Zaman, bütün medeni vahşetiyle modern zamanlar.
Yer, bütünüyle İslam coğrafyası.
Malumunuz gâvurun hesabına saf tutan terör örgütü PKK ve YPG’nin çocukları kaçırarak zorla savaştırması, Zeytin Dalı Operasyonu ile birlikte yeniden gündeme geldi.
Onlar… daha çocuklar…
İşte o çocukardan biri; okul çantası askısı yerine, askeri kamuflaj içerisinde, boyunu aşan ağırlıkta bir silahı taşımaya maruz kalmış sabi. Eline tutuşturulan okuyup yazmaya matuf bir kalem değil; ateş kusan bir silah. Hani çocuk yaşta kendisinden katbekat büyük, köyün iri kıyım zorbasının talebine istinaden cebren alıkonması gibi, ruhuna soğuk düşen o demir kütlesi aygıtla talim etmeye mahkum olmuş talihsiz.
O masum kız çocuğunun ismi gavur adı olmadığı kesin,: muhtemelen erkek kardeşlerinin ismi Ahmet , Muhammet, Mustafa olduğu gibi kendi adı da ya Emine ya Fadime’, veya Zeynep !. O, Ümmetin kayıp hanesine yazılmış yitik çocuklarından sadece birisi. Belkide , ufalanmış yüreğine, içinden çektiği besmeleyle Mushaf’ dan , ezberlediği kısa süreleri okuyarak rahmani bir sıcaklık arıyordur. Kafirce hallere karşı güç bela bastırdığı fıtratın isyanını içten içe ıstıraplı yakarışlarıyla kimsesizlerin kimsene iletiyordur, kim bilir.
O bahtsız kız çocuğunun hayallerine katil yarasalar sürüsü çökmüş olduğunu hissetmek zor değil. Sanki dokunsan ağlayacak gibi bahane arayan dokunaklı kepekli çehresi hüzün haritasına kalbolmuş. Çağlamak yada ağlamak arasına sıkışmış garip ruh hali öylece muallakta asılı kalmış. Aynı çehrede Kendini ele veren masumluğu ise, onca kafirce ayartmalara rağmen, fıtratın masumiyeti kendini ele verilmiyor değil.
Ne yana savrulduğunu kendisi de bilmiyor; bir atımlık kurşun gibi kahpece namluya sürülmüş, vakti gelince, vakti gelmiş olacak, o kadar! Korkunç bir gürültü, yakıcı bir barut kokusu, yürek söken bir çığlık ve vicdanları paramparça eden kahredici bir yazık!
Şimdi ister kahredin, ister ağlayın, ister dua edin, ister yardım edin.
Şükür ki; Millet olarak mayamızda var olan civanmert şecaat ve merhametin, nice mazlumların ümidi olduğunun bilinmesi yegane ümit ve tesellimizdir…
Tahsin Gülhan