Mahabat Kürd Cumhuriyeti’ne Giden Süreç;
İkinci Dünya Savaşı (1939-1945) sırasında Almanya’nın Sovyetler Birliği’ni işgale başlaması üzerine, 1941’de İngiltere ve Sovyetler askeri müttefikler haline gelmişti. 1925’ten bu yana İran tahtında oturan Rıza Şah, tüm bu gelişmeler karşısında ülkesinin tarafsızlığını korumaya çalıştı. Ancak İngiltere, İran’ın petrol kaynaklarının Almanların eline geçebileceğinden endişe ediyordu. Rıza Şah’ın Almanlara politik meyli herkes tarafından biliniyordu. Sovyetler açısından ise, İran, Basra Körfezi’ne açılabileceği yegâne kapı konumundaydı.
İngiltere ve Sovyetler Birliği, Rıza Şah’a başkent Tahran’da yaşayan Alman vatandaşlarını ve çalışanları sınır dışı etmesi için baskıya başladı. Rıza Şah bu talebi reddettiği gibi, İran demiryollarının müttefikler tarafından kullanılmasına da izin vermedi. Bunları yaparken ileri sürdüğü tarafsızlık gerekçesi müttefikleri ikna etmeye yetmeyecek, İngiltere ve Sovyetler Birliği 25 Ağustos 1941’de İran’ı işgal edecekti. Sovyetler Birliği kuzeyden, İngiltere de güneyden İran topraklarına böylece giriş yaptı.
İşgalle birlikte Rıza Şah’ın tahttan indirilerek sürgüne gönderilmesinden sonra, yerine 23 yaşındaki oğlu Muhammed Rıza Pehlevi geçirildi. Ertesi yıl, İran’la İngiltere ve Sovyetler Birliği arasında bir anlaşma imzalandı. Buna göre, muhtemel bir Alman saldırısında İran’ı İngiltere ve Sovyetler koruyacaktı. Bu ittifaka daha sonra ABD de dâhil oldu. Anlaşma, savaşın bitişinden sonraki 6 ay içinde bütün yabancı devletlerin askerlerinin İran’dan çekilmesini şart koşuyordu.
1944 itibariyle, “koruyucu” devletlerin İran hükümetine baskıları yoğunlaştı. Özellikle petrolden paylarını isteme konusunda oldukça ısrarcıydılar. Savaş biterken, İran toprakları hâlâ işgale uğramış haldeydi ve ülke petrolünün akıbeti de belirsizdi. Dahası, ABD ve İngiltere’nin Sovyetler Birliği’ne bakışı da ciddi bir dönüşüm geçiriyordu. Franklin Roosevelt’in 12 Nisan 1945’te ölümünden sonra yerine geçen yardımcısı Harry Truman, Sovyetlere güvenilemeyeceğini düşünüyordu. Truman’a göre, Sovyetler’e karşı oldukça sert ve katı bir tutum benimsenmeliydi. Tarihler, çekilme takviminin son günü olan 2 Mart 1946’yı gösterirken, Sovyetler’in İran’da kalmaya devam etme emareleri göstermesi, krizi daha da tırmandırdı. Şah Muhammed Rıza Pehlevi, anılarında “Soğuk Savaş’ın çıkış yeri İran’dır” derken, tam da bu döneme işaret edecektir.
Sovyetler Birliği’nden 25 Mart 1946 günü yapılan açıklamada, altı hafta içinde bütün askerlerin İran’dan çekileceğinin belirtilmesi ateşi biraz düşürmüştü. Büyük devletleri şüpheyle karışık bir şaşkınlığa sevk eden bu haberin arkasında, Sovyetler’le İran arasında varılan petrol mutabakatı vardı. Petrolün sözünü almanın rahatlığıyla, nisan ayında Sovyet askerleri İran’dan tamamen çekildi. Oysa Şah, aynı anda ABD ile de anlaşmaya varmıştı. Sovyetler çekilir çekilmez, ABD’nin fiili yardım ve desteği İran’a akmaya başladı. Sovyetler, gerilimi daha da tırmandırmama adına, İran’a geri dönmedi.
Sovyetler Birliği, İran’dan çekilmişti çekilmesine, ama geride bir iz bırakmıştı. 21 Mart 1945 günü kurulan “Azerbaycan Millî Hükümeti” ve 22 Ocak 1946’da, ülkenin kuzeydoğu kesiminde bulunan Mahabad kentinde, kurulan “Kürt cumhuriyeti”. Cumhurbaşkanlığını Mahabat Kadısı Muhammed’in üstlendiği cumhuriyetin ordusu, Mustafa Barzani’ye emanetti. Devletin destekçileri bölgedeki Kürt aşiretleriyle orta ve alt sınıftan halk tabakalarıydı. Mahabad’ın merkezindeki Çarçıra Meydanı’nda kuruluşu ilân edilen hükümet, bölgedeki bütün Kürt grupların ortak iradesini yansıtıyordu.
Bir eğitimci olan Abdülrahman Zabihi’nin girişimi ile 16 Ağustos 1943’te KOMELA (Komeleyê Jinêweyê Kurdistan/Kürdistan Diriliş Topluluğu) kuruldu. Komela, kentli orta sınıf, milliyetçi bir aydın hareketi olarak şekillendi. Amacı büyük ve bağımsız bir Kürdistan kurmak olup, aşiretçiliğe karşı çıkan bu seküler hareket, Niştıman (Vatan) adlı gazeteyi çıkarıp kısa sürede İran’ın dışında Musul-Kerkük-Süleymaniye’de de örgütlenmiştir. Diğer taraftan aşiretlerin Azerilerle mezhepsel, Sovyetlerle de özellikle güneydekilerin dini çatışmaları durumun kördüğüm olmasına neden oluyordu. İleride bu çelişki ve çatışma açığa çıkacak ve Mahabad’ın önündeki en büyük engel olacaktı.
Böylece 1944 yılı Komela’nın Sovyetlerle etkileşimi içerisinde ve etkisini arttırarak geçti. Komela, daha sonra Mahabad’ın bayrağı olacak olan kalem, güneş ve buğday başaklarını da barındıran güneşli bayrağı milli bayrak olarak kabul etti. İrandaki Kürtler arasında ileri gelen isimlerden olan Qazi Mıhemmed’ın Komela’nın üyelik teklifini kabul etmesi üzerine Komela’nın etkinliği daha da arttı, Qazi Mıhemmed Komela’da öne çıkan isim oldu.
İran’da seküler ulusal partilerin örgütlenmesi için Lenin’in Avrupa solu için önerdiği bir taktik olan Demokrat Partilerin kuruluşunu, Stalin, bölgedeki Kürt ve Azerilerin örgütlerinin kullanması için önerdi. Bu doğrultuda Kürtler, 25 Ağustos 1945’te 105 kişilik kurucu üye ile İKDP’yi (İran Kürdistan Demokrasi Partisi) kurdu. Kurulan KDP daha sonra Irak’taki Kürt hareketine de örnek olacaktı. Eylül’de de Azeriler demokrat partilerini kurdular. İKDP’nin kuruluşu ile Komela’nın üyelerinin tamamına yakını bu partiye geçti. Bu arada İngiliz ve Sovyet hakimiyet alanı dışında olan, Urmiye gölü yakınlarındaki Qazi Mıhemmed’ın kontrolündeki Mahabad’da halk gün sayıyordu, 12 Ocak 1945’te Tebriz’de Azeri demokratlar özerkliklerini ilan etmişlerdi.
Irak’ta İngilizlere iki kez yenildikten sonra yaklaşık 3000 kişi ile gelen Mustafa Barzani de Mahabad’a varmıştı artık. Kasım ayında Sovyetlerin gönderdiği matbaa ile günlük basılan ‘Kürdistan’ gazetesi Kürt bölgesinde elden ele dolaşıyordu, propaganda yoğunlaşmıştı, amaç ihtilale güçlü hazırlamaktı. Sovyetler, Kürtlere 1.200 Tüfek yolladı.
22 Ocak 1946 günü Sovyet temsilci ve subaylarının da bulunduğu bir miting ile Çarçıra meydanında Qazi Mıhemmed Mahabad Kürt Cumhuriyetini ilan etti. Cumhuriyetin sınırları başkent Mahabad ile beraber 7 ili kapsıyordu. 13 bakan ve 30 parlamenterden oluşan devletin başkanı Qazi Mıhemmed seçildi. Devletin bakanlık ve parlamenterlik gibi önemli mevkilerine aşiret reisleri seçildi, amaç aşiretleri küstürmemekti.
Komela’nın tasarladığı bayrak parlamento binasına asılıp milli bayrak seçilip göndere çekildi ve Kürd şair Dildar’ın 1938’de Bağdat’ta hapisteyken Sorani lehçesiyle yazdığı ‘Ey Reqîb’ Milli marşının okunması ile dualar eşliğinde Komara Kurdistan (Kürdistan Cumhuriyeti) ilan edil.
Allaha emanet olun, gelecek makalemiz, Mahabat Kürd Cumhuriyeti Serüveni, hakkında olacak, İnşaallah.