بِاسْمِهٖ سُبْحَانَهُ
اَلسَّلَامُ عَلَيْكُمْ وَ رَحْمَةُ اللّٰهِ وَ بَرَكَاتُهُ
Aziz, fedakar, halis kardeşlerimiz;
Başkomutan Muhterem Cumhurbaşkanımızın liderliğindeki Afrin Fethi münasebetiyle bir nevi Afrin Fetihnâmesi demek olan bazı hakikatları hatırlatmak ve siz kardeşlerimizin şuhur-u selaselerini tebrik etmek ve dualarını istifsar için bu mektubu neşrediyorum;
EVVELA: bu fetih, İslâm düşmanları ve teröristlere karşı, kahraman ordumuzun verdiği ve Allah’ın izniyle muzaffer kıldığı bir zaferdir. Rahatlıkla Fetih suresindeki şu âyete manen mazhar olunmuştur: “Biz sana açık bir fetih ihsân eyledik.” (Fetih Sûresi-1) Ancak;
“Şu muzafferiyetteki hârikulâde nimet-i İlahiye bir şükür ister ki devam etsin, ziyade olsun. Yoksa nimet böyle şükür görmezse, gider. Madem ki Kur’anı, Allah’ın tevfikiyle düşmanın hücumundan kurtardınız. Kur’anın en sarih ve en kat’î emri olan salât gibi ferâizi imtisal etmeniz lâzımdır. Tâ onun feyzi, böyle hârika suretinde üstünüzde tevali ve devam etsin.” (Tarihçe-i Hayat, 139)
SÂNİYEN: Afrin’deki cihâd, bu milletin ordusunun kahram ordu olduğunu ortaya koymuştur ve gâyesinin Fâtih Sultan Mehmed’i şu satırlarında bulduğunu söylemek mümkündür:
İmtisâl-i ‘Câhidû fillah’ olubdur niyyetüm
Din-i İslâmın mücerred gayretidür gayretüm
Fazl-ı Hakk u himmet-i cünd-i Ricâlullah ile
Ehl-i küfri ser-te-ser kahr eylemekdür niyyetüm
Enbiyâ vü evliyâya istinâdım var benüm
Lütf-i Hak’dandur hemân ümmid-i feth ü nusretüm
Nefs ü mal ile n’ola kılsam cihânda ictihâd
Hamdü li’llah var gazâya sad-hezârân rağbetüm
Ey Muhammed mu’cizât-ı Ahmed-i Muhtâr ile
Umarım gâlib ola a’dây-ı dine devletüm
SÂLİSEN: yıllardır teröristlerle mücadele eden ve Afrin’i fetheden ordumuz Bediüzzaman’ın şu sözlerini haklı çıkarmıştır:
“-Rahmet-i İlahiyeden ümid kesilmez. Çünki Cenab-ı Hak bin seneden beri Kur’anın hizmetinde istihdam ettiği ve ona bayraktar tayin ettiği bu vatandaşların muhteşem ordusunu ve muazzam cemaatini, muvakkat ârızalarla inşâallah perişan etmez. Yine o nuru ışıklandırır ve vazifesini idame ettirir…” (Mektubat, 327)
RÂBİAN: Bu zaferin temelinde Muhterem Cumbhurbaşkanımızın ve hükümetimizin prensip kabul ettiği ittihad-ı İslam ve mazlumların yanında olmak gibi iki önemli tevfîk-i ilâhî sebebleri bulunmaktadır. Bediüzzaman Anadolu insanının iki temel düşmanı olduğunu yıllardır haykırmaktadır: Birincisi, yarı Avrupa’yı ve bütün Asya’yı kırıp geçiren dinsizlik cereyânıdır ki, bunu engellemek için 6000 sayfalık Risâle-i Nur Külliyâtını kaleme almıştır. İkincisi ise, Müslümanların ittifak edememesi idi.
Bediüzzaman bunu şöyle ifade etmektedir:
“O dehşetli beladan birisi: Hristiyan Dinini mağlub eden ve anarşiliği yetiştiren, şimalde çıkan dehşetli dinsizlik cereyanı bu vatanı manevî istilâsına karşı Risale-i Nur bir sedd-i Zülkarneyn gibi bir sedd-i Kur’anî vazifesini görebilir.
İkincisi: Âlem-i İslâm’ın bu mübarek vatanın ahalisine karşı pek şiddetli itiraz ve ittihamlarını izale etmek için matbuat lisanıyla konuşmak lâzım gelmiş diye kalbime ihtar edildi.
Ben dünyanın halini bilmiyorum, fakat Avrupa’da istilâkârane hükmeden ve edyan-ı semaviyeye dayanmayan dehşetli cereyanın istilâsına karşı Risale-i Nur hakikatları bir kal’a olduğu gibi, âlem-i İslâm’ın ve Asya Kıt’asının hal-i hazırdaki itiraz ve ittihamını izale ve eskideki muhabbet ve uhuvvetini iade etmeğe vesile olan bir mu’cize-i Kur’aniyedir.
Bu memleketin vatanperver siyasîleri çabuk aklını başına alıp Risale-i Nur’u tab’ederek resmen neşretmeleri lâzımdır ki, bu iki belaya karşı siper olsun.” (Mektubat, 482).
HÂMİSEN: Bu maddi ve ma’nevî fethin üç aylara tevafuk eylemesi ve Haram ay gelmeden bitivermesi de muvaffakiyetin Allah’ın rızasına uygun olduğuna işarettir. Bu vesileyle
“Çok mübarek ve çok sevablı ibadet ayları olan şuhur-u selâse geliyor. Her bir hasenenin sevabı başka vakitte on ise, Receb-i Şerifte yüzden geçer, Şaban-ı Muazzamda üçyüzden ziyade ve Ramazan-ı Mübarekte bine çıkar ve cuma gecelerinde binlere, Leyle-i Kadir’de otuzbine çıkar. Bu pekçok uhrevî faideleri kazandıran ticaret-i uhreviyenin bir kudsî pazarı ve ehl-i hakikat ve ibadet için mümtaz bir meşheri ve üç ayda seksen sene bir ömr’ü ehl-i imana temin eden şuhur-u selâsenizi de tebrik ediyoruz. (Tarihçe-i Hayat, 591).
Afrin fethinden dolayı, başta Kahraman ordumuzun Başkomutanı Reis’i Cumhurumuz Recep Tayyip Erdoğanı ve Genel Kurmay Başkanımızı ve Şerefli Ordumuz ile Emniyet ve Milli İstihbarat Teşkilatı’mızın bütün fertlerini ve bu meselede kenetlenen Müslüman milletimizi tebrik ederken, şehidlerimize Allah’dan rahmet ve gâzilerimize âcil şifalar diliyoruz.
Bediüzzaman’ın Hizmetkarı ve talebesi
Hüsnü Bayramoğlu
Yayın tarihi: 18 Mart 2018