale-i Nuru geçim vasıtası yapmak. (Vakıf tayınatları müstesna)
  • Üstadımızın vefatından hemen sonra başlayan ve bugünde devam eden şahsını öne sürme ve şahıs ekseninde dönen iddialar.
  • Risale-i Nur hizmetinin esası olan âdem-i merkeziyetçiliğin zıddına, bazı cemaatlerin ders arkadaşlarına meşveret kararları dayatmaları, şahıs merkezli olanlar ise zaten küçük bir krallık gibi idare edilmeleri.

Bunları inşaallah sırasıyla ele alacağız. Duâ edin.

Sa’y-u gayret bizden tevfik Cenabı Haktan. Selametle kalın.

 

Mehmet Nuri Turan

Devam edecek

 

Alem-i İslamBediüzzaman'danDr. Mehmet Rıza DerindağDünyaGenelGünün Hadisiİslam ve HayatMisafir YazarlarNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Leyle-i Regaib Özel 5.000 Hatim Programı
Alem-i İslamBediüzzaman'danDünyaGenelGündemGünün DersiGünün Hadisiİslam ve HayatNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Genç Hafızlardan Şehitlerimiz İçin Dualar ve Kur-an’ı Kerim Tilavetleri
Alem-i İslamDerslerDünyaEkonomiFıkıh & HadisGenelGündemGünün DersiGünün DuasıGünün HadisiHayatHizmetİslamİslam ve HayatKartpostal - VecizeNur TalebeleriRisale-i NurRisale-i Nur DünyasıSorularla RisaleSual-CevapTürkiyeYazarlarımız
Boğaziçi Üniversitesi Öğrencileri ile Risale-i Nur Dersi” ŞUALAR’DAN 9.DERS ( 9. ŞUA )