Nurdanhaber –
SELÂHADDÎN’İN SULTAN OLMASI
Nûreddin Mahmud Zengî ölünce (569/ 1174) yerine on bir yaşındaki oğlu el-Melikü’s- Sâlih İsmâil geçti. Selâhaddin , el-Melikü’s-Sâlih’e bağlı kaldı ve onun adına hutbe okuttu, para bastırdı. el-Melikü’s-Sâlih devleti idare edecek yaşta olmadığından devlet işlerini yürütecek bir nâib veya atabeğe ihtiyaç vardı.
Bu işe en lâyık kişi olan Selâhaddin ’in Mısır’da bulunmasını fırsat bilen Nûreddin’in kumandanları Haçlı tehlikesine rağmen el-Melikü’s-Sâlih’in atabegliğini ele geçirmek için birbirleriyle mücadeleye giriştiler. Nihayet Musul ve Halep’teki kumandanların ittifakıyla Musul’dan Halep’e gelen Sâdeddin Gümüştegin, el-Melikü’s-Sâlih’in atabegi oldu ve onu Dımaşk’tan alıp Halep’e götürdü. Sâdeddin Gümüştegin ve taraftarlarından çekinen Şemseddin b. Mukaddem’in emrindeki kumandanlar Selâhaddin ’i Dımaşk’a davet ettiler.
Dımaşka gelen Selâhaddin o zamanın gelenekleri icabı ve Nureddin Mahmudun diğer oğullarını sakinleştirmek için, Nureddin Mahmud’un kendisinden yaşça çok büyük olan Nureddin Mahmud’un hasta karısı İsmeddin hanımla evlenir. Bu evlilik sayesinde Nureddin Mahmud’un oğulları Melikü-s Salih İsmail dışındakiler ona itiaat ederler. Bu sırada Yukarı Mısır’da çıkan Kenzüddevle isyanı ve Normanlar’ın (Fransanın Normandiya bölgesine yaşayan İskandinav kökenli Halklar) İskenderiye çıkartması ile meşgul olan Selâhaddin , isyanı bastırıp Norman donanmasını yenilgiye uğrattıktan sonra Dımaşk’a gitmek için hazırlık yaptı.
13 Rebîülevvel 570’te (12 Ekim 1174) 700 süvarinin başında Kahire’den Dımaşk’a hareket eden Selâhaddin ’in başlıca iki hedefi vardı: Nûreddin’in kurduğu devletin dağılmasını önlemek, Haçlılar’ın elinde olan Kudüs’ü ve diğer toprakları kurtarmak. Selâhaddin Dımaşk’ta coşkuyla karşılandı. Busrâ ve Havran kendisine katıldı. Ardından Ba‘lebek, Humus, Hama şehirlerini de hâkimiyeti altına aldı. Halep-Musul ittifakı Haçlılar’ın ve Haşhaşîler’in (Haşîşiyye) desteğiyle ona karşı direnişe geçti. Selâhaddin , Musul-Halep kuvvetlerini 570 ve 571’de (1176) yenilgiye uğrattı, Halep’in etrafındaki bazı kaleleri aldı. Kendisiyle dost geçinmesi şartıyla Halep ve civarındaki birkaç önemli kaleyi el-Melikü’s-Sâlih İsmâil’e bıraktı.
Bu arada sultanlığı Abbâsî halifesi tarafından tanınarak kendisine Selâhaddin lakabı ve Hâdimu’l-Harameyn (iki haremin hizmetkarı) unvanı verildi. Asıl ismi Yusuf olan Selâhaddin isminden çok unvanıyla tanındı. Suriye ve Mısır’daki hâkimiyeti onaylandı. Selâhaddin , Ağustos 1176’da Halep-Musul kuvvetleriyle anlaştıktan sonra Haşhaşîler’in merkezi Mısyâf (Masyâf, Mısyâb) Kalesi’ni kuşatıp topraklarını yağmaladı. Haşhaşîler bu olayın ardından onunla iyi geçinmeye söz verdiler ve bir daha Selâhaddin ’le Haşhaşîler arasında olay çıkmadı. O da Haçlılar’la uğraşmaya imkân buldu.
Bu arada Musul Atabegi II. Seyfeddin Gazi öldü, yerine kardeşi İzzeddin Mes‘ûd b. Mevdûd geçti (576/1180). Ardından Halep’teki el-Melikü’s-Sâlih de öldü. Selâhaddin , 577 (1181) yılında yapılan antlaşma ile Halep’i kaydıhayat şartıyla el-Melikü’s-Sâlih’e bırakmıştı. el-Melikü’s-Sâlih ölünce Halep’in Selâhaddin ’in hâkimiyetine girmesi gerekiyordu. el-Melikü’s-Sâlih’in vefatı sırasında Selâhaddin ’in Mısır’da bulunmasını fırsat bilen Musul Atabegi İzzeddin Mes‘ûd’un Halep’in idaresine el koyması iki taraf arasındaki ihtilâfı yeniden alevlendirdi ve Selâhaddin ’in Suriye’deki hâkimiyeti tehdit altına girdi.
Bunun üzerine Selâhaddin Haziran 1182’de Kahire’den Suriye’ye hareket etti. Halep yakınına geldiğinde Musul Atabegi İzzeddin Mes‘ûd ile ihtilâfa düşen Harran hâkimi Muzafferüddin Kökböri gelip onu Musul’a karşı sefer yapmaya teşvik etti. Selâhaddin Fırat’ın doğusuna geçti; Urfa, Harran, Rakka, Habur, Re’sül‘ayn, Dârâ, Nusaybin gibi el-Cezîre bölgesi şehirlerini ele geçirdi. Musul’u kuşattıysa da şehrin müstahkem olması yüzünden, ayrıca
halifenin ricası ile bir süre sonra kuşatmayı kaldırdı. Bu arada Musul’a bağlı önemli bir merkez olan Sincar’ı aldı ve kışı geçirmek üzere Harran’a çekildi.
Bu sırada Musullular ve müttefikleri kendisiyle savaşmak için Mardin yakınındaki Harzem’ de toplandı, ancak Selâhaddin ’in gelmekte olduğunu öğrenen müttefikler dağılmak zorunda kaldı. el-Cezîre bölgesine geldiği sırada Hısnıkeyfâ Artuklu Emîri Nûreddin Muhammed b. Karaarslan, Selâhaddin ’e katılmış ve ondan Âmid’i (Diyarbekir) alıp kendisine vermesini istemiş, Selâhaddin de bu konuda ona söz vermişti. Harzem’e geldiği sırada Abbâsî halifesinin bu konudaki onayı kendisine ulaştı. Halifeden onay aldıktan sonra hemen Âmid üzerine yürüdü ve şehri ele geçirip Nûreddin Muhammed’e verdi (579/1183). Ardından Halep’e hareket etti. Tell Hâlid ve Ayıntab’ı (Gaziantep) alarak Halep’i kuşattı.
Şehrin bu sıradaki sahibi II. İmâdüddin Zengî bir süre direndikten sonra onunla anlaşmaya karar verdi. Sincar, Habur, Nusaybin, Serûc şehirleri karşılığında Halep’i Selâhaddin ’e bıraktı ve ona tâbi olmayı kabul etti (17 Safer 579 / 11 Haziran 1183). Sultan, Halep’i ele geçirmekle muhaliflerini etkisiz hale getirdiği gibi büyük bir stratejik avantaj sağladı ve Kudüs yolu kendisine açılmış oldu. Bu sebeple Halep’in Selâhaddin ’in eline geçmesi Haçlılar’ı telâşlandırdı. İbnü’l-Esîr bu olayın önemine vurgu yapmış, Selâhaddin de bu şehri ele geçirdiğinde duyduğu sevinci başka hiçbir yerde duymadığını ifade etmiştir.
579 (1183-84) yılını iç düzenlemeler ve Haçlılar’la uğraşarak geçiren Selâhaddin 581’de (1185) çıktığı ikinci doğu seferinde Erbil ve Meyyâfârikın gibi önemli yerleri topraklarına kattı. Musul Atabegleri (Zengîler) onun hâkimiyetini tanıdı. Selâhaddin bir yandan devleti dağılmaktan kurtarmak, Ortadoğu’da İslâm birliğini sağlamak için uğraşırken bir yandan da
Haçlılar’la mücadele etmek zorunda kalmıştı. Onun bu dönemde Haçlılar’a karşı ilk önemli seferi 20 Cemâziyelevvel – 15 Cemâziyelâhir 573 (14 Kasım – 9 Aralık 1177) tarihleri arasında gerçekleştirdiği Gazze-Askalân seferidir. Sultan, Mısır’dan yapılan bu sefer sırasında düşmanın direncinin az olduğunu görünce hemen Remle’ye doğru ilerledi. Bu esnada Kral IV. Baudouin ile Renauld de Châtillon kumandasındaki Kudüs Krallığı güçlerinin âni baskınına uğradı.
Başta yeğeni el-Melikü’l-Muzaffer Takıyyüddin Ömer olmak üzere yanındaki askerlerin kahramanca müdafaası sayesinde savaşarak geri çekilebildi. Bu arada Haçlılar, Flandre Kontu Philippe d’Alsace kumandasında Hama’yı kuşattılar. Kuşatma Seyfeddin Ali b. Meştûb tarafından püskürdüldü. Selâhaddin , Remle yenilgisinin yaralarını iki ay gibi kısa bir zamanda sarıp Kahire’den Dımaşk’a hareket etti. Harim’i kuşatan Haçlılar onun gelmesi üzerine geri çekildiler. Sultan Dımaşk’a geldiğinde şehirde nâib bıraktığı ağabeyi Turan Şah’ın zevk ve eğlence ile meşgul olduğunu görünce onu azletti. Bunun üzerine Turan Şah, ondan Şemseddin b. Mukaddem’in elindeki Ba‘lebek’i kendisine vermesini istedi. Selâhaddin bir süre Ba‘lebek’ten vazgeçmeyen Şemseddin b. Mukaddem’le mücadele etti. Ba‘lebek’ten memnun kalmayan Turan Şah sonunda İskenderiye’ye tayin edildi ve kısa bir süre sonra orada öldü.
Haçlılar, Remle’deki başarılarından istifadeyle Dımaşk yoluna hâkim bir noktadaki
Beytülahzân denilen yerde müstahkem bir kale inşa etmişlerdi. Selâhaddin bu kalenin
yapılmasını engellemeye çalışmış, fakat başaramamıştı. Kalenin inşaatı bittiği sıralarda Haçlılar’a karşı akına çıkan yeni Dımaşk valisi ve sultanın yeğeni Ferruhşah,
Aynülcer mevkiinde Kudüs Kralı IV. Baudouin ve Onfroi de Toron kumandasında
bir Frenk birliğine rastladı. Yapılan şiddetli savaşta Onfroi ağır yaralandı ve ardından
öldü, kral canını zor kurtardı.
Bu başarıdan sonra Mısır’dan takviye birlikler alarak Beytülahzân Kalesi üzerine bir akın
yapmaya karar veren Selâhaddin 8 Zilhicce 574’te (17 Mayıs 1179) Banyas yakınında
ordugâh kurdu. Kıtlık sebebiyle zor durumda olan Türkmenler’i yanına çağırıp
Ferruhşah’ın himayesinde düşman topraklarına akına gönderdi. Bu akınlardan birinde
Ferruhşah, Merciuyûn mevkiinde Kral IV. Baudouin kumandasındaki Haçlı şövalyelerinin
saldırısına uğradıysa da Selâhaddin ’in yardıma gelmesiyle Haçlılar ağır bir yenilgiye uğratıldı. Ardından sultan Beytülahzân Kalesi’ni kuşattı. 19 Rebîülevvel 575 (24 Ağustos 1179) tarihinde burayı ele geçirdi ve Haçlılar barış istediler.
Selâhaddin ’in 578 (1182) ve 581 (1185) yıllarında Musul, Halep üzerine yaptığı seferler
sırasında Haçlılar Suriye topraklarına saldırdılar. 1182 yılı sonlarında Kerek hâkimi Renauld de Châtillon, Eyle Kalesi’ni ele geçirdi, Kızıldeniz’e gemiler göndererek deniz ticaretini ve limanları tehlike altına soktu. Selâhaddin ’in Mısır nâibi olan kardeşi el-Melikü’l-Âdil, Kızıldeniz’e Hüsâmeddin Lü’lü’ kumandasında bir filo yollayıp bu tehlikeyi ortadan kaldırdı. 1182’de Beyrut’u kuşatan Selâhaddin 1183’te Beysan seferine çıktı. 1183 ve 1184 yıllarında
iki defa Kerek’i kuşattı. Haçlı ordusuyla bir meydan savaşı yapmanın yollarını denedi, ancak buna fırsat bulamadı.
Selam, Hürmet ve Duâlarımla. Allaha emanet olun. Gelecek makalemiz, Hittin muharebesi ve sonrası hakkında olacak.