Görevli olduğumuz için onun bütün yaşayışına dikkat ederdik. Her halini rapor ederdik.
Gardiyan Hasan Değirmenci anlatıyor:
(1948 yılında Afyon hapishanesinde gardiyanlık yaptı.)
* Hapishanenin müdürü Mehmed Kayıhan’a ‘Deli Müdür’ derlerdi. Sert bir adamdı.
* Bediüzzaman’ın hiçbir kimseye zararı yoktu. Kendi halinde, kendi âleminde bir din adamıydı.
* Hapishanede olduğu halde, camide, çarşıda görülüyor, diye şâyialar çıkıyordu. Ben de o zaman bir cahillik yaptım. Ayakkabısını iyice sildim, temizledim. Acaba tozlanıp kirlenecek mi diye… Eğer tozlanırsa, gerçekten gittiğini tesbit etmiş olacaktım. Efendim gençlik ve cahillik işte..
* Yine bir gün ondan muska yazmasını istedim. ‘Bizi okuyun” dedim. Bana cevap olarak: ‘Allah her şeyi güzel ve iyi yapar’ diye mukabelede bulundu.
* Sabahlara kadar kendi halinde, kendi vicdanıyla başbaşa dua eder, ibadet eder, Allah’ı zikrederdi. Geceleri bir saat ya uyur ya uyumazdı. Biz haliyle görevli olduğumuz için onun bütün yaşayaşına dikkat ederdik. Her halini rapor ederdik.
* Bir gün mahkûmlara iğne yapılacaktı. Kendisini iğne bahanesiyle birkaç defa zehirlemişlerdi. Bu sebepten haklı olarak iğne yaptırmak istemedi. Ben ise, ‘Hocam önce bana yapsınlar. Ondan sonra sana yapsınlar’ dedim. Bunun üzerine kabul etti. Aynı ilâç ve aynı iğneyi önce kendim yaptırdım. Sonra da kendisine vurdular.
* Elinde güzel bir tesbihi vardı. Bu tesbihi arzu etmiştim. Kendisi de beni çağırarak ‘Sana bir tesbih hediye edeceğim’ dedi. İki eline iki tesbih alarak arkasında sakladı ‘Hangi elimdekini istersin?’ dedi. Ben sağ elindekini istedim. Baktım, tam da benim arzu ettiğim tesbih sağ elindeydi. Onu bana verdi. Bu defa öbür tesbihi de uzattı. ‘Bunu da ailene ver’ dedi.
* Zaman zaman, ‘Hasan Ağa!… Hasan Ağa!…’ diye çağırırdı. Talebelerine vereceği, göndereceği herhangi bir şey olduğu zaman, bana verirdi, benimle gönderirdi.”Biz o zatın hep iyiliğini, hep insaniyetini gördük. Biz ondan bir kötülük görmedik. Duası, himmeti yetti bize gayri…
* Çeşitli hâdiseler olmuştu hapishanede. Büyük kavgaların içine düşmüştük. onun himmetiyle hiç bir şey olmadı. Burnumuz bile kanamadı. Yüzümüzün akıyla kurtulduk o meslekten.
* Zaman zaman gelip bazıları rahatsız etmek isterlerdi. Aylarca yattı. Tahliye edildikten sonra, iki defa hapishaneye geldi. İçerdeki mahkûmları ziyaret edip, görüşmek istedi. Fakat Deli Müdür razı olmadı, görüştürmedi.”
(Son Şahitler, Necmeddin Şahiner)