“Ey örtünüp bürünen! Gecenin yarısında kalk!” Müzzemmil Suresi, 1-2. Ayetler
Âleme düzen verecek adam, önce uykusundan ve yatağından işe başlamalıdır. Bizler terbiye edilmiş bir uykunun sahipleri olamadığımız için, terbiye edilmiş hayatların sahipleri olamadık. Bu nedenle Uyku Ahlakı konusunda Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellemin tavsiyelerine her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var. Dünya hayatını dengeleyerek güzel yaşamlara sahip olan o öncü nesil de ancak Sünneti takip ederek buna mazhar olmuştu. Peki, Sünnetin bize uyku ahlakımızla ile ilgili sunduğu düzen ve tavsiyeler nelerdir?
1. Çok değil, kıvamında uyu ki sıhhatli olasın.
“Ümmetim hakkında en çok şu hususlardan korkuyorum. Şişmanlık, uykuya düşkünlük, tembellik ve iman zayıflığı!” (Suyuti, Camiü’s-Sağir, 1/404)
Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem kendi uyguladığı düzeni ashabından istemiyor. Uyku için mesele saat değil kıvam meselesi. Bu nedenle uykunun sıhhatli olabilmesi için;
1- uyku bünye ile alakalıdır, alıştırmak gerekir.
2- uyku terbiye ile alakalıdır, tedricen yapmak gerekir
Bir misal; Sahabeden Saffan bin Muattal radıyallahu anh uykuya pek düşkün bir insandı. Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem onun bu yapısını bilirdi. Bu nedenle onu yapısına uygun bir işe istihdam ederek hem eğitim metodunda bize yöntem gösterdi, hem de uyku terbiyesini öğretti. Nitekim bu sahabeye; “Sen yat, ne zaman uyanırsan arkamızı toparlar gelirsin.” diyerek ordunun, kervanın arkasını toplama görevi vermişti. Fıtratı yok saymadan onu terbiye etmeyi hedefledi.
Yine Peygamberimiz Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellemin tedrici eğitimini Abdullah ibni Ömer radıyallahu anh üzerinde görüyoruz. Hadislerde onu ve daha birçok sahabiyi adım adım gece namazına hazırladığını görüyoruz.
Bu durumda uykunun kıvamı (sıhhati sağlama oranı, insanı dinç kılması, insana yetme durumu) kişiden kişiye değişir. Kimi 5, kimi 6, kimi 7, kimi 8 saatte bu kıvama erebilir. Ancak bunların altı ve üstü yoktur. Yani 9 saatte kıvama ermek yoktur. 8’den yukarısı artık hastalıktır. Bu hastalık sadece tembellik, halsizlik değil bedensel hastalıkları da meydana getirir. En az 5 en fazla 8 saat uyku diye bir aralığımız olmalıdır. Ancak vücudu terbiye ederek 5’ten aşağıya inmek de mümkündür.
Bir hesap; 60 yaşına kadar yaşayan bir insan düşünelim, ilk 10 yılı çocukluk devresi olarak çıkaralım. 50 yılda günde 8 saat uyusa; ömrünün üçte birini 16 yılını uykuda geçirir. Yani 60 yıl yaşayan bir adam aslında 34 yıllık bir hayatın sahibidir. Ne yaparsa bu zamanda yapacaktır.
Ancak vücudu terbiye ederek 3 saati alıp uykudan alıp onu 5 saate indirgesek, ömrümüzden tam 6 yıl 2 ay tasarruf etmiş oluruz. Bir insan 6 yıl 2 ayda neler yapar? Ya da neler yapmaz ki?
Hazreti Süleyman’ın annesi oğluna şöyle diyor:
“Evlâdım! Geceleyin fazla uyuma! Zira geceleyin fazla uyku, kişiyi kıyamet günü fakir bırakır.”(İbnMâce, İkâmetü’s-Salavât, 174)
2. Az değil, kararında uyu ki kuvvetli kalasın.
Uyku bedenimizin hakkıdır. Bu yazıyı okuduktan sonra ya da farklı bir sebeple saatlerce uyumaya alışmış vücudumuzu terbiye etmeden aniden 4 saat uyursak ya da 8 saatten fazla uykularımız varsa bunlar bizi itidalden şaşırtmış olur ve bedenimizin bu hakkına zulmetmiş oluruz.
“Her hak sahibinin hakkını ödeyin!” hadisinin tavsiyesine binaen bedenin de hakkı ödenmelidir. Çünkü mü’minin kuvvete ihtiyacı vardır. Mü’min yolda yürürken dağları titretir gibi yürür. Allah kuvvetli mü’min sever. Mü’min öyle bir yürümelidir ki, Müslümanlara izzet; kâfirlere korku salmalıdır.
3. Her zaman değil, doğru vakitlerde uyu ki fayda bulasın.
Sünnetteki uyku ahlakına bakarsak, yatsı namazı ile yatış arasını çok uzatmamayı tavsiye olarak görüyoruz. “Resulullah sallalllahu aleyhi ve sellem yatsıdan önce uyumayı, yatsıdan sonra da konuşmayı hoş görmezdi.”(Buhari, Mevâkît, 23; Müslim, Mesâcid, 236)
Abdullah b. Mes’ûd radıyallahu anh da şunu söylüyor: “Resulullah (sas) bize yatsı namazından sonra gece sohbetlerini yasakladı.” (İbnMace, Salat, 12)
Gece Rabbiyle buluşacak adamın uykusunu alması gerekir. Geç yatan birinin gece namazına kalkması çok zordur. Mesela gece 12 de yatıp hem gece namazına kalkmak, sonra sabah namazına uyanıp bir de sabah namazından sonra uyumamak gibi bir plan cidden hayali ve yıpratıcıdır. Bu nedenle yatsının ardından yatışı çok geciktirmemek gerekir.
Havvat b. Cübeyr radıyallahu anh şöyle der: “Gündüzün evvelinde uyumak dalgınlık, ortasında uyumak güzellik, sonunda uyumak ise ahmaklıktır.” (Buhari, Edebü’l-Müfred, 593; Hâkim, el-Müstedrek,5/538)
Bediüzzaman Said Nursi rahmetullahi aleyhe göre ,“Uyku üç nevidir: Gaylüle, Feylüle, Kaylüle” (28. Lema, 9. Nükte)
Gaylüle; gündüzün evvelindeki uyku, sabah namazından sonraki uyku (kerahet vakti)
“Sabah namazını kılıp, sonra da oturduğum yerden kalkmayarak güneş doğuncaya kadar Allah’ı zikretmem, benim için Allah yolunda düşmana saldırmamdan daha evladır/sevimlidir.”(Abdürrezzâk, Musannef, 1/530)
Bir hedef: Güneşi üzerine doğdurma!
“Allah’ım! Ümmetimden sabahın erken vakitlerinde işe koyulanlara bereket ver.” (Dârimî, Siyer,1)
Feylüle: ikindiden sonra akşama kadarki vakit, bereketli vakitler
Kaylüle: sünnet olan gündüz uykusu, 1 saatten fazla değil.
4. Sürekli değil, fasıla vererek uyu ki kalite elde edesin.
Fasılasız uyku kalitesiz uykudur. Fasılanın adı ise Teheccüd namazıdır!
“Gecenin bir kısmında kalkıp namaz kılan ve hanımını da (namaz kılması için) uyandıran, kalkmak istemediği zaman yüzüne su serpen kimseye Allah rahmetini ihsan etsin. Gece kalkıp namaz kılan ve kocasını da (namaz kılması için) uyandıran, kalkmak istemediği zaman yüzüne su serpen kadına Allah rahmetini ihsan etsin.” (Nesâî, Kıyâmu’l-Leyl, 5; İbnMâce, İkâme, 175)
5. Kafana göre değil, Sünnete göre uyu ki lezzet alasın.
Yatağa girmenin de bir edebi vardır. Uyku ölümün kardeşidir, hazırlıklı olmak gerekir. Bu nedenle de yatağa Sünnetin gösterdiği şekilde geçip uyumak gerekir. Sünnete göre; abdest ile yatağa girmelidir. Sağ tarafa yatılmalı ve kıbleye ayak uzatılmamalı, baş koyulmalıdır. Sağ el yanağa konmalıdır. Dizler kendine doğru çekilmelidir. Yatağa girince İhlas, Felak, Nas surelerini okuyup avuçlara üfleyip vücudun tamamı sıvazlanmalıdır. Ayetel Kürsi okunmalı ve Fatıma annemize öğretilen günün son tesbihatı yapılmalıdır; 33 kere SubhanAllah, 33 kere Elhamdülillah, 34/34 kere Allahu Ekber. Son olarak günün muhasebesi yapılmalıdır. Böylece uykuya geçilmelidir. Bunlar farz, vacib değil, müstehaptır. Sünnettir. Sünnet üzere uyumak Allah’ın farklı ikramlarına duçar olmaktır.
Yüzüstü yatmak üzerine Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem “Bu, Allah’ın kızgınlığına sebep olan bir yatış tarzıdır!” (EbûDâvûd, Edeb, 95; Tirmizî, Edeb, 21) buyuruyor.
Bunlara dikkat edenin uykusu bereketlenir, lezzeti de ikramı da artar.
6. Unutarak değil, hatırlayarak uyu ki uyanabilesin.
Saatini kurduğun gibi kalbini de kurmalısın! Kendinle konuşup anlaşmanı yapmalısın. Bu anlaşma gece namazı için ise ona göre, sabah namazı için ise ona göre niyet almalı ve şartları kollamalısın.
“Biriniz uyuduğu zaman şeytan onun ense köküne üç düğüm atar. Her bir düğümü attığı yere, “Gecen uzun olsun, yat, uyu!” diye eliyle vurur. Şayet o kimse uyanarak Allah’ı anarsa, düğümlerden biri çözülür. Abdest alırsa, bir düğüm daha çözülür. Bir de namaz kılarsa, şeytanın attığı bütün düğümler çözülür ve böylece neşeli ve huzurlu bir şekilde sabahlar. Allah’ı anmaz, abdest alıp namaz kılmazsa, uyuşuk ve tembel bir halde sabahlar.” (Buhari,Teheccüd, 12; Müslim, Müsâfirîn, 207)
“Size geceleyin kalkmayı tavsiye ederim. Çünkü o, sizden önce yaşayan salihlerin âdeti, Rabbinize yakınlık vesilesidir, günahlardan koruyucu, kötülüklere kefarettir ve bedeni rahatsızlıkları kovucudur.” (Tirmizî, Daavat, 112)
Uyku ile ilgili bizi kendimize getirecek iki söz;
“İnsanlar uykudadır (gaflettedir), ancak öldükleri zaman uyanırlar.” Hz. Ali radıyallahu anh (Sehavî, el-Makasıdü’l-Hasene, s. 450)
“Bütün uyuyanları uyandırmak için bir uyanık yeter.” Malcom X