Eskişehir’deki İstanbul Otelinin sahibi Ömer Biçer anlatıyor:
Adnan Menderes’i karşılama
“Üstad Eskişehir’de bir eve yerleşmek istediğini ifade etmişti. O sıralarda Başvekil Adnan Menderes de İngiltere’de bir uçak kazası geçirmişti. Menderes’in İngiltere’den gelip, Eskişehir yoluyla Ankara’ya geçeceği haberi geldi. O akşam Âtıf, Şuayb, Mehmed Çalışkan ve ben, manifaturacı Halil İbrahim Deliceli’nin evinde kalmıştık. Üstad Hazretleri de geceyi saatçı Muhiddin’in ağabeyi Şükrü Yürüten’in evinde geçiriyordu. Yatsıdan sonra kimseyi kabul etmediği için ziyaretine gidemedik.,
“Ertesi sabah Adnan Menderes’i karşılamak maksadıyla istasyona gittik. Baktık ki, Ceylân da Üstad’ın arabasıyla orada idi. Ceylân’ın kendi başına hareket etmesi mümkün değildi. Üstad Hazretleri kendisini temsilen Adnan Menderes’i karşılamaya onu göndermişti.
“Nur talebeleri nâmına Adnan Beye geçmiş olsun makamında bir ziyarette bulunmak istedik. Abdülvahid Tabakçı ile birlikte gittiğimizde, özel kalem müdürü Ahmet Salih Korur bizi karşıladı ve Adnan Beyin istirahat ettiğini, rahatsız etmenin uygun olmayacağını ve selâmlarımızı ve âfiyet temennilerimizi kendisine ulaştıracağını söyledi.
“Üstad Abdülvahid Tabakçı’nın evinde kalıyordu”
“Üstad’ın Şükrü Yürüten’in evinde kalmasından sonra anladık ki, o gerçekten münasip bir evde kalmak istiyor. Hemen ev aramaya başladık. Bu arada Abdülvahid Tabakçı, ‘Ben evimin ikinci katını Üstada tahsis ederim. Ücret falan da istemem. Eğer kendi rızaları varsa, lütfen aracı olun’ dedi.
“Hüsnü Bayram ve Mustafa Acet vasıtasıyla, Üstad Hazretlerinin razı olduğunu öğrendik. Eve yerleşen Üstad’ın Abdülvahid Tabakçı’ya birkaç altın lira verip, ‘Dârü’l-Hikmeti’l-İslâmiye âzalığından kalan paramdan veriyorum’ dediğini duymuştuk.
“Üstad’ın müteaddit defalar, bu ev için ‘Benim evimdir’ dediğini duyduk. Orada kaldığı süre içinde kendilerine su getirerek, sobasını yakarak hizmet etmeye çalıştım.
Eskişehir zelzelesi
“Üstad son zamanlarda, Kanlıpınar sırtlarına kadar gelir, oradan geri dönerdi. Bunun sebebini, bilâhare meydana gelen Eskişehir zelzelesine bağlıyoruz.
“Bir akşam Halil Deliceli’nin evinde toplanmış, çaylarımızı içip risale okuyacaktık. Birden zelzele başladı ve ortalık toz duman oldu. Bir gün sonra Üstad Hazretleri Eskişehir’e gelmiş ve şöyle demişti:
“Erzincan zelzelesinden daha büyük idi. Fakat mânevî bir el zelzeleye mâni oldu. Elhamdüllilah, fazla bir zayiat olmadı.”
(Necmettin Şahiner’in yazdığı ‘Son Şahitler’ kitabının, ikinci cildinden derlenmiştir…)