Nurdanhaber – Prof. Dr. Cahit KURBANOĞLU
Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri III.
Görülmektedir ki Bediüzzaman’ın gayesi, hayali kendini kurtarmak veya maddi ve manevi bir menfaat elde etmek değildir. Bütün hayali gençliğimizi sürüklenmek istenen bataklıktan kurtarmaya gayret etmektir. Özellikle Türk gençliği de bu programının ilk sırasındadır.
O noktada kendileri demektedirler ki: “Beni skolastik bataklığa saplanmış bir medrese hocası mı zannediyorlar. Ben asr-ı hazır fen ve felsefesi ile ilgilendim. Bu hususta bazı eserler de telif ettim. Ben cemiyetin iç hayatını, manevi varlığını, iman ve vicdanını terennüm ediyorum, anlatıyorum.”
Ben Kur’an’ımızı yeryüzünde cemaatsiz görürsem cenneti de istemem. Orası da bana zindan olur. Milletimizin İmanını selamette görürsem cehennemin alevleri içerisinde yanmaya razıyım. Çünkü vücudum yanarken gönlüm gülistan olur, diye çok iddialı bir dava anlayışıyla kendisi hizmetine devam etmiştir.
Bediüzzaman Hazretleri bu düşünceyle zulüm ve baskı altında hizmet ederken, kendisini rahat hizmet edebileceği bir yere götürmek istemişler. Yurtdışında her türlü imkan verelim, sen hizmetine orada devam et, demişler.
Fakat Bediüzzaman Türkiye’ye o kadar çok önem vermektedir ki; “hayır ben burada kalmak istiyorum, ülkeme hizmet etmek istiyorum. Mekke’de dahi olsam buraya gelmek gerekir. Çünkü burası gerçekten çok önemlidir, diyerek her türlü baskılara katlanmış ama bütün mesaisini ülkesine hasretmiştir.
Bügün Bediüzzaman’ı yakinen tanımaktan mahrum olanlar, hala Şeyh Said ile karıştırmaktadırlar. Oysa Bediüzzaman, Şeyh Said’e isyanından vaz geçmesini söylüyor. “Evliyalar yetiştiren bu milletin evlatlarına silah çekilmez” diye ikaz etmiştir. Ancak kedisini zaman haklı çıkarmıştır.
O zamanın mahkemeleri kendilerini şeriat istemişsin diye yargılamışlardır.
Sorgulandığı zaman ise mahkemede; “Evet ben de şeriat istedim. Şeriat’ın bir hakikatine bin ruhum olsa feda ederim. Ama isyancıların istediği gibi değil” diye, mahkemede heyete şeriatı anlatmıştır.
İdamlıkla yargılanırken berat eder. Mahkeme heyetine teşekkür etmesi gerekirken o yapılan zülmü tasvip etmediği için istiklal mahkemeden Beyazıt Meydanı’na kadar; “yaşasın zalimler için cehennem” nidalarıyla yol alır.
Bugün artık Bediüzzaman’ın telif etmiş olduğu eserler elli, altmış dile çevrilmiş. Dünyanın her yerinde o ülkelerin insanları ve bilhassa gençliği nurlarla imanlarını kurtarıyorlar.
O ülkeler Üniversitelerinde bu konularda araştırma enstitüleri kuruyorlar. Master ve doktora çalışmaları yaptırıyorlar.
Bu eserlerden hakkı ile istifade edenler, elhamdülillah kendilerini dünyevi makama, mevkie, paraya ve siyasete alet etmiyorlar. Bir insanı kazanmak bütün insanlığı kazanmaktır. Bir insanı kaybetmek bütün insanlığı kaybetmektir, görüşüyle idealiyle hareket ettikleri için, inşaallah bu hizmet kıyamete kadar hiçbir maddi menfaate ve siyasete alet olmadan devam edecektir.
Demokrat Parti Hükümeti’ni manevi dualarıyla destekleyen Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin vefatından kısa bir süre sonra, Türkiye’de ihtilal meydana geliyor. Ülke adına maddi ve manevi büyük yaraların açılmasına sebep oluyor. Ama elhamdülillah Bediüzzaman’ın açmış olduğu hizmet kervanı bütün şevk ve gayreti ile devam ediyor. Ruhu şad olsun.
Cahit Kurbanoğlu