Almanya, Berlin Duvarı’nın yıkılışının 30. yılında ırkçılık ve İslamofobinin yükselişi karşısında çaresiz.Ülkenin özellikle doğusu ırkçı ve neo-Nazilerin kalesine dönüştü. Irkçı AfD, 2017’deki seçimde 94 vekil çıkarıp ilk kez meclise girmişti. Alman hükümetinin raporuna göre doğudaki eyaletlerde mültecilere, camilere ve İslami kültür merkezlerine saldırılar artıyor. Irkçı cinayetler işleyen NSU da ‘Doğu Almanya merkezli.
Almanya, “utanç duvarı” olarak hafızalara kazınan Berlin Duvarı’nın yıkılışının 30. yılını kutlarken, özellikle doğu eyaletlerinde artan “yabancı düşmanlığı” ve “İslamofobi”, ülkenin ulusal güvenliğini ciddi şekilde tehdit ediyor. Berlin Duvarı’nın yıkılmasından 30 yıl sonra Alman yetkililer, ülkenin doğusundaki “aşırı sağ ideolojinin” yükselişiyle mücadele etmek zorunda kalıyor. Bu yükselişe en önemli kanıt, 24 Eylül 2017’de yapılan 19. Almanya Federal Meclisi seçimlerinde, Almanya’nın doğusundaki eyaletlerin bazı bölgelerinde en popüler parti olarak aşırı sağcı Almanya için Alternatif Partisinin (AfD) 94 milletvekili çıkartarak, ilk defa meclise girmesi oldu. Avrupa Birliği (AB) üyesi Almanya, Fransa’dan sonra Batı Avrupa’daki en büyük ikinci Müslüman nüfusa ev sahipliği yapıyor.
AFD’NİN YÜKSELİŞİ
AfD’nin, İslamofobi ve yabancı düşmanlığının şok edici yükselişinden nemalanması dikkati çekiyor. Son olarak Almanya’nın doğu eyaletlerinden Thüringen’de yapılan eyalet seçiminde iki büyük merkez parti Hıristiyan Demokrat CDU ve sosyal demokrat SPD büyük oranda güç kaybederken, aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) partisi en büyük ikinci parti konumuna yükseldi.
MÜLTECİLER VE MÜSLÜMANLAR HEDEFTE
Federal Alman hükümeti, Almanya’nın Birliği hakkında hazırlanan yıllık raporda, ülkenin doğusundaki eyaletlerde yabancı düşmanlığının toplumsal uyum için tehlike oluşturduğu konusunda uyarılarda bulunuyor.Raporda, doğudaki eyaletlerde bulunan mülteci merkezlerine, camilere ve İslami kültür merkezlerine saldırıların defalarca tekrarlanması, yabancı düşmanlığı içeren şiddet eylemlerinin Almanya’nın ulusal güvenliği için ciddi tehlike oluşturduğuna dikkat çekiliyor.
NAZİ CİNAYETLERİ
Bu tehlikenin bir örneği, Doğu Almanya merkezli Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) isimli Neo-Nazi terör örgütünün, Almanya’da 2000-2007’de yabancı düşmanlığı saikli cinayetlere karışması olarak ifade ediliyor.Ülkede 2000-2007’de 8’i Türk 10 kişiyi öldürmek, 2 bombalı saldırı ve 15 banka soygunu yapmakla suçlanan NSU terör örgütü üyelerinin varlığı ve cinayetlerdeki rolü, 4 Kasım 2011’de tesadüf sonucu ortaya çıkmıştı. NSU’nun ırkçı saldırıları, bugünlerde halen yankılanıyor. Geçen haftalarda, Alman siyasetinin önde gelen politikacıları, aşırı sağcı ölüm tehditlerine maruz kaldı.
SİYASİLERE SUİKAST VE TEHDİT
- Aşırı sağın güç kazanması, diğer partilerin de bu tür demokrasi karşıtı ve ayrımcı söylemleri benimsemesi, hem Müslümanlara ve yabancılara hem de sağcıların karşısında yer alan Almanlara karşı şiddet eylemlerini artırması da dikkati çekiyor. Geçen yaz, bu tehditlerden biri suikatle sonuçlandı. Hessen eyaletinde Haziran 2019’da CDU’lu (Hristiyan Demokratlar) Bölge Valisi Walter Lübcke, aşırı sağcı bir teröristin silahlı saldırısı sonucu hayatını kaybetti. Benzer şekilde aşırı sağcı gruplar, Saksonya eyaletinin SPD’li (Sosyal Demokratlar) Entegrasyon Bakanı Petra Köpping’e ölüm tehdidinde bulundu.