DKM Akademi 11-13 Mayıs tarihleri arasında Diyarbakır’da Büyük Gençlik Festivali çerçevesinde doğu ve güneydoğu anadolulu liseli gençlere panel tertip etti. Liseli gençlerin panelde yaptıkları sunumların ÜÇÜNCÜSÜNÜ bu gün sizlerle paylaşıyoruz.
GENÇLİK DURAĞINDA AİLENİN ÖNEMİ
- Bir Cennet ve Bir Tahassungah Olan Aile
- Anne Babanın Gence Model Olması
- Aile İçinde İslam Ahlakını Esas Almak
Aile; her bireyin hayat sahrasında gözünü açıp eğitime başladığı ilk yerdir. Bu eğitim onun hayatında temel prensipler olarak yer edinmektedir. Ruhunda ekilmiş istidat tohumlarının sulanması ilk kez ailede başlar. Ömrünün devamındaki meyillerinin bir kısmı, hayata karşı genel bakışı burada şekillenir. Bu açıdan anne babamız bizlere birer öğretmen olabilmektedir. Bu öğretmenlik sadece somut bilgi için olmamaktadır. Duygu eğitimimiz de aile içinde gerçekleşmektedir. Babamızdan cesaret ve cömertliği annemizden şefkat ve sadakati öğrenebilmekteyiz. Dolayısıyla aile hepimizin hayatında çekirdek olmaktadır. Elbette bu çekirdek eğitim sadece çocukluk ve bebeklik dönemi değildir.
Her yaşta insanın anne babasından öğreneceği çok şey vardır. Hayatımızın gidişatını etkileyecek adımları attığımız gençlik çağında; fikirlerini uyarılarını önemseyip dikkate almamız gereken kişiler anne ve babalarımızdır. Onlarla birlikte bize hakiki muhabbet eden, uhuvvetleriyle bizleri kucaklayan ikinci bir ailemiz olabilen ağabeylerimizi de dikkate almalıyız.
Genç olarak her birimiz geleceğin anne ve babalarıyız ki bu durum ailede alacağımız terbiye ve eğitimin önemini arttırmaktadır. Doğru ahlaki terbiyeyle yoğrulmamış bir aile hayatı; içinde yaşanılan toplumu bunalımlara sürükleyebilir. Aile hayatının sarsılmaya çalışıldığı, bireyin yalnızlığa bencilliğe itildiği ve ahlaki değerlerin paraya, mülke tercih edilebildiği bir dünyanın içinde yaşıyoruz. Bizler iman ve İslamiyet’le şekillenen bir toplumun parçası olmamıza rağmen bu durumdan etkilenebilmekteyiz. O yüzden ahlaki anlamda daha iyi yetişebilmemiz ve aile hayatımızın güçlenmesi için çaba sarf etmeli var olan değerlerimize daha fazla sarılmalıyız. Hakiki çözüm için Kuran’a, Sünnet-i Seniyye’ye ve çağımızda Kur’anın tefsiri olan Risale-i Nur’a bakmalıyız.
- Bir Cennet ve Bir Tahassungah Olan Aile
Dünya hayatı insan için dalgalı çalkantılı dönemler içermektedir. Hastalıklar, musibetler ve imtihanlar başımızdan eksik olmamaktadır. Her ne kadar anne babamız kadar sıkıntı çekmiyor olsak da (çünkü onlar bizim sıkıntılarımızı da çekiyorlar) bizlerin desteğe ihtiyacı olmaktadır. Bu destek bazen biz unutsak bile her an yanımızdadır.
Bizleri her daim destekleyen, musibetli ve hastalıklı zamanlarımızda bize dua eden, hastalandığımızda bizlerden daha fazla üzülüp endişelenebilen anne ve babamızın üzerimizde hakları büyüktür. Bizlere gösterdikleri bu şefkatlerine karşılık bizim de onlara hürmet etmemiz gerekir. Risale-i Nur dünyadaki en yüksek hakikatin bu şefkat olduğunu söyler. Mukabilinde göstermemiz gereken hürmet için de en ali hukuktur der. Anne babamızın hayatlarını kemal-i lezzetle bizler için feda ettiğini ifade eder.
Aile yaşantımız İslam’ın emrettiği şekilde olmalıdır. Genç olarak bizlerin anne ve babalarımıza karşı nasıl davranması gerektiği ayetle emredilmiştir. İsra suresi 23. Ayette Cenab-ı Hak şöyle buyurur “Rabbin, kendisinden başkasına asla ibadet etmemenizi, anaya babaya iyi davranmanızı kesin olarak emretti. Eğer onlardan biri, ya da her ikisi senin yanında ihtiyarlık çağına ulaşırsa, sakın onlara “öf!” bile deme; onları azarlama; onlara tatlı ve güzel söz söyle.”
Aile ortamı gencin mutluluğunu ve dertlerini paylaşabileceği bir samimiyette olmalıdır. Aksi takdirde genç bu samimiyeti ve huzuru başka çevrelerde arayabilir. Kendisini mutlu hissettiği ortam ailesinden ve değerlerinden ne kadar uzak olursa kendisine o kadar yabancılaşacak ve başka biri haline gelebilecektir.
Ailemiz, dertlerimizde sıkıntılarımızda sığındığımız selametli bir limandır. Ailenin selametini belirleyen şey Allah’ın emirlerine ne kadar uyduğumuzdur. Biz gençlerin bazen his ve hevesin galeyanıyla unutabildiği hakikatleri bizlere hatırlatacak kişiler ebeveynlerimizdir. Üstadımızın bu konuyla ilgili hem bize hem ebeveynlerimize karşı şöyle bir uyarısı bulunmaktadır. “Hem her insanın küçük bir dünyası, belki küçük bir cenneti dahi kendi hanesidir. Eğer iman-ı âhiret o hanenin saadetinde hükmetmezse, o aile efradı, herbiri şefkat ve muhabbet ve alâkadarlığı derecesinde elîm endişeler ve azablar çeker. O cenneti, cehenneme döner. Veyahut muvakkat eğlenceler ve sefahetlerle aklını tenvim edip uyutur.”
Genç olarak bizlerin ailelerimize karşı sorumlulukları vardır. Bunun yanında ailelerimizden de bazı beklentilerimiz olabilmektedir. Bu beklentilerin ve sorumlulukların arasında nesil farkının da olmasıyla iletişimde sıkıntılar oluşabilmektedir. Bu yüzden biz gençler ailelerimizin bazen bizleri anlamadığını düşünebilmekteyiz. İtiraz ettiğimiz, söylediklerine uymakta zorlandığımız anlarda da bizlere şefkatle mukabele ettikleri için Allah onlardan razı olsun. Biliyoruz ki onların bizden istedikleri, bizlerin salih bir evlat olmasıdır.
- Anne Babanın Gence Model Olması
Anne babalar, bizlere hayat yolunda ilk örneklerdir. Pek çok şeyi ilk defa onlardan duyarız. Onlar bizlere sadece anlattıklarıyla değil yaşantılarıyla da ders verirler. Onların bize bu yol göstericiliği küçük yaştan itibaren farkında olmasak da bilinçaltımızda yer edinir. Bazen bizlere söylediği küçük bir cümle hayatımızın ilerleyen dönemlerinde çok büyük dersler içermektedir.
Bediüzzaman Hazretleri çocukluğunda annesinden edindiği bu derslerle ilgili hislerini şöyle dile getirir: “Bu seksen sene ömrümde, seksen bin zâtlardan ders aldığım halde, kasem ediyorum ki; en esaslı ve sarsılmaz ve her vakit bana dersini tazeler gibi merhum vâlidemden aldığım telkinat ve manevî derslerdir ki; o dersler fıtratımda, âdeta maddî vücudumda çekirdekler hükmünde yerleşmiş. “ Bediüzzaman hazretleri derslerindeki hakikatlerin çocuklukta annesinden aldığı hakikatler üzerine bina edildiğini ve o derslerin adeta bir çekirdek şeklini aldığını bizzat müşahede etmiştir.
Gençliğin heyecanlı gidişatında daha çocukken öğrendiğimiz manevi dersler bizlere rehber olur. Küçüklüğünde iman dersini almamış birinin gençlik döneminde bu hakikatleri kabullenmesi zorlaşabilecektir. Dolayısıyla anne babalarımız Kur’anı kendine rehber ettiği için bizleri de imanlı bir nesil olarak yetiştirebilecektir.
Bediüzzaman Hazretlerinin medresedeki hocaları böyle bir genci nasıl bir anne baba yetiştirmiş olabilir diye merak ederler. Bediüzzaman’ın evine gelirler anne ve babasından onun yetiştirilmesi ile ilgili bilgi alırlar. Annesinin gebelik ve emzirme döneminde abdestli olduğunu ve babasının da rızıklarına haram karışmasın diye başka tarlalardan geçtikleri esnada hayvanların ağızlarını bağladığını öğrenirler. Böyle bir anne babadan böyle harika bir evlat yetişir diye kanaat getirirler. Bediüzzaman Hazretlerinin anne babası sadece anne babalarımıza değil geleceğin anne babası olan bizlere de örnektir.
Baba ve annelerimizin bizlere sarf ettiği eğitim ve emekle ilgili olarak hatırlayacağımız bir diğer husus, bizlerin onlardan daha iyi bir yere gelmesini arzulamalarıdır. İnsanlar arasında maddi manevi rekabet olabilmesine rağmen; bir anne babanın evladına rekabeti ya da hasedi olmamaktadır. Bu yüzden bir evladın anne babasına isyan etmeye ya da onları kırmaya hiçbir zaman hakkı yoktur.
- Aile İçinde İslam Ahlakını Esas Almak
Hayatımızda bir pusula gibi bize yön veren Sünnet-i Seniyyenin aile hayatında da önemi oldukça büyüktür. Kuran’ın emirlerini ve Peygamberimiz (asm)’ın hayatından öğrendiklerini kendi hayatlarının merkezine koyarak bizlerle ilgilenen anne ve babamız iki cihan saadetimize vesile olacak temeller atmaktadırlar.
Kuranın emrine uyarak biz gençlerin anne babalarına karşı hürmetleri ve hizmetleri özellikle onlar hastaysa bakıma muhtaçsa bizlere çok büyük sevaplar kazandırmaktadır. Onların gönüllerini hoşnut etmenin bu dünyada da mutluluk getirdiği cennetin kokusunu verdiği hissedilebilir. Onlara hürmetsizliğin ve onları yük olarak görmenin bu dünyada dahi bereketsizlik getirdiği cehennem haleti verdiği çok insan tarafından anlatılmıştır.
Bu zamanda Kur’anın hakiki tefsiri olan Risale-i Nurları okumak da islam ahlakının aileye verdiği tavsiyelerin yaşanması açısından önemlidir. Bunu farkeden İstanbul’daki nur talebesi olan hanım ablalar mektuplarında bu durumu şöyle ifade etmişlerdir. “Eğer çocuklarımıza Risale-i Nur okutmazsak; yoldan çıkarıcı bu zamanın tehlikelerine düşecekler, fena göreneklere kapılacaklar, kötülükleri taklid edecekler. Bizim başımıza bela ve derd kesilecekler. Âhirette de “İmanımızı neden kurtarmadınız?” diye anne ve babalarından davacı olacaklardır. Bunun için, sevgili yavrularımızın kalblerine Risale-i Nur sevgisini aşılıyoruz. Kadınların çocuklarına karşı şefkatleri fazladır. Eğer çocuklarının ebedî âhiret hayatlarını kurtaracak iman dersleri verilmezse, bu ihmal edilir de yalnız muvakkat fâni dünya hayatına çalıştırılırsa, o vakit çocuklara olan şefkat, hakikî yerine sarfedilmiş olmaz.”
Anne baba ve çocuklardan oluşan aile ortamında Risale-i Nur ile meşgul olmak bu haneyi bir medrese-i nuriye haline getirecek, mubah işleri ibadetlere dönüştürecektir. Böyle bir ailede Risale-i Nur’un feyziyle maddi ve manevi huzur hakim olacak, aile ortamı Hadis-i Şeriflerde büyük bir sevap ve övgü ile bahsedilenilim meclisleri haline gelecektir.
Sonuç olarak biz gençler ve ailemizin diğer fertleri bu zamanda İslam ahlakını hayatımıza esas kılabilirsek aile hayatımız da huzurlu olabilecektir. Bu durumda tahassungahımız olan ailemiz iki dünyada cennetimiz olabilecektir.
Fırat KARATAŞ
EMİN ER ÇERMİK ANADOLU LİSESİ
• Önceki Sunum İçin Tıklayınız • Sonraki Sunum İçin Tıklayınız