Heladan mescide kadar, her yere bir ölçü koyan dinimizin, Rabbimizin ihsanlarından biri olan ve en tabii ihtiyaçlarımızdan gülüşümüze, neşemize, eğlenmemize bir ölçü koymaması düşünülemez elbette. Gülmenin, neşelenmenin de bir ölçüsü var, fıkhı var.
Mizah ve eğlenme konusu dinle ilgili bir şeyde olmamalıdır. Allah, ayet, hadis, akide ile ilgili gülmenin akıbeti cehennem ateşidir. Böyle bir eğlenceyi icra etmek, icra edilmesine katkıda bulunmak, icra edilirken izlemek asla caiz olmaz.
“Şâyet kendilerine (niçin alay ettiklerini) sorsan, ‘Biz sadece lâfa dalmıştık ve aramızda eğleniyorduk’, derler. De ki: ‘Allah’la, onun âyetleriyle ve peygamberiyle mi eğleniyordunuz?’
Boşuna özür dilemeyin! Çünkü siz, (sözde) iman ettikten sonra küfrünüzü açığa vurdunuz. İçinizden (tövbe eden) bir zümreyi affetsek bile, suçlarında ısrar etmeleri sebebiyle, diğer bir zümreye azap edeceğiz.” (Tevbe, 65-66)
Sakal gibi, Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem’e ait olduğu sabit olan bir sünnetle eğlenmek de kabul edilemez. Eğlence ve mizahın konusu hiçbir zaman din ve dine ait şeylerden biri olmamalıdır.
Nikâh ve talakla da şaka yoktur. Peygamber aleyhisselam efendimiz buyurdular ki: “Üç şeyin ciddisi de ciddidir, şakası da ciddidir: Nikâh, talak ve talaktan ric’at.” (Ebu Davud, 2194)
Haramlardan bir haram gevşetilmemeli, harama yol açılmamalıdır. Yalan irtikap edilmemelidir. Müstehcenlik bedende olabileceği gibi, dilde ve gözde de olabilir.
Asıl görevlerden birini ihmale neden olmamalıdır.
Ürkütüp korkutmamalıdır. Kırıcı olmamalıdır. Silahla, kesici bir aletle şakalaşmak, şok edici ağır esprilerde bulunmak caiz değildir. Hadisi şerifte, “Mü’minin mü’mini korkutması helal olmaz.” buyrulmuştur. Bir mü’minin eğlenmesi, neşelenmesi için başka bir mü’minin feda edilmesi anlamına gelebilecek şeyler hoş karşılanamaz. Mü’minin şahsiyet ve vakarı her şeyin üstündedir. Gıybet olan bir şaka, mizah olamaz. Gıybete gülünemez.
Hep mizah, şaka olmasın. Şaka ve mizahın oranı yemekteki tuz kadar olmalıdır. Yemeğe tuz katmakla, tuza yemek katmak karıştırılmamalıdır. Mü’minin seviyesini düşürecek çapta şeylerden uzak durmak esastır.
7. Mü’min, şakanın nerede ve nasıl yapılacağını bilmelidir.
Herkesin yeri ve değeri başkadır. Âlimin, yaşlının, çocuğun yeri aynı değildir. Âlime yapılan şaka ile çocuğa yapılan şaka, aile bireylerinden birine yapılan şaka ile yabancıya yapılan şaka aynı olamaz. Herkese hak ettiği ve bulunduğu yere göre konuşulur, şakalaşılır. Kaldırabileceği bilinen birine şaka yapılabilir.