S- Demek hükûmet bundan sonra da İslâmiyet ve din için hizmet edecek midir?
C- Hayhay! Bazı akılsız dinsizler müstesna olmak şartıyla, hükûmetin hedef-i maksadı -velev gizli ve uzak olsa bile- uhuvvet-i imaniye sırrıyla üçyüz milyonu bir vücud eden ve nuranî olan İslâmiyetin silsilesini takviye ve muhafaza etmektir. Zira nokta-i istinad ve nokta-i istimdad yalnız odur. Yağmurun kataratı, nurun lemaatı dağınık ve yayılmış kaldıkça çabuk kurur, çabuk söner. Fakat sönmemek ve mahvolmamak için, Cenab-ı Feyyaz-ı Mutlak bize لاَ تَتَفَرَّقُوا ve لاَ تَقْنَطُوا ile ezel canibinden nida ediyor. Evet şeş cihetten nağme-i لاَ تَقْنَطُوا eyler huruş.
Evet zaruret ve incizab ve temayül ve tecarüb ve tecavüz ve tevatür; o katarat ve lemaatı musafaha ettirerek, ortalarındaki mesafeyi tayyedip bir havz-ı âb-ı hayatı ve dünyayı ışıklandıracak bir elektrik-i nevvareyi teşkil edecektir. Zira kemalin cemali dindir.
Hem din; saadetin ziyasıdır, hissin ulviyetidir, vicdanın selâmetidir. {1: Acele etme, yani şifre gibi işaratı var.}
S- Şimdi hürriyet bahsini sual edeceğiz. Nedir şu hürriyet ki; o kadar tevilat onda birbiriyle çekişiyorlar? Ve hakkında acib garib rü’yalar görülür?
C- Yirmi seneden beri onu, hattâ rü’yalarda takib eden ve o sevda ile her şeyi terkeden birisi size güzel cevab verebilir.
Sual: Hürriyeti bize çok fena tefsir etmişler. Hattâ âdeta hürriyette insan her ne sefahet ve rezalet işlerse, başkasına zarar vermemek şartıyla birşey denilmez diye bize anlatmışlar. Acaba böyle midir?
Cevab: Öyleler hürriyeti değil, belki sefahet ve rezaletlerini ilân ediyorlar ve çocuk bahanesi gibi hezeyan ediyorlar. Zira nazenin hürriyet, âdâb-ı şeriatla müteeddibe ve mütezeyyine olmak lâzımdır. Yoksa sefahet ve rezaletteki hürriyet, hürriyet değildir. Belki hayvanlıktır, şeytanın istibdadıdır, nefs-i emmareye esir olmaktır.
Hürriyet-i umumî, efradın zerrat-ı hürriyatının
muhassalıdır. Hürriyetin şe’ni odur ki: Ne nefsine, ne gayriye zararı dokunmasın.
{1: Acele etme, yani Mizan Ceridesinin sahibi Murad haklıdır. Tanin muharriri Hüseyin Cahid yanlış ve hata ediyor.}
عَلَى اَنَّ كَمَالَ الْحُرِّيَّةِ اَنْ لاَ يَتَفَرْعَنْ وَ اَنْ لاَ يَسْتَهْزِىَٔ بِحُرِّيَّةِ غَيْرِهِاِنَّ الْمُرَادَ حَقٌّ لٰكِنَّ الْمُجَاهَدَةَ لَيْسَتْ فِى سَبِيلِهَا
Münazarat ( 18-20 )
Münazarat ( 20 )