SÜFYANİYET’İN DÖRDÜNCÜ RÜKNÜNÜ
İFŞA EDİYORUZ (VII)
“FATIR SURESİ 5. AYETİ”NİN GÜNÜMÜZE BAKAN BİR TAHLİLİ
Cemiyetimizin dindarlaşma sürecinde samimi dindarlar yanında dindar görünümlü kimseler de çoğalmıştır. Bu, eşyanın tabiatına uygun bir sonuçtur. Zira menfaatperest insanlar menfaatlerini her zaman “mergup meta” tarafında aramıştır. Günümüzün mergup metaı da “din”dir. Öyleyse dünya menfaatini arayanlar için en uygun zemin din olacaktır.
“Doğru ile yalan”ın, “samimiyet ile sahtekârlık”ın yan yana ve hatta iç içe bulunduğu cemiyetimizde bunları birbirinden ayırmak, herkese müyesser olmayan çok büyük bir nimet hükmüne geçmiştir.
Ortada bir karışıklık var. Kimin hak, kimin batıl tarafında olduğuna karar vermek zor.
Bu hususta diyebiliriz ki kimin hak, kimin batıl tarafında olduğuna karar vermek için önce hakkı ve batılı tanımak gerekir. Daha da ilerisi, hakkı hak, batılı batıl tanımak gerekir. Bu olduktan sonra ehl-i hak ve ehl-i batılı tanımak kolaylaşacaktır.
Düşünün ki en doğru sözlü peygamberlerin yalancılıkla itham edildiği tarih sayfalarında yazılı olduğu gibi en yalancı ve aldatıcı Deccalların kurtarıcı ve kahraman tanındıkları da yazılıdır.
Bu toz duman içinde Fatır suresinin 5. ayeti olan “Ve lâ yeğurranneküm billâhi’l-ğarûr.” sıklıkla kullanılır oldu.
Kitaplar bu ayetin mealini iki şekilde veriyor:
* “Çok aldatıcı olan, sakın sizi Allah ile aldatmasın.”
* “Çok aldatıcı olan, sakın sizi Allah hakkında aldatmasın.”
Birinci mealde söz konusu olan, Allah adını kullanarak aldatmaktır.
İkinci mealde söz konusu olan ise zihinlerde yer alan Allah fikrini tahrif etmektir.
Her iki mana da mutabıktır, haktır.
Acaba hem Allah adını kullanarak hem de zihnimizdeki Allah mefhumunu bozarak bizi aldatmaya kalkan kimdir?
Elbette tarihte birçok kimse bunu yapmıştır. Ayetin külliyetine hepsi girer. Ancak bunlar arasında bir kişiye
ebced tevafukuyla hususi işaret vardır.
EBCED HESABIYLA TAHLİLİ
“Ve lâ yeğurranneküm billâh./Sakın sizi Allah ile (Allah hakkında) aldatmasın.” ibaresinin ebced değeri 1427’dir.
“El-ğarûr./Çok aldatıcı olan.” kelimesinin ebced değeri ise 1437’dir.
Miladi olarak 2006 ve 2016 yıllarına tekabül ediyorlar.
2006’da Fethullah Gülen, 10 yıl mahkûmiyetinin talep edildiği “dinî esaslara dayalı bir devlet kurma” davasından beraat etti. Beraat sebebi, silahlı bir eyleminin olmaması.
10 yıl sonra 2016’da ise “dinî esaslara dayalı bir devlet kurma”ya silahlı bir eylemle teşebbüs etti.
Ancak muvaffak olsaydı kuracağı devletin esasları hangi dine dayanacaktı? Bu dinin, “İbrahimî Din” adıyla üç dini birleştirerek türettiği spesiyal bir din olduğunu biliyoruz.
“Garûr” kelimesi “Deccal” ve “kâzib” kelimeleriyle eş/yakın anlamlıdır.
Âl-i İmran suresinin 61. ayetinde geçen “el-kâzib” kelimesinin ebced değerinin onun adıyla bire bir eşleştiğini de hatırlatalım.
Ayetin başında “Ey insanlar!” hitabı vardır. Yalnız Müslümanlara değil, bütün insanlara hitap edilmesi dikkat çekicidir. Fethullah komitesi, dünyadaki bütün ülkelerde onların dinleri ve kültürleri çerçevesinde eğitim veren okullar açıp bütün insanları Allah ile/Allah hakkında aldatmıştır.
ABDULLAH SAİDOĞLU