Nurdanhaber – Prof. Dr. Sıtkı GÖKSU
Hakikat usandırmaz. Bazı şeyleri sık sık tekrar edebiliyoruz. Bunlardan birisi de zamanın kıymetidir. Zaman parayla, pulla ölçülemeyecek derecede çok kıymetlidir. Zaman en kıymetli sermayemizdir.
Ömür sermayemiz hızla tükeniyor. Rüzgâr gibi uçuyor, su gibi akıyor. Bu sermayeyi meyveli yapmak fırsatı elimizdedir. İnsan bu dünyaya yalnız güzel yaşamak, rahat ve safa ile ömür geçirmek için gelmemiştir. Büyük bir sermaye kendisine verilen insan bu kısa ömürde ebedi hayatın gereklerini sağlamak için geçici olarak bu dünyaya gönderilmiştir. Verilen sermaye ise ömürdür.
Bilirsiniz ki: “İnsan bir yolcudur. Sabavetten (çocukluktan), gençliğe, gençlikten ihtiyarlığa, ihtiyarlıktan kabre, kabirden haşre, haşirden (bütün insanların toplanma yerinden) ebede kadar yolculuğu devam eder.”
Cenab-ı Hak yoktan var ettiği ve dünyaya ticaret ve memurluk için gönderdiği insana dünya ve ahiret hayatını kazanmak için kısa fakat çok kıymetli bir ömür vermiştir. Bir defalığına bu dünyaya göndermiştir. İnsan çok kere o sermayenin kıymetini bilmediği ve gaflet ettiği için tamamını bu fânî ve geçici hayata sarfediyor.
Halbuki azı çoğa çozu aza sarfetse kurtulabilir. Örneğin 24 saatte bir saati 5 vakit namaza, 12 ayda bir ayı oruca ayırabilse diğer farzları yapıp günahlardan çekinebilse kurtulabilir. Günde geriye 23 saat kalıyor ki gezse-tozsa, çalışsa, derslerine çalışsa, uyusa vs. bunlar serbest saatlerde oluyor. Namazını kılmak şartı ile bu saatler de ahirete mal olabiliyor, sevap kazandırabiliyor.
Evet insana hergün 24 saatlik bir zaman veriliyor. Bunun 23 saatini şu kısacık dünya hayatına sarfedip sonsuz ebedî hayatına bir saatini sarfetmeyen ne kadar zarar eder, ne kadar nefsine zulmeder, ne kadar akla aykırı hareket eder, herkes anlar.
Ezel ve Ebed Sultanı, zamandan ve mekândan münezzeh olan Rabbimiz Asr Sûresi’nde zamana yemin ederek şöyle buyuruyor:
“Zamana yemin olsun! İnsan zamanı değerlendirmede mutlaka zarar etmektedir.”
Sevgili Peygamberimiz “İki şey vardır ki, insanların çoğu onun kıymetini bilmezler: Sağlık ve boş vakit” buyurmuşlardır. Evet, bizim 24 saatimizde boş vakit bulunmaz. Dünya ve ahiret muvazenesini muhafaza edip, zaman tanzimini yapıp çalışırız. Ömrümüzün kıymetini bilelim. O büyük sermayeyi boş işlerle, boş yerlerde değil, faydalı işlerle, faydalı yerlerde değerlendirelim.
Biliniz ki, Dünkü gün, geçen ömür elimizden çıktı; gelecek günlere kalacağımıza dair elimizde senet yok! Öyleyse hakikî ömrümüzü bulunduğumuz gün, saat, dakika bilelim.
Ey insanlar! Geçici, kısa, faydasız ömrünüzü bakî-sonsuz, uzun, faydalı, meyveli yapmak ister misiniz? Madem istemek insanlığın gereğidir. Bâkî-i Hakikî olan Allah’ın yoluna harcayınız. Allah için işleyiniz, Allah için görüşünüz, Allah için çalışınız. Allah’ın rızası dairesinde hareket ediniz. O vakit sizin ömrünüzün dakikaları, seneler hükmüne geçer.
