İnsan vücudu mükemmel bir şehir, bir saray suretinde yaratılmıştır. Bu şehre veya saraya çok iyi bakılmaktadır. Mükemmel bir intizam görülmektedir.
Vücudun hücreleri, atomları birbirine yardımcı olmaktadır. Hücreler sanki şuurlu imiş gibi çalışmaktadırlar. Bir hücrede faydalı şeyleri alma, zararlı şeyleri atma, doğurgan – çoğalan, tasvir eden – belirli şekil verilen, birlikte tutan güç isimleriyle her biri bir fayda için beş kuvvet çalışıyor. Küçük alem olan hücre böyle olsa büyük alem olan kainat ondan geri kalır mı?
Hikmetli iş yapan Allah, havada iki unsur halk etmiştir: biri azot, biri oksijen. Oksijen ise, nefes içinde kana temas ettiği, değdiği vakit, kanı kirleten karbon yoğunluklu maddesini kehribar gibi kendine çeker. İkisi uyuşur, karışır. Gaz şeklinden karbonik asit denilen, zehirli havaya ait bir maddeye değiştirir. Hem vücudun normal harareti, sıcaklığı temin edilir. Hem kanı saflaştırır, temizler.
Çünkü Hikmetli iş yapan Allah, kimya fenninde kimyevî çekim tabir edilen bir şiddetli alakayı, oksijenle karbona vermiş ki, o iki madde birbirine yakın olduğu zaman, o ilahi kanun ile o iki madde uyuşup, karışırlar. Fence bilinir ki, uyuşup, karışmadan hararet -sıcaklık- ortaya çıkar. Çünkü uyuşup, karışmak bir nevi yanmaktır.
Şu sırrın hikmeti budur ki: O iki maddenin (Oksijen ve karbonun), her birisinin atomlarının ayrı ayrı hareketleri var. Uyuşup, karışmak vaktinde her iki atom, yani onun atomu bunun atomuyla uyuşup, karışır. Bir tek hareketle hareket eder, bir hareket havada boşta duran olarak kalır. Çünkü uyuşup, karışmadan önce iki hareket idi. Şimdi iki atom bir oldu; her iki atom, bir atom hükmünde bir hareket aldı. Diğer hareket, hikmet sahibi olan yaratıcının bir kanunuyla hararete -sıcaklığa- değişir.
Zaten “Hareket harareti -sıcaklığı- doğurur.” bir kesin kanundur.
İşte bu sırdan dolayı, insan vücudundaki vücudun normal sıcaklığı, bu kimyevi uyuşma ve karışma ile temin edildiği gibi, kandaki karbon (karbondioksit) alındığı için kan dahi temiz olur.
İşte aldığımız nefes dahile -vücuda- girdiği vakit, vücudun hem hayat suyu olan kanı temizliyor. Hem her canlıya lüzumlu bulunan sıcaklık, vücudun sıcaklığını alevlendiriyor, tutuşturuyor, parlatıyor. Yani insan vücudunun ısısı, sıcaklığı 36,5 derece Celsius civarında tutuluyor.
Nefes çıktığı vakit boşa gitmiyor. Ağızda, ilahi kudret mucizeleri olan kelime meyvelerini veriyor.
Yani insan başta ses telleri, ağız, dişler, burun, beyin vs sayesinde konuşabilmektedir.
Fesübhâne men tehayyere fî sun’ihi’l-ukul! (Sanatıyla, eserleriyle akılları hayrete düşüren, Allah’ı tesbih ederim. Ziya Paşa)
(32. Söz’den faydalanılmıştır.)