Hüsnü Bayram Ağabey anlatıyor:
Bir gün de Isparta’dayız. Kerli ferli bir adam geldi, kapıda bekliyor… Büyük bir şapkası var… Biz bundan şüphelendik ama adamı bir türlü geri çeviremedik. İllâ, ‘Ben gireceğim. Üstad’a söylemiyorsunuz, söyleyin; beni alır’ diyor bir türlü gitmek istemiyordu. Neyse Üstad: ‘Gelsin’ dedi. Biz de hayret ettik. Biz adamın şeklinden şüphelenmiştik, Üstad’ın yanına sokmak istemiyorduk. Artık çantasını aldık, şapkasını ayakkabılarının üzerine koydu, girdi Üstad’ın yanına. Üstad’ımız herkese olduğu gibi adını, memleketini sordu. ‘Çoluk çocuğun var mı?’ diye aile hayatını sorduktan sonra, ‘Namaz kılıyor musun?’ dedi. Adam: ‘İşte hocam… Filan…’ Adamın namaz kılmadığı anlaşıldı. ‘Sen farz namazını kıl, namazını kılarsan çalışmaların da ibadet olur’ dedi.
Hem Üstad’ımız: ‘Benim Risale-i Nur diye eserlerim var, sen bu eserleri okursan talebem olursun. Talebem olunca da benim ve bütün talebelerimin dualarına hissedar olursun. Ailenle de hanende okusan, bu eserlerin neşrine çalışsan sana dua edeceğim’ dedi.
Baktık adamın içine bir ateş düştü: ‘Hocam bana bir tane kitap ver’ dedi. Üstad’ın yanında kitap var ama vermiyor. Dedi ki: ‘Bunlara söyle, adres verirsin, sana verirler’ dedi. O sıralarda da (1957) yeni harflerle neşriyat başlamıştı. Neyse Üstad’ımız bu zata; ‘Risale-i Nurların ehemmiyetinden, insanın bu dünyaya gelişinin gayesinden, iman ve ibadetle mücehhez olan bir insanın dünya ve ahiret saadetine nail olacağından…’ bahsetti. Sonra dışarı çıktık. Adamcağız pır dönüyor, ‘Bana bir kitap verin’ diye yalvarıyordu. Ama biz kitap vermedik. ‘Anladım ben, bu şapkayı giymek zararlı, ben bunu atıyorum şimdi’ dedi. Bakın, bu adam 15 dakikada Üstad’ın yanında nasıl değişmişti…
Üstad bize diyordu ki:
“Benden keramet istemeyin, en büyük kerametimiz Risale-i Nur’dur. Risale-i Nur’u okuyan veya dinleyen en muannit dinsiz feylesof bile olsa, dünyaca en yüksek bir âlim de olsa ya kabul edecek veya sükût edecek; çünkü Risale-i Nur’a itiraz mümkün değil. Onun için en büyük kerametimiz Risale-i Nur’dur.”
Ömer Özcan, Ağabeyler Anlatıyor-1