Yüce Allah’ın hükümlerine bağlı ve ahlâk kâidelerine uygun nikâh meclisleri ve cemiyetleri, mübârektir ve duâların kabul olacağı mekânlardır.
Evlilikte düğün, dostlar ve âile yakınlarıyla mürüvvet ve mutluluk paylaşmaya vesîledir. Aynı zamanda nikâhtaki îlan edip duyurma prensibini herkesi içine alacak şekilde gerçekleştirmek içindir. Bir de insan neslinin devamı için yuva kurulması gibi hayâtî derecede mühim olan bir hususu, neşe ve sevinç vesîlesi hâline getirmek de güzel bir maksattır. Bu da yaratılışımızın bir îcâbıdır.
Ancak şunu belirtmeli ki, düğünleri âileler için bir yıkım vesîlesi olacak tarzda israf ile gerçekleştirmek, İslâm’ın aslâ kabul etmeyeceği bir iştir. İslâm ki, gürül gürül akan bir nehir suyunda abdest alanlara bile su israfına dikkat etmelerini emretmekte ve tutumlu davranmanın alışkanlık hâline gelmesini istemektedir. Dolayısıyla taraflar zengin bile olsalar, içinde yaşadıkları toplumdaki mağdur ve mahrumları da düşünerek orta yollu hareket etmelidirler.Zamanımızda birçok zenginlerin yaptığı gibi düğünleri ihtişam ve zenginlik gösterisine dönüştürmek, bir israf çılgınlığının ve bu da, İslâm’ın iyi hazmedilememiş olmasının bir göstergesidir.
DÜĞÜNDE GÜÇ GÖSTERİSİ YAPMAK DÜĞÜNÜN RUHANİYETİNİ ÖLDÜRÜR
Gerçekten düğünler, zarâfet ve nezâket içinde olmalıdır. Her türlü israf, gösteriş ve şatafattan uzak durulmalı, herkes maddî durumuna göre mütevâzı bir merâsim yapmalıdır. Maddî güç gösterisi gibi hâller, düğünlerin maksat ve rûhâniyetini yıpratır.
Hele ilâhî ölçülere aykırı düşen birtakım yanlış hareketler ve âdetlerle evlilik gibi mübârek yola kötü bir başlangıç ile adım atmak, cehâlet ve hüsrana sapmaktır. Ancak yüce Allah’ın hükümlerine bağlı ve ahlâk kâidelerine uygun nikâh meclisleri ve cemiyetleri, mübârektir ve duâların kabul olacağı mekânlardır.
Ancak kadın-erkek karışımı olmamak kaydıyla, yani kadınların kendi aralarında, erkeklerin de kendi aralarında yapacağı helâl olan eğlencelere cevaz verilmiştir.
DÜĞÜNDE VELİME YEMEĞİNE GARİP VE KİMSESİZLER DAVET EDİLMELİ
Diğer taraftan verilecek velîmeye, yani bir cennet yemeği vasfında değerlendirilen ve mühim bir sünnet-i seniyye olan düğün yemeğine, garip ve kimsesizler de çağırılmalıdır. Zira Allah Rasûlü -sallâllâhü aleyhi ve sellem- bu hususta şöyle îkazda bulunur:
“Zenginlerin dâvet edilip fakirlerin çağırılmadığı düğün yemeği ne fena bir yemektir.” (Buhârî, Nikâh 72; Müslim, Nikâh 107. Ayrıca bkz. İbn-i Mâce, Nikâh 25)
Bilmeli ki, ümmete zayıfların duâsı sebebiyle yardım edilmektedir. Dolayısıyla garip ve fakirler velîme yemeğine bilhassa dâvet etmelidir. Hatırlamalı ki, Mûsâ -aleyhisselâm- Cenâb-ı Hakk’a ilticâ etmiş:
“–Yâ Rabbî! Seni nerede arayayım?” diye sormuştu.
Allah Teâlâ da ona:
“–Beni kalbi kırıkların yanında ara!” buyurdu. (Ebû Nuaym, Hilye, II, 364)
Çünkü gönlü yaralı ve garip kimselerin niyazları Allah katında makbuldür. Onun için onların duâlarını almaya ve özellikle de evlilik gibi âile temellerinin atıldığı mühim anlarda daha ziyâde dikkat etmelidir. Ayrıca sâlih ve sâliha kimselerden hayır duâ almak da ihmal edilmemelidir.