Yıl 2025
Cihaz sayısı 40 milyarı aşmış.
Akıllı bağlantı sayısı 100 milyarı aşmış.
Veri trafiğinin yüzde 89’u video kaynaklı.
Şirketlerin yüzde 86’sı yapay zekayı aktif olarak kullanıyor.
Akıllı cihazlar ve robotlar araçtan asistana doğru evrilmiş.
Akıllı asistanların oranı yüzde 90’larda. Evlerin yüzde 12’sinde akıllı robot var.
Robotların yardımıyla 250 milyon görme engelli kişi normal yaşam sürüyor.
Yeni araçların yüzde 100’ü İnternet’e bağlı.
2025 yılında global dijital ekonominin büyüklüğü 23 trilyon Amerikan dolarını bulmuştur.
Geçen hafta Shenzen’deki 15. Küresel Analist Toplantısı’nda Çin’in teknoloji devlerinden Huawei, 2025 vizyonunu yukardaki gibi ifade ediyordu.
Her cihazın birbirini duyabildiği ve veri tarafından yönetilen yeni bir paradigma.
Görünen o ki, yapay zekâ ile veriden değer üretmeyi başarabilme yeteneği, ülkelere büyük bir ekonomik sıçrama şansı yaratacak.
Bu geleceğe bugünden hazırlanan ülkeler 2025 yılında diğerlerinden daha önde olacaklar. Benim hayalim Türkiye’nin de bu çevik ülkeler arasında olması. Peki bu nasıl mümkün olacak derseniz, başlangıç adımlarının ivedilikle atılması gerekiyor. Sonrasında disiplinli bir çalışma ile Türkiye de 2025 yılına lider ülkelerle beraber adım atabilir.
Akıllı ve Çevik
Dijital ekonomiye dönüşüm çok farklı ivmelerle gerçekleşiyor. Son iki haftadır bu köşede yer verdiğimiz Yapay Zekâ konusunda çok büyük kaynaklar ayırmış ve hızla hareket eden Çin ve ABD var. Bunun yanında akıllı ve çevik olmaya çalışan İngiltere, Kanada, Almanya ve Fransa gibi ülkeler var.
Yapay zekanın yaratacağı ekonomik sıçrama devletin ortaya koyacağı liderlik, doğru eğitim kaynakları, doğru insan gücü ve ekosistemin oluşturulması ile bire bir orantılı. Teknolojilerin yayılabilmesi ancak devletlerin lider olarak yol açmaları ve doğru ekosistemleri oluşturabilmeleri ile mümkündür.
Ülkemizde geçtiğimiz haftalarda yaptığım görüşmelerden de anladığım kadarıyla, yapay zekâ konusunda çalışmalar yürüten akademisyenlerin ve sanayide bu konuyla ilgilenen grupların da bir araya gelip, ortak projeler yürütebilmeleri mümkün değil bugün.
Türkiye’deki yapay zekâ kıvılcımlarını bir araya getiren bir platform ve bir marka yok. Bu kıvılcımların güçlü alevlerle bir harekete dönüşmesi için devletin öncülüğünde çalışmalar yapılmaya ivedilikle başlanmalıdır.
Aşağıda önerdiğimiz iki yapıda dikkatli başarı kriterleri belirlenmeli ve başarısızlığa kesinlikle göz yumulmamalıdır. Yapay zekâ gibi ulusal stratejik değeri olan teknolojilerde kaybedilecek zaman hem güvenlik zaafına yol açacak, hem de ekonomik olarak ülkeye büyük zararlar verecektir.
Doğru eğitim ile oluşturulacak doğru insan gücü (örneğin bu konuda çalışan yüksek lisans ve doktora mezunlarının sayısının artması), verinin doğru ve güvenilir bir şekilde ulaşılabilir olması, yapay zekâ ekosisteminin iki temel gereksinimidir.
İlk adım olarak sanayi, akademi ve hükümet yetkililerinden oluşacak bir Türkiye Yapay Zekâ Konseyi’nin ivedilikle yapılandırılması gerekiyor. Bu konsey ulusal yapay zekâ stratejisinin belirlenmesinde ve uygulanmasında devletle bir arada çalışan bir kurum olarak planlanmalıdır. Uluslararası sıralamalarda Türkiye’nin sırasını yükseltmek, bu konsey yönetiminin başarısını değerlendirme kriteri olmalıdır. Türkiye’nin uluslararası sıralamalardaki yeri gerilediğinde, konsey yönetimi istifa etmelidir. Konseyin tavsiyelerinin uygulanması ve takip edilmesi sağlanmalıdır.
İkinci adım olarak, ana motivasyonu araştırma olan ve yapay zekâ konusunda aktif Koç Üniversitesi, Boğaziçi Üniversitesi, İTÜ ve Hacettepe gibi başlıca üniversitelerin oluşturduğu, ayrıca sanayi kuruluşlarıyla stratejik ortaklıkları olan, yapay zekâ araştırmalarına odaklanmış bir araştırma enstitüsü oluşturulmalıdır. 2015 yılında Nobel ödülünü alan Prof. Aziz Sancar’ın adını taşıyacak ve geliştirdiği yapay zekâ araştırmaları ve teknolojileri ile Türkiye’yi 2025 ve ötesine hazırlayacak Prof. Dr. Aziz Sancar Yapay Zekâ Araştırma Enstitüsü. Örnek olarak İngiltere’deki Alan Turing Enstitüsü’nü verebiliriz. Sadece veri ve yapay zekaya odaklanması Turing Enstitüsü’nü İngiltere’nin ulusal yapay zekâ planları açısından çok değerli kılmaktadır. Turing Enstitüsü’nün şu andaki akademik partnerleri resimde görüldüğü gibidir.
Bu üniversitelerle birlikte, İngiliz Savunma Bakanlığı, HSBC ve İntel gibi stratejik partnerler de Turing Enstitüsü ile birlikte çalışarak İngiltere’yi yapay zekâda daha güçlü ve iddialı bir geleceğe hazırlamaktadır.
İngiltere’nin 2025 ve Ötesi İçin Attığı Adımlar Ve Türkiye’nin Alması Gereken Dersler
İngiltere ne ABD, ne de Çin kadar büyük kaynaklara sahip olmadığının farkında. Akıllı ve çevik olmayı seçmiş. Bu sebeple parlamentoda durmaksızın bu konuda çalışılıyor. 2017 yılının haziran ayında 13 parlamenterden oluşan bir Yapay Zekâ Çalışma Grubu görevlendirildi. Son 10 ayda İngiliz devletinin attığı adımlara baktığımızda:
Görevlendirilen çalışma grubu toplam 25 toplantı gerçekleştirdi.
Bu grup hem İngiltere Yapay Zekâ Konseyi’nin nasıl yapılandırılabileceğini, hem de var olan Turing Enstitüsü gibi kurumların yapay zekâ çalışmalarında nasıl daha etkin rol alabileceğini araştırdı. Ülkenin ulusal yapay zekâ stratejisini belirledi.
Bu toplantıların 12’sinde akademiden, sanayiden uzmanlar dinlendi. Tüm çalışmalar kaydedildi ve parlamento web sitesinden halkın bilgisine sunuldu. IBM’in katıldığı bir toplantının videosunu yazının sonunda izleyebilirsiniz.
Çalışma grubu aynı zamanda DeepMind, Microsoft Research gibi yapay zekâ şirketlerini ziyaret etti.
Aynı zamanda bu konuda çalışan birçok girişim ve KOBİ ile bir araya geldi.
Bu çalışma grubu 16 Nisan’da tavsiyelerini ve öğrenimlerini içeren İngiltere Yapay Zekâ raporunu yayınladı. (Bu rapora buradan ulaşabilirsiniz)
Yapay zekâ ulusal stratejik önemi olan bir teknoloji. Gelecekte ekonomik bağımsızlığımız ve ulusal güvenliğimiz için çok iddialı olmamız gereken bir alan. Türkiye’de bu konuda çalışan ve çalışmak isteyen çok akıllı gençler ve bilim insanlarımız var.
Türkiye’nin 2025 yapay zekâ vizyonunun ilk iki adımı, Türkiye Yapay Zekâ Konseyi’nin bu konuda çalışan doğru kişilerin katılımı ile yapılandırılması ve Prof. Dr. Aziz Sancar Yapay Zekâ Araştırmaları Enstitüsü’nün Turing modeli örnek alınarak yapılandırılmasıdır.
Türkiye’deki yapay zekâ kıvılcımlarını parlayan alevlerle harekete geçirmek, güçlü ve vizyoner bir liderlikle bizim elimizde!
(Bu yazı, 24 Nisan 2018 tarihinde Hürriyet Gazetesi’nde yayınlanmıştır.)