☆☆ Eğitimci Yazar Dr. Vehbi Karakaş’ın kaleminden ☆☆
Başta nefsime, sonra da bütün Müslüman kardeşlerime çok iyi geleceğine inandığım ilaçları veya ilaç gibi maddeleri takdim ediyorum.
1-Ramazan bayramı, şeker bayramından çok Allah’a şükür ve şükran bayramıdır.
2-Ramazan ayının bitmesiyle şükür ve ibadetler, hayır ve hasenatlar bitmemelidir. Çünkü hem Allah’ın iyilik ve nimetleri devam ediyor, devam eden iyilik, devamlı şükür ve teşekkür ister, hem de bizim Allah’ın himayesine ihtiyacımız devam ediyor. Çünkü her an her türlü nimetin yanında her türlü musibet, hastalık, ihtiyarlık, ölüm gibi olaylarla karşılaşma ihtimalimiz de var. Böyle bir varlık, ibadetsiz, şükürsüz edemez, duasız yaşayamaz.
3-Ramazan ve kandil Müslümanı olmamalıyız. Hadis-i şerifte: “Amellerin Allah’a en sevimlisi az olup devamlı olandır.” Buyurulmuştur.
4-İmansız bir an, ebedî helaktır. İbadetsiz bir gün hüsran ve iflastır.
5-Fitre ve zekâtlar bayramdan önce verilmelidir. Fitre başın sadakası, zekât servetin koruması, hastalıkların tedavisidir.
6-Bayram, sevme, sevilme, sevdirme ve sevindirme günüdür. Barış ve kardeşlik günüdür. İslâm ise barış ve kardeşlik dinidir. Allah ve Rasulü, bütün müminlerin ve Müslümanların kardeş olduklarını ilan etmiştir. Öyleyse bu kavga niye?
7-Senin “Mesleğim haktır veya daha güzeldir” demeye hakkın var. Fakat “Yalnız hak benim mesleğimdir” demeye hakkın yoktur. (Yani yalnız hak benim meşrebim, benim mesleğimdir, dersen, senin meşrebinde ve mesleğinde olmayan mümin kardeşlerini haksızlıkla suçlamış ve onları gücendirmiş olursun.)
8-Senin üzerine haktır ki, her söylediğin hak olsun. Fakat her hakkı söylemeye senin hakkın yoktur. Her dediğin doğru olmalı; fakat her doğruyu demek doğru değildir. Çünkü niyetin hâlis değil ise zarar verebilirsin. Böyle durumlarda susmalısın. Doğruyu söylemeyi ehline bırakmalısın.
9-Düşmanlık etmek istersen, kalbindeki düşmanlığa düşmanlık et, onu kalbinden silmeye çalış. Hem en fazla sana zarar veren kötülükleri ısrarla emreden nefsine ve nefsin hevâ ve hevesine düşmanlık et, ıslahına çalış. O zararlı nefsin hatırı için mü’minlere düşmanlık etme. Muhabbet, yani sevgi duygusu, muhabbete, sevilmeye lâyıktır. Düşmanlık duygusu da, her şeyden evvel düşmanlığa lâyıktır.
10-Peygamberimizin tarif ettiği Müslüman: “Eliyle, diliyle başkasını incitmeyen insandır.”[1]
11-Eğer hasmını mağlûp etmek istersen, fenalığına ve kötülüğüne karşı iyilikle karşılık ver. Çünkü, eğer kötülükle karşılık versen, düşmanlık artar. Dıştan yenilse bile içten kin bağlar, düşmanlığı devam eder. Eğer iyilikle karşılık versen pişmanlık duyar, sana dost olur.
Mü’mine yakışan, iyilik ve ikram sever olmaktır. Senin ikramınla sana teslim olur. İnanmış bir insan, dıştan kınanmaya müstehak biri de olsa, imân açısından kerimdir, şereflidir, saygıdeğerdir. Bu açıdan ona hep “iyi insan” olarak bak. Çünkü, fena bir insana “İyisin, iyisin” demekle iyileştiği ve iyi insana “kötüsün, kötüsün” demekle fenalaştığı çok olmuştur.[2] Öyleyse,
Allah’ın:
-“Boş sözlerle, çirkin davranışlarla karşılaştıkları zaman, izzet ve şereflerini muhafaza ederek oradan geçip giderler.“[3] Ayetinde anlattğı müminlerden ol.
“Eğer onları affeder, kusurlarına bakmaz ve bağışlarsanız, şüphesiz ki Allah da çok bağışlayıcı ve çok merhamet edicidir.“[4] Hem bağışlanana hem de bağışlayana. Bağışlayanı, Allah da bağışlar, merhamet edene Allah da merhamet eder.
12-Sevgili Peygamberimizin güzel sözlerinden biri de şudur: “Gelmeyene git, vermeyene ver, haksızlık yapanı affet!”[5]
13-Bir de Müslümanlığın kemal noktası vardır ki, incitilme ihtimaline karşı incinmemeye, gönül koymamaya hazır olmaktır. Bu zordur. Bu zoru başaranlardan birileri şöyle demiştir:
“Âşık der inci den den / İncinme incitenden,
Kemalde noksan imiş / İncinen incitenden”.[6]“Dövene elsiz gerek, sövene dilsiz gerek,
Derviş gönülsüz gerek, sen derviş olamazsın.”[7]
14-Kin ve düşmanlık besleyenler hem kendine hem mü’min kardeşine, hem ilahî rahmete zulmeder, tecavüz ederler. Çünkü, kin ve düşmanlık duygusu önce o duyguyu taşıyanı yakar. Haset evvelâ hâsed edeni ezer, mahveder. Hased edilen kimse hakkında ise zararı ya azdır veya yoktur.
Şimdi gelin sevgili kardeşlerim,
Yukarda sıralanan prensiplerin gereği olarak bir liste hazırlayalım. Dargın olduklarını sandığımız veya bizim şimdiye kadar ihmal ettiğimiz anne-baba dost, akraba ve kardeşlerimizi ziyaret edelim. Üzerimizde hakkı olup hayatta olan anne-babamızın, peygamber varisi alimlerimizin, büyüklerimizin elini öpelim, ihtiyaçlarını soralım, helallik isteyelim, ahirete gitmiş olanların bulursak kabirlerini ziyaret ve dua edelim. Bulamazsak onlar için hayır hasenat yapalım, ömür boyu üzerimizde hakkı olanlar için dua edelim. Bize gücenmiş arkadaş, dost ve akrabalarımızdan özür dileyelim, helallik alalım. Bu davranış, Peygamberimizin önemli sünnetlerinden biridir. Bunları yaptıktan sonra göreceksiniz moraliniz düzelecek, huzur ve mutluluk dünyanıza hâkim olacak, hastalıklarınızın yarısından, belki tamamından kurtulmuş olacaksınız. Bayramınız işte o zaman bayram olacak.
Allah hepinizden razı olsun, Allah, bütün dünyaya Kur’an’ın ve İslam’ın güzelliklerini görmeyi, bize de göstermeyi nasip eylesin. Bayramınız mübarek olsun. Vatanımız cennet olsun, cennet hepimize vatan olsun sevgili kardeşlerim.
Eğitimci Yazar
Dr. Vehbi Karakaş
Not: Yazarın burada saydığı maddeler, tamamına yakını Bediüzzaman hazretlerinin uhuvvet ve ihlas risalelerinden iktibas ve nakledilmiştir.
www.nurdanhaber.com