Kadınlar Gününde Kadını Dövmek ve Dini Tebliğ Etme Becerisi
“Her dediğin doğru olmalı; fakat her doğruyu demek doğru değildir.” (1)
Diyor Bediüzzaman Said Nursi. Özellikle nasihat edenlere böyle bir tavsiyesi var.
Bugünlerde birçok İlahiyatçı ve Hoca diye geçinen insanların bu tavsiyeye uyması zaruret halini almıştır.
Mesela;
Kadına şiddetin (algı operasyonu nedeniyle) zirve yaptığı bir dönemde adeta kadınlara şiddeti teşvik ediyor görüntüsü veren Kuranı Kerim’in bir ayetini nazarlara vermek dine hizmet değil düşmanlıktır.
Dört evlilik meselesinde olduğu gibi Kuranı Kerim bazı adetleri tadil etmek, şiddeti azaltmak için vermiş olduğu ruhsatları “emir” imis gibi lanse etmek hem Kuran’ı anlamamaktır hem de düşmanın saldırısına adeta çanak tutmaktır.
Kuranı Kerim’in nazil olduğu o dönemde kadınların bir mal gibi alınıp satıldığı, kızların gömüldüğü bir dönemde şiddeti azaltmak kadına yönelik baskıyı tadil etmek için fıtrata uygun verilmiş emirleri bugünün medeni dünyasında aynen uygulamak veya uygulamaya çalışmak dine düşmanlık değil de nedir?
O gün için erkeklerin birçoğu 10 -15 -20 evlilik yaparken bunu bir anda bire düşürmek insan fıtratına aykırı olduğu gibi uygulamada adeta imkansız bir emri teklif etmek mânâsına da gelecektir. Bu nedenle de dörde kadar ruhsat vermiştir ama evlenin diye emretmemiştir.
Dinimiz “din kolaylıktır” (eddinu yüsrün) kaidesini her zaman dikkate almıştır.
Kadını dövme meselesinde de yine zirvede olan bir anlayışı tadil etmek amacıyla “hafifçe dövebilirsiniz” ruhsatını vermiş diye sanki erkeklere “hanımlarınızı dövün” şekline çevirmek hem bu ayeti anlamamaktır hem de zamansız yersiz söylenmiş bir ifadedir.
“Dinde hassas muhakeme-i akliyede noksan” sözüne layık bu hocaları hürriyet ortamında susturmanın tek bir yolu var.
O da; güçlü bir İslam şurası oluşturmaktır.
Bu insanların söylediklerini boşa çıkaracak tesirini kıracak müntesiplerini onların yolundan vazgeçirecek en sağlam ve etkili yol budur.
Yasak koymak insanların konuşmasını engellemek çözüm değildir.
Doğruyu doğru zamanda söylemek için,
Kuranı Kerim’in nuzül sebebini uygulamak (Kuranı Kerim insanlığa huzur ve saadet için gelmiştir) için,
İnsanları her türlü bela ve musibetten menfi fikirlerden kurtarmak için;
Bunlar gibi daha birçok neden için: Millete varlığını ve doğruluğunu hissettirecek, bu din şarlatanlarının sesini kesecek “etkili ve yetkili” yüksek bir “İslam Şurası” artık zaruret halini almıştır.
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bir an evvel bu konuda çalışma yapması ve hükümete bildirmesi lazımdır.
Geçen her dakika dinin aleyhine işlemektedir. Bu tür kendini bilmez dengesiz insanların elinden dini kurtarmak dine en büyük hizmet olacaktır.
Bu vesileyle kadına şiddeti kınıyorum ve kadınların ‘kadınlar gününü’ tebrik ediyorum.
Nurettin Huyut
1. Bediüzzaman Said Nursi Mektubat / 377