Nurdanhaber – Nurettin Huyut
Ahmet Hakan mal bulmuş mağribi gibi konuyu sürekli gündemde tutmaya çalışıyor.
Haberi verirken de sanki onlarca İlahiyatçı açıklama yapmış gibi veriyor.
Oysa bütün bu söylenenleri tek bir İlahiyatçı söylemiş.
Asansörde halvet, ketçap yiyenin şehveti artar, küçük yaşta evlenme ve en son Kuranı Kerim’de kadını hafifçe dövme gibi meseleler
Aslında Tüm bu meseleleri söyleyen tek bir İlahiyatçıdır o da Nurettin Yıldız’dır.
Öyle yaygara koparıyor ki; sanki Diyanet İşleri Başkanlığı, İlahiyat fakültelerindeki tüm hocalar aynı şeyi söylüyormuş gibi ortalığı velveleye veriyor.
Bunun tesirine giren liderler de kendilerini kaptırarak bir şeyler söyleme İhtiyacı duyuyor.
Oysa kimse cevap vermese kanallar haber yapmasa Ahmet Hakan da bu kadar ortalığı velveleye vermese, mesele bir anda kapanacak.
Ortalık o kadar toz duman ki; doğruyu kimse gündeme getirip anlatamıyor. Anlatsa bir anda linç edileceğini biliyor.
O nedenle Herkes suskun…
Önceki yazımda bu meseleye biraz değindim diye birçok kişiden tepki aldım.
Neymiş “benim saham değilmiş”, “yanlış anlaşılırmışım” vs..
Bu arkadaşlara; konu; ben konuşmayınca veya yazmayınca gündemden düşse hak veririm “doğrusunuz” derim.
Fakat durum Hiç de öyle değil gündeme taşıyan ben değilim yaygarayı koparan da ben değilim en üst düzeyde cevap veren de ben değilim.
Benim yaptığım sadece Kuranı Kerim’in emrinin yanlış anlaşılmasından kaynaklanan durumu düzeltmektir.
Kuranı Kerim her meselede olduğu gibi bu meselede de irşat görevini i’cazlı bir şekilde yapmıştır. Yasağı koymadan önce zihinleri hazırlamış ondan sonra yasağı koymuştur.
Gerek nuzulü zamanında gerekse Ondan sonraki dönemlerde Çok zalim insanların İslam dinini tercih ettiğini ve edeceğini nazara alarak olaya psikolojik yaklaşmıştır.
Kadına şiddet eylemini erkeklerden kademe kademe kaldırmayı tercih etmiş fıtrata uygun davranmıştır.
Nasıl ki; içkiyi yasaklarken veya çok evliliği engellemeye çalışırken veya köleliği bitirmek isterken, yasakları bir anda koymamış önce şartların uygun hale getirecek emirler vermiş sonra yasağı koymuştur.
Kuranı Kerim’in bu meselede ve diğer meselelerde en güzel yaklaşımı şudur. “Zalimlerden olmayın” diye emrediyor.
Sadece padişahlar zalim olmaz. Babalar da zalim olur. Öğretmenler de, işverenler de, profesörler de zalim olur.
Kuranı Kerim’in bu emri herkesi bağlar.
O nedenle bir yandan “zalimlerden olmayın”diye emrederken Diğer yandan zalimliği teşvik etmesi mümkün mü?
Allah’ın şefkat ve merhameti gazabını geçmiştir. Hakikatı meselemize en güzel ışık tutacak bir hakikattır.
Şefkatli merhametli zalim olmayan bir yaratıcı kullarına zulmetmeyi nasıl teşvik eder?
Elbette bu ilahiyatçının yaklaşımında çok büyük bir hata ve yanlış vardır. “Hafifçe dövün” ifadesini “emir” kabul etmiş Öyle yaklaşmıştır.
Oysa Rabbimiz her meselede olduğu gibi bu meselede de şiddeti asgariye indirmeyi hedef almış ve gerçekçi bir yaklaşımla bitirmeyi emretmiştir.
Kadının bir eşya gibi alınıp satıldığı bir dönemde kadına çok büyük haklar vermiş ve erkekle hukuk karşısında eşit hale getirmiştir.
O günün müşrikleri muhalifleri Kuranı Kerim’in bu yaklaşımını şiddetle eleştirmiş ve bir çoğu bu nedenle İslam dinini tercih etmemiş zalim olmayı tercih etmiştir.
Kadın hakları ile ilgili müthiş bir devrim gerçekleştiren Kuran’ı Kerim’i bugün bu hale düşürenler İslam dinine ne kadar büyük zarar verdiklerini bir kez daha düşünsünler derim.
