Eğer üstünüzde Allah’ın lütuf ve merhameti olmasaydı, içinizden hiçbir kimse asla temize çıkamazdı. (Nur, 21)
Burada bir dizi yazı ile Cenâb-ı Allah’ın celle celalühu rahmetini bir nebze de olsun göstermeye çalışacağız.
Fakat bunu yaparken; işte bakınız Allah nasıl olsa günahları affediyor, merhametlidir, Rahim’dir, Kerim’dir, siz günah işlemeye devam edin, içiniz rahat olsun diye bunu yapmıyoruz. Aksine Rahmanu’r-rahîm olan Cenâb-ı Allah’ın Celle Celalühu ne kadar merhametli, şefkatli, kerim olduğunu gösterip böyle bir Zat’a karşı günah işlenmemesi gerektiğini vurgulamak istiyoruz.
Ayrıca O’nun sonsuz rahmetini anlatarak insanların tövbe etmesini istiyoruz. Gafletten uyanıp, akıllarını başlarına alıp, affedilmelerinin yollarını aramalarını istiyoruz. Şeytanın istediği durum olan, ben battım, daha benden adam olmaz, Allah beni affetmez düşüncesinden yani ümitsizlikten kurtulmalarını istiyoruz.
Burada günah içerisinde olup da kurtulmak isteyenlere, şeytanın ümitsizliğe atmağa çalıştığı, günah bataklığında boğulmak üzere olanlara, şeytanın tövbe ettirmediği, bunu unutturduğu kimselere bir yardım eli uzatıyoruz. Allah’ın ne kadar yüce ve merhametli olduğunu göstermek istiyoruz. Onların günahtan kurtulup Allah’ın rızası dairesinde yaşamalarını sağlamak istiyoruz.
“Allah’ın rahmeti her şeyi kuşatmıştır.” (A’raf 156)
Değil günahkârlar hiçbir şey bunun dışında kalamaz. Rahmetinin yetişmeyeceği hiçbir şey yoktur. Onun rahmetinden nasibini almamış hiçbir şey yoktur. Böyle bir şeyi düşünmek mümkün değildir.
Yoksa insanları kötü amellerine rağmen cennetle müjdelemek istemiyoruz. İtaat edenler ancak cennetle müjdelenir. İsyan edenler için de cehennemle korkutulur.
Burada son olarak şunu da söyleyelim. Cenâb-ı Allah’ın Celle Celalühu rahmeti sonsuzdur. Sonsuz bir şeyin bizim gibi aklı, bilgisi, kelime sayısı sınırlı olan birisi tarafından anlatılması mümkün değildir. Ne kadar söylesek eksik kalacaktır. Bizim burada söyleyeceklerimiz denizden bir damla bile değildir. O gözle bakılması lâzımdır.
Resulullah (Aleyhisselatü vesselam)’a bir grup esir getirilmişti. İçlerinde bir kadın vardı, göğüsleri sütle dolu idi. Bu kadın (sağa sola) koşuyor, esirler arasında bir çocuk bulduğu zaman onu yakalayıp kucaklıyor, göğsüne bastırıyor ve emziriyordu. (Dikkatleri çeken bu manzara karşısında), aleyhisselatü vesselam: “Bu kadının, çocuğunu ateşe atacağına kanaatiniz olur mu?” dedi. Bizler “Hayır!” diye cevap verince:
“(Bilin ki), Allah’ın kullarına olan rahmeti, bu kadının çocuğuna olan şefkatinden fazladır” buyurdu.” (Müslim, Tövbe 22, (2754)
Son kez bir daha tekrarlayalım. Cenâb-ı Allah’ın Celle Celalühu merhametini anlatmaktaki gayemiz nasıl olsa Allah affedicidir, bizi de affeder, onun için gönül rahatlığıyla günah işlemeye devam edelim, ibadet etmeye gerek yok, böyle insanları teşvik için veya bunlara haklılık payı vermek için değildir.
Aksine böyle ümit dolu müjdelere güvenerek, asıl görevimiz olan kulluğu ve güzel işleri aksatmamak, böyle bir kerim, rahim, bağışlayıcı bir Allah’ımız olduğu için şükretmek, onu hoşnut olmayacağı şeylerden kaçınmak, ona karşı yanlış bir davranışta bulunmamak, bir an önce gafletten, ümitsizlikten, günahlardan sıyrılmak, uyanmak, kurtulmak için anlatıldı.
Ey insanoğlu! Sakın kendini aldatma! Çünkü Cenâb-ı Hak cehenneminden kurtulacağına dair sana ne bir eman ne de bir kurtuluş beratı vermiştir. Büyük korku ve en büyük iş önünde duruyor. Senin kabirdeki yastığın dünyadaki amellerin olacaktır. Salih amel işlemişsen orada hayır görecek, kötü işler yapmışsan şerle karşılaşacaksın. O halde fırsatı ganimet bilerek, vaktini değerlendir. Sakın, yarın çalışır ibadette bulunurum deme. Zira sen mesul bir kulsun ve bir gün yaptıklarından hesaba çekileceksin.
Hasan Basri Hazretleri.
Ayrıca cehennemi de o kadar hafife alma. Ateşe dayanabileceğin kadar günah işle. Nasıl olsa cehennemden çıkıp cennete girerim deyip ateşi az görme. Yaz sıcağına bile dayanamayan, kibrit alevine bile elini tutamayan insan, derileri eritip geçen sıcaklığa, kaynar suya nasıl tahammül edecektir. Hem de bir gün iki gün değil…
Bakın işte bu kadar kolaylıklar var. Ne zorun var ki günaha giriyorsun. Helâl dairesi keyfe kâfidir, harama girmeye lüzum yok.
İbrahim de oğullarına şunu vasiyet etti, Yakup da: “Oğullarım! Allah sizin için bu dini seçmiştir. O halde ancak Müslümanlar olarak can verin.” (Bakara: 132)
İşte birinci yazımızla başlıyoruz.
Cenâb-ı Allah’ın Celle Celalühu Rahmeti Gazabını Geçmiştir.
Peygamberimiz aleyhisselatu vesselam efendimiz hazretleri bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmaktadırlar:
Allah mahlûkatı yarattığı zaman yanında bulunan Arş’ın gerisindeki bir kitaba şunu yazdı: Muhakkak ki rahmetim gazabıma galebe çalmıştır. (Buhari, Tevhid 15, 22, 28, 55)
Cenâb-ı Allah’ın Celle Celalühu gazabı vardır ama rahmeti onu geçmiştir. Yani insanlara muamelede rahmeti daha öne geçmiştir. İnsanlara rahmetiyle muamele edecektir.
Allah’ın Rahmetinin gazabını geçtiğine bir örneği Peygamberimiz aleyhissealatu vesselam efendimiz hazretleri şöyle anlatıyor:
“Bir adam vardı, (günah işleyerek nefsine zulmetmekte) çok ileri idi. Ölüm gelip çatınca oğullarına:
“–Ben ölünce, cesedimi yakın, külümü iyice ezin ve rüzgârın önünde savurun. Allah’a yemin olsun ki, eğer Rabbim beni bir yakalarsa hiç kimseye vermediği azabı verir!” dedi. Öldüğünde, bu söyledikleri kendisine yapıldı. Allah da yeryüzüne emrederek:
“–Sende ondan ne varsa bana toplayıver!” dedi. Arz da topladı. Adam ayakta duruyordu. Cenâb-ı Hak:
“–Niçin böyle bir vasiyette bulundun?” diye sordu. O kul:
“–Senden korktuğum için ey Rabbim!” cevabını verdi.
Allah Teâlâ Hazretleri de onu affetti.” (Müslim, Tevbe, 25; Buhârî, Tevhid, 35)
Görüldüğü gibi Cenâb-ı Allah’ın Celle Celalühu rahmeti gazabını geçmiştir. Kullarına gazabıyla değil rahmetiyle muamele edecektir. Bu yüzden ümitsizliğe düşüp günah bataklığına daha da dalıp helâk olmaya gerek yok. Pişman olup, onun rahmetini ümit edip, bundan sonra iyi işler yapmaya çalışmak var. Bunun için hiç kimse geç kalmamıştır. Eğer Cenâb-ı Allah Celle Celalühu bize bir gün daha yaşama hakkı verdiyse demek ki tövbe etmemizi istiyor. Bize bir hak daha tanımıştır. Tövbe kapısı ancak ölüm meleği geldiği zaman kapanır.