Nurdanhaber – Mehmet BİLEN
Yeryüzünde bizim sadık hizmetkârlarımız ve hayatımızı devam ettirmede yardımcılarımız olan hayvanlardan da biraz bahsetmek gerek. Kimisi yumurtadan kimisi de -bizim gibi- basit bir damla sudan yaratılan binlerce çeşit hayvan… Önce yaratılış maddesine bakıyoruz sonra da kendisine dikkat ediyoruz ve hayretler içerisinde kalmaktan kendimizi alamıyoruz. Tıpkı tohumlarda olduğu gibi; maddesi aynı yumurtalardan; renkli, sanatlı, yumuşak tüyleri ve kanatları ile çeşit çeşit kuşlar -özellikle tavus kuşu- çıkarken; yine maddesi aynı yumurtalardan sert derileriyle ve sürüngen özellikleri ile yılan, kertenkele, timsah gibi canlılar çıkıyor. Aynı sarı-beyaz yumurta ama birbirinden çok farklı özelliklere sahip bu varlıklar, o basit maddelerden yapılıyor. Hem incecik ve farklı renklerdeki tüyler hem sert kemik yapısı, gagası ve sürüngenlerdeki derilerin aynı maddeden yapılması gösteriyor ki; böyle basit maddelerden böyle mükemmel ve farklı farklı özellikleri olan, kimisi uçan kimisi sürünen kimisi yüzen ve ona göre de iç organları verilen canlılar elbette tesadüf eseri olamaz ve evrim denilen safsatadan da kaynaklanamaz. Elbette bu mükemmel yaratılış ve tasarım her açıdan mükemmel olan Allah’ın eseri ve sanatıdır. Ustasını ve sanatkârını güneş gibi gösterir.
Hayvanların tasarımına daha dikkatle bakıldığında, mükemmelliğin sadece yaratılış ve üzerlerindeki sanatla sınırlı olmadığını aynı zamanda ruhlarının ve yaşamaları için verilen organlarının da birbirine uyumlu olduğu görünür. Mesela bir ineğe bakıldığında, tam da insana hizmet için yaratıldığı ve ona göre donatıldığı fark edilir. Çift sürmek gibi güç gerektiren işlerde bedeninin büyüklüğü uygun olduğu gibi, kalsiyum ihtiyacımız olan gıdayı da sağdığımız sütten alabiliyoruz. Tabi bunları yaparken bize itaat etmesi ve o büyük cüssesiyle bize zorluk çıkarmaması gerekiyor. Bunun için de ona uysal bir ruh verilmiş hatta bir çocuk dahi yularını tutsa onu istediği yere götürebiliyor. Hem otçul bir hayvan olduğu için çenesi ve dişleri otları bir makas gibi kesebilecek ve kolayca salgılayıp yutabilecek bir yapıda tasarlanmış. Dağda-bayırda, toprakta gezdiği için de ayakları kalın tırnaklarla korunmuş.
İnsanlarla pek alakası bulunmayan bir hayvan olan aslanı incelediğimizde ise, onun da avını kolayca yakalayabilmesi ve parçalayabilmesi için gerekli her türlü şeyin eksiksiz ve tam verilmiş olduğunu görürüz. Mesela vücudu daha büyük olsa koşamaz ve avını yakalayamaz, daha küçük olsa bu sefer de yakaladığı avıyla boğuşamaz. Bu yüzden orta büyüklükte, atik ve çevik bir beden tam da ona göredir. Hem ruhu vahşi değil de ineğinki gibi uysal olsa ve çenesinde sivri ve kesici dişler olmasa, yırtıcı pençeleri yerine tırnakları olsa yine o yakaladığı avı parçalayamaz. Demek iki farklı yapıda ve farklı şekillerde beslenen hayvanları karşılaştırdığımızda görüyoruz ki sadece bedensel tasarımlarının harika olması değil beden, ruh ve organlarının yaşam şartlarına uygun ve birbiri ile uyumlu olması da tesadüf ihtimalini ortadan tamamen kaldırmakta ve bu hayvanların ölçülü ve uyumlu bir şekilde yaratıldığını ispatlamaktadır.
Şimdi de hayvanlardan aldığımız bazı gıdaları inceleyelim. Mesela inekten aldığımız süt; sofralarımızda yoğurt, peynir, kaymak, vs. olarak afiyetle tüketildiği gibi aynı zamanda bizim kalsiyum kaynağımız yani kemiklerimizin en önemli gıdasıdır. Belli ki bu süt, inekten çok bizim için gereklidir. Şimdi böyle faydalı, tatlı, lezzetli ve insan için çok gerekli olan bir sütün yapılışını inek gibi akılsız, ilimsiz bir hayvana nasıl verebiliriz. O inek kimya ilmini mi biliyor veya tıp fakültesini mi bitirmiş ki bu sütü; ot, saman ve sudan yapabilsin, bunu akılsızlar dahi kabul edemez. Hem bu ilimleri okuyan insanlar dahi o mükemmel sütü yapamazken böyle inek, koyun, keçi gibi miskin hayvanların işi elbette olamaz. O halde süt, yumurta, bal gibi hayvansal gıdalarımızı, başta dilimizin hoşlandığı tadı bilip midemizin besin ihtiyacını gideren ve vücudumuzun da kalsiyum, protein gibi vitaminlerini karşılayabilen merhametli ve ikram edici Rabbimizden bilmeliyiz. Hayvanlar ise -tıpkı bitkiler gibi- sadece birer sebeptirler ve insanlara hizmet için yaratılmış araçlardır. Bilim adamlarının dahi yapamadıkları süt, bal, yumurta gibi gıdaları hayvanların yaptıklarını söylemek insanlığa büyük bir hakaret olduğu gibi aklın sınırlarından koşarak uzaklaşmak demektir.