Cennet-i Kur’aniyenin semeratından bir semerenin ihtiva ettiği
Habbe
حَبَّه مٖى گُويَدْ
مَنْ شَاخِ دِرَخْتَمْ پُرْ اَزْ مَيْوَۀِ تَوْحٖيدْ يَكْ شَبْنَمَمْ اَزْ يَمْ پُرْ اَزْ لُؤْلُؤِ تَمْجٖيدْ
بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحٖيمِ
اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ عَلٰى دٖينِ الْاِسْلَامِ وَ كَمَالِ الْاٖيمَانِ وَالصَّلَاةُ وَالسَّلَامُ عَلٰى مُحَمَّدٍ الَّذٖى هُوَ مَرْكَزُ دَائِرَةِ الْاِسْلَامِ وَ مَنْبَعُ اَنْوَارِ الْاٖيمَانِ وَعَلٰى اٰلِهٖ وَ صَحْبِهٖ اَجْمَعٖينَ مَا دَامَ الْمَلَوَانِ وَمَا دَارَ الْقَمَرَانِ
İ’lem eyyühe’l-aziz! Kur’an-ı Mu’cizü’l-Beyan’ın i’caz ve belâgatına dair “Lemaat” namındaki eserimde izah edilen bazı lem’aları dinleyeceksin:
1- Kur’an’ın okunuşunda yüksek bir selaset vardır ki lisanlara ağır gelmez.
2- Büyük bir selâmet vardır ki lafzen ve manen hatadan salimdir.
3- Âyetler arasında büyük bir tesanüd vardır ki kârgir binalar gibi âyetleri birbirine dayanarak bünye-i Kur’aniyeyi sarsılmaktan vikaye ediyor.
4- Büyük bir tenasüp, tecavüb, teavün vardır ki âyetleri birbirine ecnebi olmadığı gibi birbirinin vuzuhuna yardım, istizahına cevap veriyor.
5- Parça parça, ayrı ayrı zamanlarda nâzil olduğu halde, şiddet-i tenasüpten sanki bir defada nâzil olmuştur.
6- Esbab-ı nüzul ayrı ayrı ve mütebayin olduğu halde, şiddet-i tesanüdden sanki sebep birdir.
7- Mükerrer, mütefavit suallere cevap olduğu halde, şiddet-i imtizaç ve ittihattan sanki sual birdir.
8- Müteaddid, mütegayir hâdisata beyan olduğu halde, kemal-i intizamdan sanki hâdise birdir ve bir hâdiseye cevaptır.
9- “Tenezzülat-ı İlahiye” ile tabir edilen muhatapların fehimlerine yakın ve münasip üsluplar üzerine nâzil olmuştur.
10- Bütün zaman ve mekânlarda gelip geçen insanlara tevcih-i kelâm ettiği halde, suhulet-i beyandan dolayı sanki muhatap birdir.
11- İrşadın gayelerine îsal için tekrarları, tahkik ve takriri ifade eder. Maahâzâ tekrarları halel vermez. İadesi, zevki izale etmez. Tekerrür ettikçe misk gibi kokar.
12- Kur’an kalplere kuvvet ve gıdadır. Ruhlara şifadır. Gıdanın tekrarı kuvveti artırır. Tekrar etmekle daha me’luf ve me’nus olduğundan lezzeti artar.
13- İnsan maddî hayatında; her anda havaya, her vakit suya, her zaman ve her gün gıdaya, her hafta ziyaya muhtaçtır. Bunların tekerrürü haddizatında tekerrür olmayıp ihtiyaçların tekerrürü içindir.
Kezalik insan hayat-ı ruhiyesi cihetiyle Kur’an’da zikredilen bütün nevilere muhtaçtır. Bazı nevilere her anda muhtaçtır. “Hüvallah” gibi. Çünkü ruh bunun ile nefes alıyor. Bazı nevilere her vakit, bazılarına her zaman muhtaçtır.
İşte hayat-ı kalbiyenin ihtiyaçlarına binaen Kur’an tekrarlar yapıyor. Mesela “Bismillah” hava-i nesîmî gibi kalbi ve ruhu tatmin ettiğinden kesret-i ihtiyaca binaen Kur’an’da çok tekrar edilmiştir.
14- Kıssa-i Musa gibi bazı hâdisat-ı cüz’iyenin tekrarı, o hâdisenin büyük bir düsturu tazammun ettiğine işarettir.
Hülâsa: Kur’an hem zikirdir hem fikirdir hem hikmettir hem ilimdir hem hakikattir hem şeriattır hem sadırlara şifa, mü’minlere hüda ve rahmettir.
Kaynak: Risale-i Nur