Nurdan Haber

Kainattaki Sürekli Hareketin Sebebi?

Kainattaki Sürekli Hareketin Sebebi?
25 Ağustos 2016 - 23:08

Nurdanhaber – Haber Merkezi

 

Beşinci İşaret: وَخَامِسًا : لِظُهُورِ الشُّؤُنَاتِ السُّبْحَانِيَّةِ وَالْمَشَاهِدِ الْعِلْمِيَّةِ fıkrası ifade ediyor ki:

“Mevcudat -hususan zîhayat olanlar- vücud-u surîden gittikten sonra bâki çok şeyleri bırakırlar, öyle giderler.”

İkinci Remiz‘de beyan edildiği gibi, Zât-ı Vâcib-ül Vücud’un kudsiyet ve istiğna-i kemaline muvafık bir tarzda ve ona lâyık bir surette; hadsiz bir muhabbet, nihayetsiz bir şefkat, gayetsiz bir iftihar, -tabiri caiz ise- mukaddes hadsiz bir memnuniyet, bir sevinç, -tabirde hata olmasın- hadsiz bir lezzet-i mukaddese, bir ferah-ı münezzeh şuunat-ı rububiyetinde bulunur ki; onların âsârı bilmüşahede görünüyor. İşte o şuunat, iktiza ettikleri hayret-nüma faaliyet içinde, mevcudat tebdil ve tağyir ile, zeval ve fena içinde sür’atle sevkediliyor.. mütemadiyen âlem-i şehadetten âlem-i gayba gönderiliyor. Ve o şuunatın cilveleri altında mahlukat; daimî bir seyr ü seyelan, bir hareket ü cevelan içinde çalkanmakta ve ehl-i gafletin kulaklarına vaveylâ-i firak ve zevali ve ehl-i hidayetin sem’ine velvele-i zikr ü tesbihi dağıtmaktadırlar.

Bu sırra binaen herbir mevcud Vâcib-ül Vücud’un bâki şuunatının tezahürüne bâki birer medar olacak manaları, keyfiyetleri, haletleri vücudda bırakıp öyle gidiyorlar.

Hem o mevcud, bütün müddet-i hayatında geçirdiği etvar ve ahvali, ilm-i ezelînin ünvanları olan İmam-ı Mübin, Kitab-ı Mübin, Levh-i Mahfuz gibi vücud-u ilmî dairelerinde vücud-u haricîsini temsil eden mufassal bir vücud dahi bırakıp öyle giderler.

Demek her fâni; bir vücudu terkeder, binler bâki vücudları kazanır, kazandırır.

Meselâ: Nasılki hârikulâde bir fabrika makinesine âdi bazı maddeler atılır; içinde yanarlar, zahiren mahvolur; fakat o fabrikanın inbiklerinde çok kıymetdar kimya maddeleri ve edviyeler teressüb eder. Hem onun kuvvetiyle ve buharıyla o fabrikanın çarkları döner; bir taraftan kumaşları dokumasına, bir kısmı kitab tab’ına, bir kısmı da şeker gibi başka kıymetdar şeyleri imal etmesine medar oluyor ve hâkeza… Demek o âdi maddelerin yanmasıyla ve zahiren mahvolmasıyla, binler şeyler vücud buluyor. Demek âdi bir vücud gider, âlî çok vücudları irsiyet bırakır. İşte şu halde, o âdi maddeye yazık oldu denilir mi? Fabrika sahibi neden ona acımadı, yandırdı; o sevimli maddeleri mahvetti, şikayet edilir mi?

Aynen öyle de وَلِلّٰهِ الْمَثَلُ اْلاَعْلَى

Hâlık-ı Hakîm ve Rahîm ve Vedud mukteza-yı rahmet ve hikmet ve vedudiyet olarak, kâinat fabrikasına hareket veriyor; herbir vücud-u fâniyi çok bâki vücudlara çekirdek yapar, makasıd-ı Rabbaniyesine medar eder, şuunat-ı Sübhaniyesine mazhar kılar, kalem-i kaderine mürekkeb ittihaz eder ve kudretin dokumasına bir mekik yapar ve daha bilmediğimiz pek çok gayat-ı galiye ve makasıd-ı âliye için, kendi faaliyet-i kudretiyle kâinatı faaliyete getirir. Zerratı cevelana, mevcudatı seyerana, hayvanatı seyelana, seyyaratı deverana getirir, kâinatı konuşturur; âyâtını ona sessiz söylettirir ve ona yazdırır. Ve mahlukat-ı Arzıyeyi rububiyeti noktasında, havayı emir ve iradesine bir nevi arş ve nur unsurunu ilim ve hikmetine diğer bir arş ve suyu ihsan ve rahmetine başka bir arş ve toprağı hıfz ve ihyasına bir çeşit arş yapmış. O arşlardan üçünü, mahlukat-ı Arzıye üstünde gezdiriyor.

Kat’iyyen bil ki: Bu beş Remiz’de ve beş İşaret’te gösterilen parlak hakikat-ı âliye, nur-u Kur’an ile görünür ve imanın kuvvetiyle sahib olunabilir. Yoksa o hakikat-ı bâkiye yerine, gayet müdhiş bir zulümat geçer.

Ehl-i dalalet için dünya, firaklar ve zevaller ile dolu ve ademler ile mâlâmâldir. Kâinat, onun için manevî bir Cehennem hükmüne geçer. Herşey onun için âni bir vücud ile, hadsiz bir adem ihata ediyor. Bütün mazi ve müstakbel, zulümat-ı ademle memlûdür; yalnız kısacık bir zaman-ı halde, bir hazîn nur-u vücud bulabilir. Fakat sırr-ı Kur’an ve nur-u iman ile, ezelden ebede kadar bir nur-u vücud görünür; ona alâkadar olur ve onunla saadet-i ebediyesini temin eder.

Elhasıl: Bir Şâir-i Mısrî’nin tarzında deriz:

Derya olunca nefes
Parelenince kafes
Tâ kesilince bu ses

Çağırırım: Yâ Hak! Yâ Mevcud! Yâ Hayy! Yâ Mabud!
Yâ Hakîm! Yâ Maksud! Yâ Rahîm! Yâ Vedud!..

Ve bağırarak derim:

لاَ اِلهَ اِلاَّ اللّٰهُ الْمَلِكُ الْحَقُّ الْمُبِينُ مُحَمَّدٌ رَسُولُ اللّٰهِ صَادِقُ الْوَعْدِ اْلاَمِينُ

Ve iman ederek isbat ederim:

اِنَّ الْبَعْثَ بَعْدَ الْمَوْتِ حَقٌّ وَ الْجَنَّةَ حَقٌّ وَ النَّارَ حَقٌّ

وَ اِنَّ السَّعَادَةَ اْلاَبَدِيَّةَ حَقٌّ وَ اِنَّ اللّهَ رَحِيمٌ حَكِيمٌ وَدُودٌ

وَ اِنَّ الرَّحْمَةَ وَ الْحِكْمَةَ وَ الْمَحَبَّةَ مُحِيطَةٌ بِجَمِيعِ اْلاَشْيَاءِ وَ شُؤُنَاتِهَا
اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ الَّذِى هَدَينَا لِهذَا وَمَا كُنَّا لِنَهْتَدِىَ لَوْلاَ اَنْ هَدَينَا اللّٰهُ لَقَدْ جَاءَتْ رُسُلُ رَبِّنَا بِالْحَقِّ
سُبْحَانَكَ لاَ عِلْمَ لَنَا اِلاَّ مَا عَلَّمْتَنَا اِنَّكَ اَنْتَ الْعَلِيمُ الْحَكِيمُ ٭

رَبَّنَا لاَ تُؤَاخِذْنَا اِنْ نَسِينَا اَوْ اَخْطَاْنَا
اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلَى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ صَلاَةً تَكُونُ لَكَ رِضَاءً وَ لِحَقِّهِ اَدَاءً وَ عَلَى آلِهِ وَ صَحْبِهِ وَ سَلِّمْ آمِينَ. وَ الْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ. سُبْحَانَ مَنْ جَعَلَ حَدِيقَةَ اَرْضِهِ، مَشْهَرَ صَنْعَتِهِ، مَحْشَرَ خِلْقَتِهِ، مَظْهَرَ قُدْرَتِهِ، مَدَارَ حِكْمَتِهِ، مَزْهَرَ رَحْمَتِهِ، مَزْرَعَ جَنَّتِهِ، مَمَرَّ الْمَخْلُوقَاتِ، مَسِيلَ الْمَوْجُودَاتِ، مَكِيلَ الْمَصْنُوعَاتِ، فَمُزَيَّنُ الْحَيْوَانَاتِ، مُنَقَّشُ الطُّيُورَاتِ، مُثَمَّرُ الشَّجَرَاتِ، مُزَهَّرُ النَّبَاتَاتِ، مُعْجِزَاتُ عِلْمِهِ خَوَارِقُ صُنْعِهِ، هَدَايَاءُ جُودِهِ، بَرَاهِينُ لُطْفِهِ، دَلاَئِلُ الْوَحْدَةِ، لَطَائِفُ الْحِكْمَةِ، شَوَاهِدُ الرَّحْمَةِ، تَبَسُّمُ اْلاَزْهَارِ مِنْ زِينَةِ  اْلاَثْمَارِ، تَسَجُّعُ اْلاَطْيَارِ فِى نَسْمَةِ اْلاَسْحَارِ، تَهَزُّجُ اْلاَمْطَارِ عَلَى خُدُودِ اْلاَزْهَارِ، تَزَيُّنُ اْلاَزْهَارِ، تَبَرُّجُ اْلاَثْمَارِ فِى هذِهِ الْجِنَانِ، تَرَحُّمُ الْوَالِدَاتِ عَلَى اْلاَطْفَالِ الصِّغَارِ فِى كُلِّ الْحَيْوَانَاتِ وَ اْلاِنْسَانِ ، تَعَرُّفُ وَدُودٍ، تَوَدُّدُ رَحْمَانٍ، تَرَحُّمُ حَنَّانٍ تَحَنُّنُ مَنَّانٍ لِلْجِنِّ وَ اْلاِنْسَانِ وَ الرُّوحِ وَ الْحَيْوَانِ وَ الْمَلَكِ وَ الْجَانِّ

Mektubat ( 295 – 299 )

Alem-i İslamBediüzzaman'danDr. Mehmet Rıza DerindağDünyaGenelGünün Hadisiİslam ve HayatMisafir YazarlarNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Leyle-i Regaib Özel 5.000 Hatim Programı
Alem-i İslamBediüzzaman'danDünyaGenelGündemGünün DersiGünün Hadisiİslam ve HayatNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Genç Hafızlardan Şehitlerimiz İçin Dualar ve Kur-an’ı Kerim Tilavetleri
Alem-i İslamDerslerDünyaEkonomiFıkıh & HadisGenelGündemGünün DersiGünün DuasıGünün HadisiHayatHizmetİslamİslam ve HayatKartpostal - VecizeNur TalebeleriRisale-i NurRisale-i Nur DünyasıSorularla RisaleSual-CevapTürkiyeYazarlarımız
Boğaziçi Üniversitesi Öğrencileri ile Risale-i Nur Dersi” ŞUALAR’DAN 9.DERS ( 9. ŞUA )