Nurdanhaber – Mehmet BİLEN
Ben derslerimde imanının tanımını yaparken, onu sadece “inanmak” kavramı ile değil de
Arapça köküne en yakın anlamda olan “güvenmek” kavramıyla açıklamaya çalışırım. Bu soyut
meseleyi daha da somutlaştrmak için de bu dünyada en üst seviyede güven bağı kurduğumuz
ailemizi örnek veririm. Şöyle ki;
İman; Allah’ın Kuran-ı Kerim’de bizden istediği emir ve yasakların tümüne – yapsak da
yapmasak da – bizim için gerekli olduğuna inanıp, bu konuda hiç şüphe etmeden Allah’a güvenmek
demektr. Bu dünyada en çok güvendiğimiz, bizim kötülüğümüzü istemeyen ve bize zarar verme
düşüncesi olmadığına inandığımız kişiler anne-babamızdır. Onların da her dediğini yapmayız, fakat
yapmama sebebimiz onlara güvenmediğimizden ve bizden istedikleri şeylerin zararımıza olduğunu
düşündüğümüzden dolayı değil, tembellikten ve ya isteksizliktendir.
Aynen öyle de; Allah’ın Kuran-ı Kerim’de bizden istediği şeyler konusunda, yapsak da
yapmasak da öyle olması gerektğine inanmalı ve bu konuda Allah’a karşı tam bir güven içerisinde
olmalıyız. Mesela namaz kılmayan biri namazın kılınması gerektğine inanmalı, kılmadığından dolayı
pişman olmalı ve kılma niyetnde bulunmalıdır. Yoksa namazı gereksiz görmek, haffe almak gibi
durumlar Allah’ın emrinin aksini iddia etmektr ki ona olan güvensizliğin göstergesidir. Namaz
kılmamak kişiyi sadece günahkâr yaparken bu durum İslam dairesinden çıkmasına sebebiyet verebilir.
Hata bu durumun ne kadar vahim sonuçlar ortaya çıkaracağını ve Allah’ın kâfrleri cehennem
ile tehdit etmesinin ne kadar makul ve haklı olduğunu görmek isterseniz akşam eve gitğinizde anne
babanızın sizden istediği bir şeyi yapmayın ve deyin ki; “Siz benim kötülüğümü istyorsunuz, bu benim
için zararlı veya faydasız bir şey, size bu konuda güvenmiyorum.” Acaba nasıl bir tepkiyle
karşılaşacaksınız. Kızacaklar, bağıracaklar hata cezalandıracaklar ve kalplerinde size karşı çok büyük
bir kırgınlık olacak: “Senin için verdiğimiz bu kadar emeklerin, çalışmaların, didinmelerin karşılığı bu
mu olacakt.” diyecekler. Bu durum, bin defa sözlerini dinlememekten ve dediklerini yapmamaktan
daha fazla kızdıracak ve üzecektr onları.
Aynen öylede; seni yoktan yaratan ve yaratlışını güzel yapan, her türlü nimet en güzel bir
şekilde topraktan, ağaçlardan, hayvanlardan sana sunan ve her an vücudunu ve dünyanı idare eden o
şefkatli Rabbine karşı bu sözleri söylemek veya ima etmek anlamında, emir ve yasaklarını gereksiz
görüp haffe almak, elbete onu hiddetlendirecek ve azabına müstahak edecektr.
Olaya mantk açısından bakıldığında da sonuç aynıdır. Mesela bir makineyi satn alıp içindeki
kılavuzun o makineye ait olduğunu kabul eden birinin, kullanım kılavuzunda yazılan şeylerin
yanlışlığını iddia etmesi şu manalara gelir: Ya o kılavuzun makineyi yapan tarafndan yazılmadığını
sonradan uydurulduğunu ya da o makineyi yapanın makineden habersiz olduğunu, bilmediğini
sonuçta makinenin yapanının da o olmadığını ifade etmesi demektr. Hâlbuki Allah şöyle buyurur:
“Yaratan hiç bilmez mi? (Mülk Suresi, 14)
Mehmet BİLEN