Dış tarafta, kapının kemeri üstünde “Lailahe illallah Muhammedü’r-resulullah” , “Allah’tan başka ilah yoktur Muhammed (S.A.V) onun resulüdür” yazılıdır. Bunun altındaki anahtar taşında, Sultan II. Mahmud’un “Mahmud Han Bin Abdülhamid El-Muzaffer Daima Adli” istifli tuğrası vardır.
“Babü’s-selam”, Topkapı Sarayı’nın ikinci kapısı olup “Ortakapı” diye de anılır. Bugün Topkapı Sarayı Müzesi’nin giriş yeri olan bu kapının yapımı Fatih devrindedir. İlk hali sadece düz duvarlı bir geçit şeklinde, bir koğuş ve kapıcıbaşı odasından ibarettir. Kanuni Sultan Süleyman döneminde inşa edilen kulelerle daha süslü ve abidevi hale getirilmiş, sonraki dönemlerde geçirdiği tamir ve ilavelerle bambaşka bir çehre kazanmıştır. Buradan girilen sarayın, ikinci avlu-orta avlusu, en faal bölümlerden biridir. Divan-ı Hümayun Defterhane hazinesinin bulunduğu bu avluda resmi törenler gerçekleştirilmiştir. Kapı, “Bab-ı Hümayun-Saltanat Kapısı” ile birlikte güvenlikten sorumlu “Kapıcılar Kethüdası”na bağlı pek çok görevli tarafından korunmuştur.
Kulelerin altında muhafız kapıcılara ve kapıcıbaşıya ait odalar mevcuttur. Babü’s-selam iç içe iki kapıdan oluşur ve buraya “kapı arası” denir. Sadrazamlarla bazı devlet erkânı çoğunlukla saraydan çıkışları sırasında veya saraya gelirken tutuklanmışlarsa buraya konulmuşlardır. Ayrıca gelen elçiler de buradaki odalarda ağırlanmıştır. Buradan padişahtan başka hiç kimsenin at sırtında geçmesine izin verilmemiştir.
Dış tarafta, kapının kemeri üstünde “Lailahe illallah Muhammedü’r-resulullah” , “Allah’tan başka ilah yoktur Muhammed (S.A.V) onun resulüdür” yazılıdır. Bunun altındaki anahtar taşında, Sultan II. Mahmud’un “Mahmud Han Bin Abdülhamid El-Muzaffer Daima Adli” istifli tuğrası vardır. Kapının sağındaki mermer levhada kabartma yaldızla Sultan III. Mustafa’nın “Mustafa Han Bin Ahmed El-Muzafer Daima” istifli tuğrası, altında ufak yazı ile “Hafız-ı adli şeriat hazret-i zıllı Hüda” ibaresi konulmuştur. Bunun altına da ikişer mısralı sekiz satır halinde sülus hat ile:
“Matla’ hurşid-i şevket şehriyar-ı ma’delet
Bani-i bünyan-ı devlet hadim-i beytü’l-haram
Varis-i mülk-i milel sertac-ı şahan-ı düvel
Zıllı Yezdan-ı ezel dadar-ı İskender-gulam
Daver-i devran Sultan Mustafa Han kim anın
Tacdaran-ı selefde görmedi mislin enam
Eyleyüb sarf-ı nukud himmet-i şahenşehi
Etmede umran-ı dehri her dem aksa-yı meram
İşte ez cümle bu Divan-ı Hümayun mevkiin
Seyredince sakf-ı eyvanın o cem cah-ı benam
Etmemiş ana selatin-i selef atf-ı nigah
Mahv olub asar-ı resm-i nakşı zerkarı tamam
Kıble-i şahan-ı alem nazargah-ı halk iken
Ana şayan u sezadır kim ola pür-ihtişam
Emredüb hedmin bina-yı köhne tarh-ı sakfının
Tarz-ı üslub-ı kadimin eyledi tecdid-i tam,
Kaynaklar:
Mithat Sertoğlu, Osmanlı Tarih Lugatı, İstanbul, 1986.
Ekmeleddin İhsanoğlu (Editör), Osmanlı Devleti ve Medeniyeti Tarihi c.1, İstanbul, 1994.
Haber Kaynak: Dünya Bülteni