Nurdanhaber – Prof. Dr. Cahit KURBANOĞLU
İnsanın yapabildiği şeyler nelerdir?
İnsanın hayatını devam ettirilmesi için;
teneffüs etme,
yemek yeme ve
su içme,
işlemlerini yerine getirmesi gerekmektedir.
İnsan bu işleri yapıyor mu veya yaptırılıyor mu? Bu fiillere birlikte bir göz atalım.
Yaptıklarından hangileri insanın kendine ait ve hangileri kendine ait değildir.
Yemek yeme gerçekten insanın kendi yaptığı bir işlem midir?
İnsan kendi çenesini sert ve yumuşak yiyeceklere karşı hareket ettirmesi ve ona göre kas ve kemiklerin harekete geçmesi ve vaziyet alması kendi elinde mi?
Mesela kemik en dışta kortikal tabaka denen sert ve sık dokuya sahiptir. İçinde süngere benzeyen gözenekli kısımlar ile diğer donanımlar bulunmaktadır.
Diş çiğnerken, ayak sıçrarken, kol yük kaldırırken, nerede bir kırılma tehlikesi olacaksa o bölgedeki süngerimsi kısmın içini, nereye fazla yük geliyor ise hesaplayarak orayı sıvı ile doldurulup, oranın mukavemetini artırarak tehlikeyi önlemeye çalışıyor. Bu hesapları kemiği taşıyan mı yapıyor, kemiği yaratan mı?
Acaba insan hangi yiyeceğe hangi enzimler gerekiyor, onu biliyor ve ağız ile mide sularını harekete geçiriyor mu?
Tükürüğü tükürmeyelim! Tükürüğü olmayanların konuşabilmesi, ağızda yemeği aktarabilmesi ve hazmı ağızda başlatabilmesi için yarım litre suni tükürüğü ne kadar maliyetle alıyorlar, hiç düşünüyor muyuz?
Hangi yiyeceğe ne zaman ve ne kadar ihtiyaç olduğu, yiyeceklerin etki ve kalori değerleri ne olduğu, hangi yiyecekler acı, ekşi ve tatlı olduğu, ağız önceden programlanarak veya kotlayarak tarif ediliyor mu?
İhtiyaç olan yiyecekleri, ihtiyaç olan mevsimlerde istifademize gönderilmesini daha önceden biz programlamış mıydık? Karpuza yazın ve portakala kışın ihtiyacımız olduğunu onlara söylemiş miydik?
Acaba almış olduğumuz gıdaları yaklaşık 100 trilyon hücremize dağılımını programımıza ne zaman aldık? Diğer yandan yetişkin yaşta bir insanda mevcut olan DNA’ların uzunluğu 4,08×10 üstü 22 (yâni 10’un önüne 22 tane sıfır koymak demek) kilometre olduğu şimdilik bilinmektedir. Bunlar dünyanın etrafını 1 kentrilyon kere dönmektedir.
İhtiyaçlar noktasında bunların içinde öncelikli olanların ilk sırada dikkate alınması planı ne zaman yapıldı? Haberimiz var mı?
Beyin, 3 dakika oksijensiz kalırsa beyin ölümünün gerçekleşeceğinden haberi var mı?
İnsan günde üç kere yemeğe, 8-10 defa içmeye ve her an da havayı teneffüs etmeye ihtiyacı olduğunu biliyor.
İnsan için hava mı önemli, su mu?
Havaya çok ihtiyaç olunduğu için, insanın elinde olsa havayı karaborsaya çıkarır.
Ama hava mı pahalı, su mu pahalı yoksa yiyecek mi?
İnsanda idare ve irade ne kadar?
Bütün bu ve bunlar gibi diğer konular göz önüne alındığı zaman, kendi kendimizi idare edemediğimiz açıklıkla ortaya çıkıyor.
Ne ağzımızdaki bir lokmayı çiğnemeye gücümüz yetiyor.
Ne de yemiş olduğumuz iyodun beyine ve gözlere gitmesini müdahalemiz var.
Bu aklımıza gelen fiiller, bizim basit, cüz’i ve bir anda birden fazla şeyi yapamayan irademizin, çalışmamızın, yapma niyetimizin ve becerilerimizin eseri midir? Elbette değil!
Vücudumuza giren gıdalara öncelikle hangi organ ve hücrelerimize karbonhidrat, protein ve yağ olarak ihtiyacı olduğunu biliyor muyuz?
Varlıklar içerisinde sadece insan mı var?
400 milyon hayvanat ve nebatatı kim besliyor?
Demek bizde bir külli irade hüküm sürüyor.
Küllî irade
Küllî irade , sonsuz işleri birlikte dileyebilen ve yapan ilâhî iradedir.
İnsanı merkeze koyup evren ve DNA ile herhangi bir yönü ile mesela büyüklüğü ile mukayese edilirse ;
evren 10 üstü 22,
insan 10 üstü 0 ve
DNA 10 üstü eksi 17 en küçük parçacık şimdilik ne ise o,
Yani insan küçük bir evren veya küçük bir kainat; kainat ve evren ise büyük bir insandır.
Yani kainatsız insan hayatı mümkün değildir, devam etmez! Kainat da insansız yaratılmamış, insan için yaratılmış.
İnsanın aya, dünyaya, güneşe, vega yıldızına, saman yoluna hülasa evrene ihtiyacı var.
Bir dişli kutusunun çarkları nasıl birbiriyle irtibatlıdır. Bir birlik ve yardım içinde hareket ediyor. Biri çalışmazsa makina çalışmaz. İnsanın hayatının devamı da buna bağlıdır.
Bedendeki her hücre, uzaydaki her yıldız ve kâinattaki her sistem küllî bir irade ile hareket ederken, benim de cüz’i irademi o küllî iradeye uygun kullanmam gerekmez mi?
“İhtiyarın cüz’î ise, kendi mâlikinin irade-i külliyesine işini bırak. İktidarın küçük ise, Kadîr-i Mutlak’ın kudretine itimad et. Hayatın az ise, hayat-ı bâkiyeyi düşün. Ömrün kısa ise, ebedî bir ömrün var, merak etme. Fikrin sönük ise, Kur’ân’ın güneşi altına gir. İmanın nuriyle bak ki; yıldız böceği olan fikrin yerine, herbir âyet-i Kur’ân, birer yıldız misillû sana ışık verir.” Sözler
Cahit Kurbanoğlu,
İstanbul
25.03.2018