HALİL ÇALIŞKAN
Osman Çalışkan’ın oğludur. Babasının vefatından bir gün sonra kendisi de ebediyete kanat açarak, babasına ve Üstad’ına kavuşmuştu. Bağırsak kanseri gibi acı bir hastalıkla vefat eden Halil Çalışkan otuz beş yaşlarındaydı ve Eskişehir kabristanına defnedilmişti.
Üstad kendi el yazısıyla iki amca oğluna bir mektubunda şunları ifade ediyordu:
“Biraderzadelerim ve talebelerim; Ceylân ve Halil!
“Etraftan Nur’un şakirdlerinin yangın münasebetiyle Çalışkanlar hanedanına karşı geçmiş olsunları ve tebrikleri karşısında isterdik ki, Çalışkanlardan birisi bir mukabele etsin. Bu mukabele hakkı, haslardan olan pederlerinizin vazifesi idi. Nasıl Ceylân çocukluk edip, babası amcası varken, haddinden tecavüz ederek, Çalışkanlar namına bir kısacık parça yazdı. Hem Risale-i Nur hakkında konuşmak için hiç olmazsa otuz kırk risaleleri yazıp iki-üç sene Nurları okumak lâzımdır.
“Halil daha yeni başladı. Fakat haslardan olan mübarek pederi ve ahiret hemşirem olan muhterem validesi namına kabul edilir. Fakat şimdi değil.
“Şakirdlerin ve Risale-i Nur’un mesleği halisane çalışmak ve tam sadakatle hizmettir. Ve tam ihtiyat etmektir. Riyakârlık, gösterişlik, çocukluk, heveskarane hodfuruşluk vaziyetlerini kabul etmez. Zaten bunu beklerdim ki, hanedanımızdan bir-iki genç Ceylân’ın yardımına koşsun. İnşaallah birisi Halil olur.”
(Necmettin Şahiner’in yazdığı ‘Son Şahitler’ kitabının, birinci cildinden derlenmiştir…)