İngiliz işgâli altındaki İstanbul’un içtimãî sahnesinde karşımıza birlikte çıkarlar: Bediüzzaman ile Abdurrahman… Rus esãretinden henüz dönmüş olan Bediüzzaman’ı bir gölge gibi tãkib eden, bıyıkları henüz terlemiş olan Abdurrahman, abisinin oğludur. Ama Üstâd’ın ruh ve gönül dünyasını fetheden bu genç, gerçekte biraderzãdeden çok öte, çok başkadır: Mãnevî evladdır, arkadaşdır, talebedir, kardeşdir, fedãîdir, sırtını dönebileceği adamdır, varlığına … Okumaya devam et Abdurrahman’ın hazîn hikâyesi
WordPress sitenizde gömmek için bu adresi kopyalayıp yapıştırın
Sitenize gömmek için kodu kopyalayıp yapıştırın