Nurdan Haber

“Rahmetim Gazabımı Geçti.” (Kudsi Hadis)

“Rahmetim Gazabımı Geçti.” (Kudsi Hadis)
26 Temmuz 2018 - 16:38

“RAHMETİM GAZABIMI GEÇTİ.”(HADİS-İ KUDSİ)

Yüce Rabbimizin rahmeti gazabını geçtiği için, bütün âlemleri ve kâinatın en son ve en mükemmel meyvesi olan insanı yarattı. Böylece mahlûkatı yokluk karanlığında bırakmadı, varlık âlemine çıkardı.

Rabbimizin rahmeti gazabını geçtiği için, O’nun Rahman, Rahim, Vedud, Kerim, Halim ve Gafur gibi cemali isimleri, Kahhar ve Cebbar gibi celali isimlerinden fazladır.

Yüce Allah’ın güzel isimlerinden biri “Halim“dir. Halim; gücü yettiği hâlde ceza vermeyen ve erteleyen demektir. Cenab-ı Hak kullarının affa layık olamayan günahlarına, çeşitli isyanlarına rağmen, onları hemen cezalandırmıyor, kahrı ile değil, merhameti ile lütuf ve keremi ile muamele ediyor, yardımını ve ihsanlarını esirgemiyor, kerem ve inayetini yağmurlar gibi başlarından yağdırıyor. Bundaki en büyük hikmetlerden biri, kullarının tövbe etmelerine fırsat vermek ya da onların nesillerinden salih kimselerin gelmesini sağlamaktır.

Habib-i Kibriya Efendimiz (sav.) şöyle buyurur:

Allah’ın yüz rahmeti vardır. Her bir rahmet, gökle yer arasını dolduracak genişliktedir. Bunlardan sadece birisi dünyaya bırakılmıştır. Bundan dolayı kişi çocuğuna, kuş da yavrusuna merhamet ve şefkat eder. Amma kıyametin geldiği gün, Cenab-ı Hak o yüz rahmetini kullarına iade edecektir.” (Müsned-Ahmed, II/154)

Allah Teâlâ mümin kulu hakkında, çocuğuna karşı şefkatli olan anneden daha merhametlidir.” (Buhari, Müslim)

Annelerin evlatlarına olan şefkatleri saf, katıksız ve karşılıksızdır.

Bütün validelerin şefkatleri toplansa Rabbimizin şefkati yanında deryadan bir damla dahi olamaz.

Yüce Allah’ın “rahmeti gazabını geçtiği” için kâfirleri yok etmeyecek, cehennemde ebedi azaba duçar edecektir. Bir suçlunun idama mahkûm olması başka, müebbet cezaya çarptırılması başkadır. İdama mahkûm olan birinin cezası müebbet hapse çevrilse ne kadar sevinir, düşününüz.

Bediüzzaman Hazretleri İşaratü’l İ’caz adlı eserinde şöyle buyurur: “Kâfir, kendi ameliyle bu durumu kesb-i istihkak etmiş ise de amelinin cezasını çektikten sonra, ateş ile bir nev’i ülfet peyda eder ve evvelki şiddetlerden azade olur.”

Cennete girmek imanın karşılığı, oradaki dereceler ise salih amele göre olacaktır. Cennet ehlinin dereceleri ve alacakları lezzetler birbirinden farklı olacağı gibi, cehenneme giren ehl-i küfrün azapları da aynı seviyede olmayacaktır. Kendine ilah diyecek kadar haddini aşan Firavun’un, küfrü dava edinen kâfirlerin azabı ile sıradan bir kâfirin azabı elbette ki bir değildir. Rabbimizin adaleti bunu icap eder.

Her Zaman Rabbimizin Engin Rahmetine Sığınmalı İnsan aciz ve zayıf olarak yaratıldığı için, nefis, Şeytan, kötü arkadaş ve çevrenin de etkisiyle istikametten sapmakta, günahlara dalmakta ve çirkin fiilleri irtikâp etmektedir.

İnsana her türlü çirkin işleri yaptıran, onu günah bataklığına sürükleyen Şeytan; “Artık senden adam olmaz” “Allah bu kadar büyük günahları affetmez” diyerek ona tövbe kapısını kapatmak ister. Bu da Şeytan’ın en sinsi ve en tehlikeli oyunudur. Ta ki, o mümin tövbe ve istiğfar edip Allah’a sığınmasın. Şeytanı dinleyen ve nefsine mağlup olan insan, kusurunu görmek istemez; görse de avukat gibi kendini savunur.

Ya da “Artık benim işim bitti. Allah beni affetmez” diyerek, Allah’ın engin rahmetinden ümidini keser ve iman dairesinden çıkabilir. Bir ayette mealen şöyle buyrulur: “De ki: “Ey haddi aşarak nefislerine karşı israf etmiş olan kullarım! Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin. Çünkü Allah, bütün günahları bağışlar. Şüphesiz ki O, çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.” (Zümer Suresi, 39/53)

Ayette Allah’ın mağfiretinden değil de “rahmetinden ümidinizi kesmeyin” buyrulması dikkat çekicidir. Zira rahmetle muamele mağfireti de içini alır. Rabbimizin rahmetinin engin, şefkatinin sonsuz olması kulların günah işlemesini değil, günahları ne kadar çok olursa olsun, asla ümitsizliğine kapılmamalarını, o dehşetli cehennemden kurtulmak için, ibadet ve istiğfar siperine girmelerini ifade eder.

Nitekim başka bir ayette de şöyle buyrulur: “… Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Çünkü kâfirler topluluğundan başkası Allah’ın rahmetinden ümit kesmez.“(Yusuf Suresi, 12/87)

Allah’ın rahmeti güneş gibidir. Güneş hiç kimseye küsmez, ışığı ile herkesi aydınlatır. Gözünü kapayıp güneşten istifade etmek istemeyen olursa o başka meseledir

Yüce Allah’ın “Rahmeti her şeyi kuşatmıştır.” Bütün insanların günahları O’nun şefkati yanında denizden bir damla veya bir kuşun gagasındaki toprak kadardır. Cenab-ı Hakk’ın af ve mağfireti hesaba gelmez, lütuf ve keremleri dünya ve ahrete sığmaz. Bir kul ne kadar günahkâr olursa olsun, ümitsizliğe kapılmamalı, tövbe ve istiğfar ile dua ve niyaz ile nefis ve Şeytan’ın şerrinden Rabbinin sonsuz merhametine sığınmalıdır. Şefkati sonsuz olan Allah, dergâhına yönelen gönülleri, açılan elleri asla boş çevirmez. Çünkü O “Tevvab”dır. Kullarının tövbesini kabul eder, günahlarını bağışlar ve affeder. Allah affedicidir ve affı çok sever.

Nitekim bir ayette mealen şöyle buyrulur: “Ey mü’minler, yürekten tövbe ederek Allah’a dönün ki, Rabbiniz kötülüklerinizi örtsün ve sizi içlerinden ırmaklar akan Cennetlere koysun.” (Tövbe Suresi, 66/8)

Bir hadis-i kudside de şöyle buyrulur: “Ey Âdemoğlu sen tövbe edip bana dua ettiğin ve benden umduğun sürece işlediğin günaha aldırmadan seni bağışlarım, işlediğin günahlar gökteki bulutlara erişse bile benden bağışlanma dilediğinde seni bağışlarım.”

Habib-i Edip Efendimiz de (sav.) şöyle buyururlar: “Tövbe eden Allah’ın sevgilisidir, günahlardan tövbe eden, hiç günah işlememiş gibidir.

İnsan yıkanmak suretiyle maddî kirlerinden temizlendiği gibi, tövbe ve istiğfar ile de manevi kirlerinden temizlenir. Habib-i Edip Efendimiz (sav.) şöyle buyurur: “Bir kişi, bir özür dilese yani pişman olup tövbe etse bin günahı affedilir.”

İnsan hayır ve ibadet cihetiyle gayet zayıftır ama günah ve tahrip cihetiyle büyük şerler işleyebilir. Koca bir ormanı bir kibritle yakıp kül edebilir. Bir kalbi bir saniyede kırar ama yıllarca tamir edemez. Bu bakımdan, “Onun bir elinde daima dua ve ubudiyet olmalı ki o eli cennete uzansın. Diğer elinde ise her zaman tövbe ve istiğfar olmalı ki o eli de cehenneme yetişmesin.

Kabir Kapısı Kapanmıyor

İman edip etmemek, Rabbimizin emirlerini yapıp yapmamak, yasaklarından sakınıp sakınmamak hususunda herkes serbesttir, hürdür. Zira imtihanın gereği budur. Ancak bütün bunlar; kabir kapısını kapatmıyor ve yolculuğun seyrini değiştirmiyor. Sadece son durağın cennet mi yoksa cehennem mi olacağını belirliyor. Çünkü burada her kim ne ekerse ahrette onu biçecek, amelleri ile muamele görecektir. Yüce Allah Rahimdir; müminleri lütuf ve keremiyle rıza beldesi olan cennete, kâfirleri de adaleti ile celali isimlerinin aynası ve azap yurdu olan cehenneme koyacaktır.

Hepimiz bu fani, elemli, boğucu ve bikarar olan dünyada misafiriz. Buradan ebedi ve sürurlu olan asıl vatanımıza gideceğiz. Gözümüzü kapamakla bizi burada durdurmazlar. Hiç ara vermeden ukbaya doğru hızlı bir şekilde sevkiyat yapılmaktadır. Misafir olan kimse, üç beş gün kalacağı bir yere kalbini bağlamaz. Her gittiğimiz menzillerden ayrıldığımız gibi, bir gün de bu fani dünyadan ayrılacağız. Öyle ise, aziz olarak ayrılmaya çalışalım.

Bu kâinat sarayının en aziz ve en mükerrem misafiri olan insanlar, Yüce Allah’ın emirlerini yapıp, yasaklarından sakınır, rızası dairesinde hareket eder, cennete layık kıymet alırlarsa; gözlerin görmediği, kulakların işitmediği ve akılların almadığı muhteşem saraylara davet edilecek ve ebedi saadete mazhar olacaklardır.

Rabbim bizleri adaleti ile değil, merhametiyle yargılasın, lütfü ile cennetine koysun inşallah….

Yüksel UCA

Alem-i İslamBediüzzaman'danDr. Mehmet Rıza DerindağDünyaGenelGünün Hadisiİslam ve HayatMisafir YazarlarNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Leyle-i Regaib Özel 5.000 Hatim Programı
Alem-i İslamBediüzzaman'danDünyaGenelGündemGünün DersiGünün Hadisiİslam ve HayatNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Genç Hafızlardan Şehitlerimiz İçin Dualar ve Kur-an’ı Kerim Tilavetleri
Alem-i İslamDerslerDünyaEkonomiFıkıh & HadisGenelGündemGünün DersiGünün DuasıGünün HadisiHayatHizmetİslamİslam ve HayatKartpostal - VecizeNur TalebeleriRisale-i NurRisale-i Nur DünyasıSorularla RisaleSual-CevapTürkiyeYazarlarımız
Boğaziçi Üniversitesi Öğrencileri ile Risale-i Nur Dersi” ŞUALAR’DAN 9.DERS ( 9. ŞUA )