Yönetmen Kudret Sabancı, “Doğru düzgün bir tane filmimiz yok. Kendi tarihimizi anlatmıyoruz. Kendi tarihimizi anlatmadığımız için birileri gelip bize anlatıyor. Bunu biz anlatmasak kim anlatacak?” dedi.
Yönetmen Kudret Sabancı, Türk tarihini değiştiren olaylar ve kişilerle alakalı bugüne kadar doğru düzgün bir film yapılmadığını belirterek, “Kendi tarihimizi anlatmıyoruz. Kendi tarihimizi anlatmadığımız için birileri gelip bize anlatıyor. Bunu biz anlatmasak kim anlatacak? ‘Arabistanlı Lawrence’ diye bir film vardır. O filmde Türkler oranın işgalcisidir, şöyle adidir, böyle asarlar, böyle keserler. Tamam İngiliz bakış açısı böyle olabilir. Türk bakışı nerede? Neden anlatmadık bunu? Neden Kuşçubaşı Eşref filmimiz yok?” dedi.
Türk havacılık tarihinin en önemli isimlerinden Vecihi Hürkuş’un hayatını konu edinen “Hürkuş: Göklerdeki Kahraman”, Türk sinemasında Birinci Dünya Savaşı havacılığını konu edinen ilk film olma özelliğini taşıyor.
Filmin yönetmeni Kudret Sabancı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yaklaşık 100 yaşında olan Türk sinemasının, milli kahramanlara çok yer vermediğini söyledi.
“Türk sineması büyük yapımlara öncülük edecek yeni bir eşikte”
Sinemanın gücüne vurgu yapan Sabancı, şunları kaydetti:
“Kaç tane Plevne filmimiz, Kurtuluş Savaşı filmimiz var? Bir İttihat Terakki filmimiz yok. Türk tarihini değiştiren adamlar bunlar. Doğru düzgün bir tane filmimiz yok. Kendi tarihimizi anlatmıyoruz. Kendi tarihimizi anlatmadığımız için birileri gelip bize anlatıyor. Tabii çok değerli tarihçilerimiz kitaplarda anlatıyor ama film seyretmek başka bir şey. Her şey gözünüzün önünde olup bitiyor, tanık oluyorsunuz. Gazetelerin, kitapların satış rakamları da ortada. Bizim bunu filmlerle televizyon seyircisine anlatmamız, kendi tarihimizi bilmemiz, öğrenmemiz, ona sahip çıkmamız şart. Ancak o zaman bugünü anlıyoruz. Abdülhamid dönemini, Hicaz Demiryolunu anlamadan bugün Ortadoğu’da neler olduğunu anlamak mümkün değil. Bunu biz anlatmasak kim anlatacak? ‘Arabistanlı Lawrence’ diye bir film vardır. O filmde Türkler oranın işgalcisidir, şöyle adidir, böyle asarlar, böyle keserler. Tamam İngiliz bakış açısı böyle olabilir. Türk bakışı nerede? Neden anlatmadık bunu? Neden Kuşçubaşı Eşref filmimiz yok?”
Kudret Sabancı, yazar Ömer Seyfettin’in de efsanevi bir hayat yaşadığını belirterek, “Ömer Seyfettin filmimiz yok. Ömer Seyfettin kadar önemli bir adamımız var mı? Bugün konuştuğumuz Türkçeyi, Türkiye’de hikaye anlatımını kuran, milli bilinci oluşturan adamlardan bir tanesi Ömer Seyfettin. 36 yaşına kadar yaşamış, efsane. Kendi hatıralarında Balkan Savaşı’nı anlatıyor. Bizzat Balkan Savaşı’na katılmış ve bunu anlatmış bir yazarımız var bizim. Yunana esir düşmüş ve onlardan gördüğü saygıyı anlatmış. Tanıyorlar adamlar Ömer Seyfettin’i.” dedi.
Türk sinemasının büyük yapımlara öncülük edecek yeni bir eşikte olduğunun altını çizen Sabancı, “Aydın geçinen, sinemacı geçinen tayfamız ‘Biz yapamayız’ kompleksinden kurtulmadığı sürece hakikaten bir şeyler yapmaya debelenen bir kaç kişisel çabayla kalır. Son dönemdeki filmlerimize bakın. Çok güzel filmler yaptık. Herhangi bir ülkenin sinemasına, tarihin kendisine bakın adım adım ilerler. Bir şey bir anda tepeden pat diye inmez. Adım adım oluşur oluşur, adım adım ilerlersiniz.” şeklinde konuştu.
Sabancı, ticari sinemanın kötü bir şey olmadığını, sanat filmlerinin yapılabilmesi için bu tip filmlerin de çekilmesi gerektiğini dile getirdi.
“Herkes bir kırmızı atkı takıyor dolaşıyor, hiçbir şeyi beğenmiyor”
İyi durumda olan Türk sinemasının daha da iyi olacağının altını çizen yönetmen, “Birileri gelecek çok daha iyisini, birileri gelecek çok daha iyisini yapacak ama bizim bu kapıyı açıp, bu eşikten geçip yeni geleceklere zemin hazırlamamız lazım. Biz bu binada bir tuğlayız, bu tuğlaların üzerine yeni tuğlalar koyulacak, kaçınılmaz. Olacak, tarih bunu gerektiriyor çünkü. Daha iyilerin olabilmesi için bunlara destek olmamız, bir sektöre dönüşmemiz lazım.” ifadelerini kullandı.
Sabancı, sinemada akademik anlamda araştırmaların çok az olduğunu bildirerek, şöyle devam etti:
“Ben de sinema okulundan mezunum. Hepimiz Fellini olarak mezun oluyoruz okuldan. Halbuki gelip dizilerde çalışıyoruz, bir de hayatın gerçeği var. Dizileri küçümserler sinema okulunda. Bu çocuklar dizilerde çalışacaklar, 200 tane dizi çekiliyor bu ülkede. Niye hazırlamıyorsun buna, niye küçük görüyorsun? Günde 200 tane set kuruluyor demek bu. Niye bu şekilde bakmıyorsun? Günde 200 set çok büyük bir avantaj. Niye değerlendirmiyorsun? Sektörün yeni adamlara ihtiyacı var. Niye buna göre yetiştirmiyorsun? Niye bir sürü Fellini çıkartıyorsun başımıza? Herkes bir kırmızı atkı takıyor dolaşıyor, hiçbir şeyi beğenmiyor.”
Türk sivil havacılığının temelleri Vecihi Hürkuş’ta
Vecihi Hürkuş’un erken yaşta babasını kaybettiğini ve 3-5 ömürlük bir hayat yaşadığını söyleyen Sabancı, “1912 Balkan Savaşı’na gönüllü yazılıyor. Daha giderken Bulgarlar saldırıyor, uçağı ilk defa orada görüyor ve tayyareci olmaya karar veriyor. 1912’yi, pilot olmaya karar verdiği zamanı düşündüğünüz zaman uçağın zaten 9 yıllık bir geçmişi var.” açıklamasında bulundu.
Sabancı, dünyanın her yerinde savaşların olduğu o günlerin, aynı zamanda Türk tarihinin en hareketli dönemleri olduğunu dile getirdi.
Hürkuş’un bu savaşlar içinde birçok cepheye gittiğini aktaran Sabancı, şunları söyledi:
“Düşmüş, kalkmış, esir düşmüş, esaretten yüzerek kaçmış, gelmiş. Geldikten sonra tekrar Osmanlı hava taburlarına katılmış. Artık savaş bitiyor, 1918 kasımına gelinmiş. Savaşın son ayı, Osmanlı İmparatorluğu’nun son ayı aslında. Buraya kadar gelinmiş, İstanbul’un üzerinde İngilizlerle bir hava savaşı olmuş, kazanmışlar. Biz ne yazık ki bilmiyoruz ama dünya havacılık literatürüne Büyük Fazıl Olayı diye geçiyor. Arkasından ülke işgale uğramış, işgalcilere karşı savaşmışlar. Anadolu’ya uçak kaçırmaya çalışmışlar. Vecihi Hürkuş’un asıl kahramanlaştığı, efsane olduğu yer Kurtuluş Savaşı.”
Sabancı, Türk sivil havacılığının temellerini Vecihi Hürkuş’un oluşturduğuna işaret ederek, “Türk Hava Kurumu’nun oluşumunda, ilk uçağın yapılmasında, ilk hava yollarının kurulmasında, ilk sivil havacılık okulunun kurulmasında Vecihi Hürkuş var. Tonlarca pilot, kadın pilot yetiştirmiş. Bedriye Gökmen’i, Sabiha Gökçen’i yetiştirmiş. Tonlarca paraşütçü yetiştirmiş. Yapmış yapmış, uçmasına izin verilmemiş. Uçağı sökmüş Çekoslovakya’ya götürmüş, oradan izin almış gelmiş. Bunlar hakikaten 1-2 ömürlük işler değil. Ne kadarını yaşadık böyle bir hayatın? Dolayısıyla 1-2 filme sığacak bir olay değil.” diye konuştu.
“Gençler Vecihi Hürkuş’u tanıdılar”
Hürkuş’un hayatının her döneminin sinemaya yansıtılması gerektiğini savunan Sabancı, birçok açıdan ilklere imza atılan filmde, Hürkuş’un ilk dönemini anlattıklarını belirtti.
Sabancı, Türk askeri havacılığının önemini de şu sözlerle ifade etti:
“Çanakkale Savaşı’nda, ‘Anafartalar’da şu oldu, Nusret Mayın Gemisi bunu yaptı.’ falan derler ama bir kişi havacılardan bahsetmez. Halbuki düşman filosunun geldiğini haber veren, onları sıkıştıranlar havacılar. Çok büyük katkıları var savaşta. Bizim güzel bir hava kuvvetimiz var. Neden kimse bahsetmiyor bilmiyorum. Birinci Dünya Savaşı’nın tamamına baktığımızda sanki bizim hiç hava kuvvetlerimiz yokmuş gibi. Ben bilmiyordum, araştırmaya başladığım zaman yavaş yavaş öğrendim. Halbuki Ortadoğu ve Kafkas Cepheleri’nde havacıların çok büyük etkileri, destekleri ve katkıları var.”
“Hürkuş: Göklerdeki Kahraman” filmine seyirci tepkisinin çok iyi olduğunu söyleyen Sabancı, bazı sinema yazarlarının filme yersiz eleştiriler yaptığını vurguladı.
Sabancı, bir savaş filmi yaptıklarını, ramazan ve seçim atmosferine rağmen, 25 Mayıs’ta gösterime giren filmin gişede iyi bir sonuç aldığını aktararak, “Vecihi Hürkuş’u bilen biliyor, benim bilmeyenlere anlatmam lazım. Ben iyi ki bu kadroyu kurdum. Sinemaya gelenlere bakın, yüzde 90’ı genç ve gençler Vecihi Hürkuş’u tanıdılar. ‘Böyle bir kahramanımız varmış.’ diyorlar.” şeklinde konuştu.
“Hürkuş: Göklerdeki Kahraman”
Hilmi Cem İntepe’nin Vecihi Hürkuş’u canlandırdığı filmde, Gizem Karaca, Ali Nuri Türkoğlu, Birol Ünel, Bora Akkaş, Cem Uçan, Bahadır Yenişehirlioğlu, Efecan Dianzenza, Eray Türk, Gurur Aydoğan, Hakan Yufkacıgil, Levent Can, Miray Daner ve Murat Arkın da rol alıyor.
Müziklerinde Gökhan Kırdar’ın imzası bulunan “Hürkuş: Göklerdeki Kahraman”, Kurtuluş Savaşı’nın ilk ve son uçuşunu gerçekleştiren, Türkiye’nin ilk özel havayolu şirketini kuran, TBMM tarafından üç kez takdirname verilen Vecihi Hürkuş’un, Balkan Savaşı ve 1. Dünya Savaşı’ndaki kahramanlık öykülerini anlatıyor.