Nurdanhaber – Ömer Sevinçgül
- Eğitimde Rehberimiz: Efendimiz (1)
- Eğitimde Rehberimiz: Efendimiz (2)
- Eğitimde Rehberimiz: Efendimiz (3)
Işıklanmayan lamba aydınlatamadığı gibi, güzel sıfatlarla süslenmeyen eğitimci başkalarını eğitemez.
Mürebbi taklit arzusu uyandırabilmeli.
Bu da ancak, hayranlık duygusunu harekete geçiren üstün nitelikler taşımasıyla mümkün.
Kurán ahlakıyla süslenen Efendimiz bütün bu niteliklere mükemmel düzeyde sahiptir.
Güvenilir bir insandır, bu sebeple isminin yanına ‘Emin’ sıfatı eklenmiştir, hem de peygamberlik gelmeden önce.
Tanıyanlar ona tam bir itimatla bağlanmış, her hareketini taklit etmek için hayret uyandırıcı bir titizlik göstermişler.
Bir misalini nakledeyim:
Abdullah ibni Abbas radıyallahu anh, Peygamber Efendimizin her hâlini kendisine örnek alan bir sahabiydi.
Seyahatten dönerken, bir ağacın yanına gitti, bir süre gölgesinde oturdu ve tefekküre daldı.
Bu hareketine bir mana veremeyip niçin böyle yaptığını soranlara şu cevabı verdi: “Resulullah da buradan geçerken bu ağacın altında bir süre oturmuştu.”
Zorla yapılan eğitimin faydası azdır.
Susamayan su içmediği, acıkmayan yemek yemediği gibi ilim arzusu olmayan kişi de öğrenmek istemez.
Mürebbi bunu bilmeli, talebelerinde ilim arzusu uyandırmanın yollarını aramalı, bulmalı.
Peygamber Efendimiz, her fırsatta ilmin önemini anlatmış, âlimlerin Allah katındaki değerinden bahsetmiş, sahabilerinde büyük bir ilim arzusu uyandırmıştır.
“Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” ayetini okumuş, bunu teyit için “Allah, kendisine hayır dilediği kimseyi din bilgini yapar” demiştir.
Bir hadisinde “Allah, ilim aramak için bir tarafa yönelen kimseye cennet yolunu kolaylaştırır” buyurur.
İnsanları ilim yaymaya da teşvik eder. “Hazır olup dinleyenler burada bulunmayanlara işittiklerini anlatsın” der.
İlmi yaymanın iki yolu vardır: Anlatmak ve yazmak. Yazılı kaynaklar kalıcıdır ve daha fazla insana ulaşır.
Efendimiz, güzide sahabilerinden Abdullah İbni Amr radıyallahu anha söylediklerini yazmasını emretmiş, o da yazmıştır.
Ebeveyne de sorumluluk yükler: “Bir babanın evladına en güzel hediyesi güzel bir terbiyedir.”
Bu ve benzeri hadisler ev içi eğitimin önemini göstermesi bakımından da dikkat çekicidir.
Efendimiz, eğitimi belli bir zaman ve mekâna hapsetmemiş, hayatın bütün alanlarına yaymıştır.