Aşure günü oruç tutmanın fazileti ve sevabı nedir? Peygamber Efendimiz (s.a.v) aşure orucunu tutarken nasıl bir hassasiyet gözetiyordu?
Ramazan orucu farz olmadan evvel Muharrem ayının 10’unda (Aşûre günü) oruç tutmak vâcipti. Ramazan orucu farz kılındıktan sonra bu oruç sünnet oldu. Bu itibarla Ramazan’dan sonra en makbul oruç, Muharrem ayının 10’u, yani Aşûre gününde tutulandır. Lâkin bu orucu yahudîler de tutuyordu. Bunun için hadîs-i şerîfte:
“Aşûre orucunu tutun; ancak bir gün önce veya bir gün sonra da tutmak sûretiyle yahudîlere muhâlefet edin!” buyruldu. (Ahmed, I, 241; Bezzâr, no. 1052; Heysemî, III, 188)
Zira gayr-i müslimlere benzememek, İslâm şahsiyet ve vakârını muhâfaza etmenin en mühim şartlarındandır. Bunun için Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- ibadetlerde bile gayr-i müslimlere benzemeyi yasaklamıştır. Nitekim namazın her rekâtında okuduğumuz Fâtiha Sûresiʼnin son âyetinde; “غَيْرِ الْمَغْضُوبِ عَلَيْهِمْ وَلَا الضَّالِّينَ” buyrularak, İslâm dışındakilerin yoluna uymaktan îkaz edilmekteyiz.
Yegâne hak dîn olan İslâm mükemmeldir. Mükemmelin ise, kendisinden aşağıda olana ihtiyacı yoktur. Yani İslâm, hiçbir beşerî sistemle mezcedilmeye yahut muharref dinlerden herhangi bir takviyeye muhtaç değildir. Bunun için her müslüman, hayatının her safhasında İslâm şahsiyet ve vakârını korumakla mükelleftir.