Nurdan Haber – Prof. Dr. Sıtkı GÖKSU
Şubat ayının son günü “Eğitimde Hikâyenin Gücü Sempozyumu” vesilesi ile Malatya’daydık. Bir günlük sempozyum süresince çok güzel konular anlatıldı ve tartışıldı. Kısa günün karı olarak yeni bilgiler kazanmış olarak tekrar Gaziantep’e döndük. Bu konuda Malatya’da yıllardır çalışmış, emek vermiş olan Prof. Dr. Cengiz Yakıncı Hocama ve onunla beraber emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Bu çalışmaların mahsulü olarak 32 kitap yayınlanmıştır. Daha önce “Başarı ve Hikaye” başlıklı bir yazım bu sütunlarda yayınlanmıştı. konu olarak benzer olan bu yazımızda da Eğitimde Hikâyenin Gücünden bahsedeceğiz.
Sempozyumda “Acilde Hastalık Hikayeleri” başlıklı bir bildiri sunan Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp AD Öğreti Üyesi Prof. Dr. Cuma Yıldırım’ın sunumundan bazı hikayeleri sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu yazımızda bahsi geçen orijinal ve yaşanmış olan bu hikâyeler umarım sizlerin de ilgisini çeker.
ACİLDE HASTALIK ÖYKÜLERİ
Aslına bakarsanız herkesin yolu acilden geçer. Zamanı ve mekanı siz ayarlayamazsınız. Acil doktorunuzu ve acilinizi seçemezsiniz.
Her hastalık bir hayattır. Her hayat bir hikayedir. Her hikaye kendi içinde bir dram, komedi, korku, ya da bir aksiyon barındırır.
Bizler acil serviste bu hayatlara küçük dokunuşlarla gerçekleri daha çekilir ve kabul edilebilir hale getiririz.
HİKAYE-1: KARISINI HATIRLAMAYAN HALI SAHA OYUNCUSU
37 Yaşında erkek hasta. Aylardan Ramazan ayıdır. İftar sonrası halı sahada maç yapmaya gider. Skor 4-0’dır. Yenilmektedirler. Son 10 dakikada yüklenirler. 56. dakikada halı sahanın ortasında yığılır kalır. 112 çağrılır. Hastaneye getirilir. Kalbi durmuştur. Gerekli müdahaleler yapılır. Kalbi çalışır. Anjiyografi laboratuarına alınır. Müdahale sonrası unutkanlık gelişir. Üç yıl sonra hafızası tekrar gelmeye başlar. Her şeyi hatırlamaktadır. Bir şey hariç…Karısı…
HİKAYE-2: RÜYA GÖREN DİŞ HEKİM
32 yaşında erkek hasta. Diş hekimi. Sabah saat 09.00 da acile eşi ve bir yakını ile gelir.‘Bugün kötü kötü rüyalar gördüm. Mutlaka kötü bir şeyler olacak. Bu nedenle bu günümü acilde geçireceğim.’ Her türlü ikna çalışmasına rağmen evine gitmez acilde kalır. Öğleden sonra saat 14.30 civarı ani başlayan bir göğüs ağrısı olur. Hemen müdahale odasına alınır. İlk değerlendirme sırasında kalbi durur. Tekrar çalıştırılır. Kardiyoloji servisine yatırılır. Bir süre sonra taburcu olur. Hastaneden taburcu olduktan sonra Acil Servise doktorları ziyarete gelir. Der ki: ‘Ben size demedim mi? İyi ki gitmemişim’
HİKAYE-3: TAŞINDIĞI EVİ BEĞENMEYEN EV HANIMI
45 yaşlarında bayan hasta. Sabah 10.00 sıralarında acile gelir. Yanında 4 yaşlarında bir erkek çocuğu vardır. Doktor odasına girer. ‘Ben eşimi çok ısrar ederek evimi satmaya ve yeni bir ev almaya ikna ettim. Ancak şimdi pişmanım. Eski evime gitmek istiyorum. Ancak bunu söylemeye korkuyorum. Ben öğleden sonra acile bayılarak gelsem sonra eşimi çağırsanız. Bunun bayılmasının nedeni evinin değişmesi. Eski evini tekrar alırsanız düzelir’ deseniz olmaz mı?
Talebi reddedip kadın acilden gönderilir. Öğleden sonra 16.00 acile şuur kaybı ile bir bayan getirilir. Her türlü tedaviye rağmen şuuru açılmaz. Birazdan eşi de gelir. Eşi odaya girdiğinde şuuru kapanır, dışarı çıkınca düzelir ve bize eşi ile konuşmamız için yalvarır.
HİKAYE 4: OĞLUNA GELİN ARAYAN TEYZE
68 yaşında bayan hasta. Her gün acile muayeneye gelir ve aynı bayan asistana muayene olmak ister. Meğer bekar bir oğlu vardır. Bizim bayan asistanı oğluna ister. O da kabul etmez. Bir sabah bir klasör tapu ile gelir. ‘Evladım oğlum zengin. Bak bir sürü malı var. Gel seni oğluma alayım’. Der.