Nurdanhaber – Mahir Duman
ÇEŞNİ
“And olsun biz, Lokman’a hikmet (ince anlayış ve ilim) verdik.”
Kur’an-ı Kerim, Lokman: 12
“Kalpleri dinlendirin ve onları dinlendirmek için ince, hikmetli sözleri dinleyin. Çünkü bedenlerin bıktığı gibi kalpler de bıkar.”
Hz. Ali
“Allah’ın gülü dikenli yarattığına hayret edeceğiniz yerde, dikenler arasında gül yarattığına hayret ediniz.” Arap Sözü
KÖR OLMADIĞINDAN
Bir bilgeye sormuşlar:
– İnsan, güzel çiçeklerin yanında bulunmaktan niçin hoşlanır?
– Kör olmadığı için, diye cevap vermiş.
GERÇEK KÖRLÜK
Hintli biri çok zengin olur. Bir gün, çocukluk arkadaşı onu görmeye gelir. Zengin Hintli sorar:
– Sen kimsin, benden ne istiyorsun?
Arkadaşı hikmetli konuşur:
– Beni, bunca yıllık dostunu nasıl tanımazsın? Gerçekten kör olmuşsun sen. Kör olduğunu duymuştum da geçmiş olsuna gelmiştim.
GÜZEL BAKMAK
Hz. İsa, havariyle bir yerden geçiyorlardı. Arkadaşları kenarda duran köpek leşine bakıp:
– Ne kötü kokuyor, dediler.
Cevap, bir peygambere ne kadar da yakışıyor:
– Dişleri ne kadar beyaz!
GÜL YAPRAĞI…
Uzak Doğu’da bir tapınak, bilgeliğin sırlarını aramak için gelenleri kabul ediyordu.
Bir gün tapınağın kapısına bir yabancı geldi. Yabancı kapıda durdu. Bekledi, bekledi… Kapıda zil falan yoktu. Az sonra kapı açıldı. İçerden tavırlarından bilgeliği okunan biri çıktı. Yabancıyı tepeden tırnağa süzdü. Selâmlaşmadan sonra kelimesiz konuşmalar başladı.
Yabancı, tapınakta kalmak istiyordu.
Bilge, bir süre kayboldu. Sonra ağzına kadar su dolu bir kapla geldi. Kabı yabancıya uzattı. Yabancı, tapınağın bahçesine döndü. Aldığı bir gül yaprağını su dolu kabın üstüne bıraktı. Gül dalı suyun üstünde yüzüyordu, su taşmamıştı…
Bilge, saygıyla eğildi ve yabancıyı içeri aldı.
Konuşmalardaki sırları açalım mı?
Ağzına kadar su dolu kap, “yeni birisini alamayacak kadar doluyuz” demektir. Yabancının gül yaprağıyla anlatmak istediği de şudur: “Suyu taşırmayan bir gül yaprağına her zaman yer bulunur.”
UYUM
Evrende çirkinlik yoktur. Her şey yerli yerindedir. Denizlerde balıkların süzülüşü, havada kartalların kanat çırpışı, kara toprakta kırmızı güllerin açışı… Her şey güzeldir.
Bebeklerin, “anne” deyişi, güvercinlerin kırıntı yiyişi, rüzgârın esişi… anlamlıdır.
Gelin biz de bu güzelliklere ayak uyduralım. Âlemdeki bu uyumu, ritmi bozmayalım.
Mahir Duman
FARK
Veziri, Harun Reşid’e şöyle sormuş:
– Aklın da zekânın da kaynağı beyindir. İkisinin de görevleri aynıdır. Öyle olduğu halde neden ayrı isimlerle anılmışlardır.
Cevap hikmet yüklü:
– Birbirinden ayrı olan her iki göz de aynı şeyleri görür. Onların arasında ne fark varsa, akıl ile zekâ arasında da o fark vardır.
SU
Evini sel alan zavallı adam perişan olmuştu. Onun bu halini gören Sultan Aziz, adamı teselli emiş:
– Üzülme. Su denilen şey hem el yıkar, hem ev yıkar!