Babaya saygı
Bediüzzaman’ın Van’da, Vali Tahir Paşa’nın konağında kaldığı günlerdi.
Bir gün basit kıyafetli bir köylünün kapıda kendisini beklediğini söylediler. Kapıya koştu.
Gelen babasıydı. Bir merkeple Nurs’tan kalkmış, Van’a oğlunu görmeye gelmişti.
Bediüzzaman sevinç içinde babasının ellerine sarıldı. Halini hatırını sordu. Annesi ve kardeşleri hakkında bilgi aldı.
Mirza Efendi, kapıda oğlunu:
– Oğlum, burada benim, senin baban olduğumu sakın kimseye söyleme, diye uyardı.
Bediüzzaman babasının önüne geçip ona yol gösterdi ve içeri aldı.
Salona girdiler.
Vali ve şehrin diğer ileri gelenleri de oradaydı. Sofi Mirza Efendi, utanarak kapının eşiğine yakın bir yere oturdu.
Bediüzzaman, uyarısına rağmen babasını topluluğa iftiharla tanıttı:
– İşte bu zat benim babam Sofi Mirza Efendi’dir.
Ve babasını kapı ağzından alarak başköşeye, Vali Tahir Paşa’nın yanındaki sedire oturttu.
Onun layık olduğu yer orasıydı.
Baba, herkesin önünde ve başında olmalıydı.
(Bediüzzaman’la Yaşayan Öyküler kitabından)