Hicret ne zaman yapılmıştır?
Tarih: 13 Mayıs 622, Perşembe – 28 Mayıs 622, Cuma (Jülyen takvimi)
Yer: Mekke – Medine
Katılımcılar: Hz. Muhammed ve sahabeler
Sonuç: İslam Devleti’nin kurulması
Hicret hakkında merak edilenler
Hicret nedir? Hicret ne zaman yapılmıştır? Peygamber Muhammed’in Mekke’den Medine’ye göç etmesi. 16 Haziran 622 tarihine rastlayan gün, İslâmiyet tarihinin ve Hicrî takvimin başlangıcı sayılmıştır. (Hicret’in gerçek tarihi üzerinde çeşitli fikirler vardır. 2 Temmuz 622 – 20 Eylül 622 tarihlerinde olduğu da söylenir.) Peygamber Muhammed, Mekke’de Kureyşlilerin kendisine karşı durmalarının önüne geçemediğinden ve Medine’ de (o zamanki adı ile Yesrib) dostluklar kurmuş olduğundan, Medine’ye gitmeğe karar verir. İlkin kendine inananların, bu arada sonradan halife olacak olan Ömer’in Medine’ye gitmesini sağlar. Kendinde bulunan ve Mekke halkına ait olan emanetleri, Ali’ye bırakarak, Ebu Bekir’le birlikte yola çıkar. Halk arasında yayılmış söylentilere göre, Peygamber Muhammed, kendisinin Mekke’den ayrıldığım kimsenin anlamaması için, kendi yatağına Ali’yi yatırır, Ebu Bekir’le birlikte Mekke’nin yakınındaki bir dağda saklanır. Kureyşliler, Muhammed’in evine girdiklerinde Ali ile karşılaşırlar ve şaşırırlar, Peygamber Muhammed’in saklandığı mağarada onu bulamazlar. Bu mağarada bulunmayışı hikâyesi Cevdet Paşa’nın Kısası Enbiya ve Tevarihi Hulefa adlı eserinde nakledilir: (Cebeli Nurda bir ıssız mağara vardı. Oraya girdiler. Derhal Allah’ın emriyle bir örümcek gelip mağaranın ağzına ağlarını gerdiği. Bir çift yabanî güvercin de gelip buraya yumurtladı. Kureyşin arayıcıları, Cebeli Nurun her tarafı aradılar. Bir kısmı bu mağaranın ağzına gelmişti. “Şu mağarayı da arayalım” dediler. İçlerinden Ümeyye : “Allah akıl versin, Muhammed doğmadan bu örümcekler ağlarını örmüşler” deyince döndüler.) Peygamber Muhammed, Mekke’ye büyük bir zafer alayı içinde girmiş ve İslâmlığı büyük bir din haline getiren çabalarına burada devam etmiştir.
Hicret nedir?
Hicret (Arapça: هجرة), Muhammed ve diğer Müslümanların, baskılardan kurtulmak için 622’de Mekke’den Medine’ye göç etmelerine verilen isimdir. Bu göçün sonucunda Medine’de, Medine Sözleşmesi ile günümüzde İslam Devleti olarak sınıflandırılan devletlerden ilki kabul edilen Medine Şehir Devleti kurulmuştur.
Hicret’in sonuçları
* İslamın yayılması için iyi bir ortam oluştu. * Göç edenlere muhacir, Medine’de onları ağırlayan ve yardımcı olan Medineli Müslümanlara Ensar denildi. * Medine’de İslam Devleti’nin temelleri atıldı. * Medine’deki Yahudilerle Medine Antlaşması imzalandı. * Medine’ye Mescid-i Nebi yapıldı. * Mekke Dönemi Sona ermiş Medine dönemi başlamıştır. * Mekke ve Medine halkları arasında kardeşlik tesis edilmiştir. * Hicrî takvim’in başlangıç yılı Hicret’in gerçekleştiği yıl olarak benimsenmiştir.
Kur’ân’da Muhacirler
Kur’ân’da bu kimseler muhacirler olarak anılmış ve Allah’ın onların kötülüklerini örteceği (Âl-i İmrân, 3/195), onlardan razı olduğu, onlar için cennetler hazırladığı (Tevbe, 9/100), onların hakîkî mü’minler olduğu (Enfâl, 8/74), Allah katındaki derecelerinin büyük olduğu (Tevbe, 9/20) ve Allah’ın rahmetine mazhar olacakları (Bakara, 2/218) bildirilmiştir. Çünkü muhacirler; îmanları uğruna yurtlarını terk etmişler, Allah yolunda eziyetlere uğramışlar, paganlarla (Kur’ân’ın ifadesiyle müşrikler) savaşmışlar (Âl-i İmrân, 3/195), mallarını ve canlarını ortaya koymuşlardır (Enfâl, 8/72). Allah’a kulluk etmesi için yaratılan (Zâriyat, 51/56), ancak bulunduğu bir yerde bu görevini yerine getiremeyen, ibadet edebileceği bir yere de hicret etmeyen böylece nefsine zulmeden insan Kur’ân’da kınanmıştır (Nisâ, 4/97). “Allah yolunda hicret eden kimse yeryüzünde gidecek çok yer bulur, bolluk bulur…” (Nisâ, 4/100). Çünkü “Allah’ın arzı geniştir” (Zümer, 39/10). Hicret kavramı, Kur’ân’da göç etmenin dışında Allah’a eş koşmak ve puta tapmak gibi çirkin davranışlardan (ricz) kaçınmak (Müddessir, 74/5) ve bir insanın yanından ayrılmak (Meryem, 19/46; Nisâ, 4/34) anlamında da kullanılmıştır. Muhammed “muhâcir, Allah’ın yasakladığı şeyleri terk eden kimsedir” (Buhârî, Îmân, 4-5) sözü ile hicret kavramına mecâzî bir anlam da yüklemiştir.