Diyanet İşleri Başkanlığı Din Hizmetleri Genel Müdürlüğünce hazırlanan “İslam Ahlâkının Özü Hayâdır” isimli 25.1.2019 Cuma günü Türkiye genelindeki bütün camilerde okunacak hutbe.
İSLAM AHLÂKININ ÖZÜ HAYÂDIR
Muhterem Müslümanlar!
İslâm dini, insanın özünde var olan duyguları, Allah Teâlâ’nın belirlediği ilkeler doğrultusunda iyiye yönlendirmeyi hedefler. İnsanın fena ve çirkin olan söz ve fiillerden sakınması, kötülükleri terk edip iyiliklere sarılması için evrensel ilkeler getirir. İnsanı hem Yüce Yaratan’ın rızasına yönlendiren hem de toplumsal hayatta ilişkilerini düzenleyen bu ilkelerin başında vicdan, rahmet ve utanma duygusunu içinde barındıran hayâ gelir.
Hayâ; kişinin mahremiyet sınırlarını bilmesini sağlayan ve onu hayra yönelten fıtri bir duygudur. Allah’ın sevdiği bu üstün meziyet, imanın süsü olup insanın mayasında var olan temel bir vasıftır. Müminleri günahlardan koruyan en etkili kalkandır. Hayâ duygusu, inanan gönülleri sevgi, saygı ve güvenle doldurur; aşırılıkların önüne geçerek huzurlu bir toplum oluşturur. Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) bir hadislerinde şöyle buyurur: “Öteden beri insanların peygamberlerden öğrenegeldiği bir söz vardır: Utanmıyorsan dilediğini yap!”[i]
Değerli Müminler!
Kur’an-ı Kerim’de
“Onlar ki, namuslarını muhafaza ederler”[ii] buyuran Yüce Rabbimiz, iffetli bir hayatı, insanı ebedi kurtuluşa ulaştıracak en değerli vasıflar arasında sayar. “Mümin erkeklere söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, iffetlerini korusunlar”[iii] emrinin hemen ardından “Mümin kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, iffetlerini korusunlar”[iv] buyurur. Cenâb-ı Hak katında erkek-kadın bütün müminler haramdan uzak durmak ve iffetli olmakla sorumludur.
Toplumların cahiliye karanlığında ahlâki ve manevi değerleri kaybettiği bir ortamda Peygamber Efendimiz, insanları ısrarla iffetli bir hayata teşvik etmiştir. Nübüvvetten sonra da imanın hayâ ile kopmaz bir bağı olduğuna işaret ederek “İslâm ahlâkının özü hayâdır”[v] buyurmuştur. Allah Resûlü (s.a.s)’in ifadesiyle “Hayâ, ancak hayır getirir.”[vi]
Aziz Müslümanlar!
Yüce Dinimiz İslam, bir yandan iffet ve hayâyı öğütlerken diğer yandan bu erdemleri çiğneyen zinayı haram kılar. Çünkü İslam’a göre evlilik dışı ve nikâhsız birliktelik demek olan zina, dinin büyük günah saydığı, aklın yanlış bulduğu ve ahlâkın çirkin gördüğü bir fiildir. İnsanın fıtratına aykırı davranması, onur ve haysiyetini zedelemesidir. Zina, değersizlik duygusu yaşatarak şefkat ve muhabbet bağlarını koparır. İnsanlar arasına güvensizlik, kin ve nefret tohumları ekerek toplumun manevi ve ahlâki değerlerini kökünden sarsar.
Kıymetli Müminler!
Allah’ın koymuş olduğu bütün emir ve yasakların birçok hikmeti vardır. İffetli olma emrinin ve zina yasağının en önemli hikmeti ise ailenin korunmasıdır. Zira evlilik dışı birliktelikler bir yandan aile kurumunun çöküşüne sebep olurken diğer yandan da temiz nesillerin varlığını tehdit etmektedir.
Muhterem Müslümanlar!
Hayâ ve iffetten mahrum kalmak bir insan için felakettir. Kişiyi Rabbinin rızasından uzaklaştıran, azaba yaklaştıran ve ebedi hüsrana sürükleyen acı bir durumdur. Bu sebeple İslam, sadece zinayı değil ona götüren davranışları da yasaklamıştır. Küçük bile görünse, ahlâka aykırı adımlardan kaçınılmadığı müddetçe harama sürüklenmek mümkündür. Yüce Rabbimiz bizleri şöyle uyarmaktadır: “Zinaya yaklaşmayın. Çünkü o, son derece çirkin bir iştir ve çok kötü bir yoldur.”[1]
Aziz Müminler!
Dinimizin belirlediği sınırlara uyarak günahlardan titizlikle kaçınalım. Ahlâki yozlaşmaya sebep olacak en küçük bir yanlışa bile fırsat vermeyelim. Takva elbisesine bürünüp hayâ ve iffeti kuşanalım. Bu can, bu mal ve bu bedenin bizlere emanet olarak verildiğini ve bu nimetlerden hesaba çekileceğimizi aklımızdan çıkarmayalım. Dünyanın aldatıcı renklerine, geçici heveslerine kanmayalım. Vahyin yolundan giden, imanın gereğini yerine getiren bir müminin izzet sahibi olacağını, hevâ ve hevesinin peşinden koşanların ise zillete düşeceğini asla unutmayalım.
[1] İsrâ, 17/32.
Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
[i] Buhârî, Edeb, 78.
[ii] Mü’minûn, 23/5.
[iii] Nûr, 24/30.
[iv] Nûr, 24/31.
[v] İbn Mâce, Zühd, 17.
[vi] Buhârî, Edeb, 77.
Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü