Bediüzzaman tarafından “Risâle-i Nur’un postacısı mübarek Abdullah” şeklinde tavsif edilen Abdullah Çavuş, kendisi ve Bediüzzaman Hazretleri arasında geçen bir anısını şöyle anlatıyor;
“İslâmköyden akşamleyin çıkardım, mektub torbasını sırtıma atar, köylere uğrayarak, şafakla birlikte Barla’ya Hucfendiye (Hoca Efendi) ulaştırırdım.
“Sevinçle beni karşılardı. Sabah namazını birlikte eda eder ondan sonra yatardım.
“Yine böyle bir gece seferinden sonra vardığımda Hafız Ali Efendi de oradaydı. Kur’ân’ı çeşitli talebelerine taksim etmiş, herkes bir parçasını kendisinin tarifi üzerine yazıyordu.
“Ben çay yaptım. Götürüp dağıtacaktım. Üstad tepsiyi elimden alarak kendisi dağıtmak istedi. Ben utanmış ve mahcup olmuştum. Israr ettim. Yine kabul etmedi. aynen bana şunları söyledi:
“Yazdığınız, hizmetine koştuğunuz Kur’ân ind-i İlâhî’de makbul oldu. Melekler sizin fotoğrafınızı alıyor. Ben de Kur’ân’ın bir hizmetkârı olarak, size hizmet etmem lâzım’
“Tepsiyi elimden alarak çayları kendisi dağıttı.”
Nurdan Haber