En az 8 bin 372 Boşnak sivilin Sırp askerlerce hunharca katledildiği Srebrenitsa soykırımı, aradan 23 yıl geçmesine rağmen Boşnak halkı için kapanmayan bir yara olmaya devam ediyor.
İkinci Dünya Savaşı’nın ardından Avrupa’da yaşanan en büyük insanlık trajedisi olarak nitelendirilen Srebrenitsa soykırımı, aradan geçen 23 yıla rağmen Boşnakların kapanmayan yarası olmaya devam ediyor.
Bosna Hersek’in doğusundaki Srebrenitsa’da 11 Temmuz 1995’te başlayan, en az 8 bin 372 Boşnak sivilin Ratko Mladic komutasındaki Sırp askerler tarafından hunharca öldürüldüğü soykırım, sadece Bosna Hersek’te değil, tüm dünyada acının ve adalet arayışının sembolü haline geldi.
Soykırımın yıl dönümü 11 Temmuz’da öldürüldükten yıllar sonra farklı toplu mezarlarda bulunan ve kimlik tespitleri tamamlanan 35 kurban, diğer kurbanların yanına, Potoçari Anıt Mezarlığı’na defnedilecek.
Halihazırda 6 bin 575 kurbanın mezarının bulunduğu Potoçari Anıt Mezarlığı’na defnedilen soykırım kurbanlarının sayısı, yarınki cenaze töreninin ardından 6 bin 610’a yükselecek.
Bosna Hersek Kayıp Kişiler Enstitüsünün verilerine göre, kimlik tespiti yapılmış ancak bazı uzuvları bulunamadığı için henüz defnedilmeyen 170 kurban var.
Yaklaşık bin 600 soykırım kurbanının halen kayıp olduğu gerçeği ise Srebrenitsa yarasının neden hala kapanamadığının en önemli göstergesi.
Yaranın tazeliğini korumasının bir diğer nedeni de genç yaşlı demeden sadece Müslüman oldukları için katledilen masum insanların katillerinin hala serbest dolaşıyor olması.
Nasıl başladı?
Ratko Mladic komutasındaki Sırp birlikler, 11 Temmuz 1995’te Hollandalı Birleşmiş Milletler (BM) askerlerinin koruması altındaki “güvenli bölge” Srebrenitsa’ya girdi.
Lahey’deki Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesinin (ICTY) aralarında Srebrenitsa soykırımının da bulunduğu birçok suçtan müebbet hapse mahkum ettiği Mladic’in 11 Temmuz 1995’te yaptığı açıklama, sonraki birkaç günde olacakların habercisiydi.
Mladic, Sırp bayramı arifesinde şehri Sırp milletine hediye ettiklerini kaydederek, “Nihayet bu topraklarda Türklerden (bölge Müslümanları için kullanılan ifade) intikam alma zamanı geldi.” ifadelerini kullanmıştı.
Sırplar, Srebrenitsa düştükten sonra en az 8 bin 372 Boşnak sivili katletti, çok sayıda kadın ve çocuk evlerinden sürüldü.
“Ölüm Yolu”
Srebrenitsa’nın düşmesinin ardından bu şehirde yaşayan Müslüman halkın bir kısmı, bugünkü şehitliğin tam karşısında bulunan eski akümülatör fabrikasında konuşlanan Hollanda askerlerine sığınırken bir kısmı da orman yolundan Boşnak askerlerin kontrolündeki bölgeye ulaşmayı denedi.
Orman yolunu seçenlerin de Hollandalı askerlere sığınanların da kaderi aynı oldu.
Yaşanan büyük katliamlar nedeniyle halk arasında “ölüm yolu” olarak da anılan orman yolunu tercih eden binlerce Boşnak, Sırp askerlerin kurduğu pusularda yaşamını yitirdi.
Hollandalı askerlere sığınanlar da eski akümülatör fabrikasındaki ilk gecenin ardından başlarına gelecekleri anladı. İlk gece fabrikaya giren Sırp askerler Boşnakların kimlik kontrolünü yapıp keyiflerine göre bazılarını götürürken, eşlerinden ya da oğullarından ayrılan kadınların çığlıkları olacakların habercisiydi.
Ertesi gün Hollandalı askerlerin birkaç metre ilerisinde, kampın hemen dışında bekleyen Sırp askerler, kadın ve çocukları otobüslere bindirirken erkekleri hemen orada ailelerinden ayırdı. Ailelerinden ayrılan erkekler, daha sonra katledilip farklı toplu mezarlara gömüldü. Kadın ve çocuklar ise yıllardır yaşadıkları evlerinden sürgün edildi.
Hollanda’nın rolü
Srebrenitsalı Boşnak sivillerin o dönem “tutunacak dal” olarak gördüğü Hollandalı BM askerlerinin rolü, aradan 23 yıl geçmesine rağmen bugün de tartışılıyor.
Şehrin Sırp güçlerince işgal edilmesinin ardından çekilen ve kamuoyunun da aşina olduğu görüntülerde, Hollandalı BM askerlerinin komutanı Thom Karremans’ın 11 Temmuz 1995’te görüştüğü Mladic karşısında el pençe durması gözden kaçmıyor. Şehre giren Sırp askerlerine ateş açılması nedeniyle Karremans’ın adeta ifadesini alan Mladic’in, görüntülerin sonunda ise Karremans’a içki ısmarlaması ve ikilinin birlikte kadeh kaldırması dikkati çekiyor. Hollandalı askerlerin Srebrenitsa’dan uğurlanması öncesinde de Sırp komutanın Karremans ve ailesine çeşitli hediyeler vermesi de bir başka detay olarak göze çarpıyor.
Görüntülere rağmen Karremans hiçbir zaman yargılanmadı. Hollanda devleti ise Srebrenitsa’daki katliamdan “kısmen” suçlu bulundu. Kurban yakınlarınca 2007’de açılan davada, Lahey Bölge Mahkemesi, Srebrenitsa’nın işgali sırasında BM bünyesinde görevli Hollandalı askerlere sığınan 300 Boşnak sivilin Sırp askerlerine teslim edilmesinden dolayı Hollanda’yı suçlu buldu. Mahkeme, “Hollandalı askerlerin, Sırplara teslim edilen 300 kişinin öldürüleceğini öngörmesi gerektiğini” ifade etti.
“Soykırım” kararı ve suçluları
Hollanda’nın Lahey kentideki Uluslararası Adalet Divanı, 2007’deki kararında, ICTY’den gelen kanıtlar doğrultusunda, Srebrenitsa ve civarında yaşananları “soykırım” olarak nitelendirdi.
Sırp komutan Ratko Mladic, ICTY’de geçen kasım ayında sonuca bağlanan davada, aralarında Srebrenitsa soykırımının da bulunduğu birçok suçtan müebbet hapse mahkum edildi.
Aynı mahkeme, 2016’da sonuca bağladığı davada, Bosnalı Sırpların eski lideri Radovan Karadzic’e Srebrenitsa soykırımı dahil 10 ayrı suçtan 40 yıl hapis cezası verdi.
Mahkeme ayrıca, Srebrenitsa soykırımındaki suçları nedeniyle eski Sırp general Radislav Krstic’i 35 yıl, Vidoje Blagojevic’i 15 yıl, Vujadin Popovic ve Ljubisa Beara’yı ömür boyu, Drago Nikolic’i 35 yıl, Ljubomir Borovcanin’i 17 yıl, Vinko Pandurevic’i 13 yıl, Radivoje Miletic’i 19 yıl, Milan Gvero’yu 5 yıl hapse mahkum etti. Bosna Hersek Mahkemesinde görülen davada ise 13 Temmuz 1995’te bine yakın Boşnak sivilin öldürülmesiyle suçlanan Milorad Trbic, 30 yıl hapse mahkum edildi.
Farklı mahkemelerde görülen Srebrenitsa davalarında bugüne kadar 45 Sırp, toplam 699 yıl hapis cezası aldı.
Eski Sırbistan Devlet Başkanı Slobodan Milosevic de Srebrenitsa’daki soykırımla suçlanmış ancak ICTY’deki yargılanması devam ederken tutuklu bulunduğu cezaevinde yaşamını yitirmişti.
(AA)