“Benim sahabelerim yıldızlar gibidirler, hangisine uyarsanız yolunuzu bulursunuz”, diyor hazret-i Peygamber (asm). Asrımızda da onların görevini üstlenen ehl-i kamil dediğimiz, sohbeti şifa saçan insanlar bu mesleği devam ettiriyorlar.
Bunlara işareten Mevlana hazretleri şöyle buyuruyorlar; “Ölü ile oturanın vay haline ki, kendisinden dirilik zail olur ve ölülerin hali galebe çalar”.
Yani hakikatten zevk almış olan diri, almayanlar ise ölü gibidir. Avam-ı nas dediğimiz kişiler, havass-ı ümmetin yani ilim ve irfan sahibi olanların sohbetine iltica eder ve sohbetin feyzine nail olursa, onlar da o yüksek zatlar gibi yükselir, hayat-ı irfana nail olurlar. O kamil zatların sohbet meyvelerinden istifade edip manevi bir gıda ile beslenirler.
Maneviyattan uzak, sırf dünya için yaratılmış hayvanlar gibi dünyanın zevk ve lezzetlerini düşünenler ise ölüler den farkı yoktur. İşte bu kesim ile oturup kalkanlar ve bunların sohbetine dalanlar da, ölüm zehri gibi olan sohbetin tesiriyle, onun da kalbi ölür. Çünkü sohbet müessir ve bulaşıcıdır. “Sakın ölüler ile oturmayınız”, diye bir Hadis nakledilir. Bu hadise muhatap olanlar: “Ya Resullullah ölüler kimlerdir?” diye sormuşlar. Aleyhisselat efendimiz “zenginler” diğer bir rivayette; “Dünyaya dalmış olanlar” buyurmuştur.
Bundan dolayı Hz. Mevlana, manevi diri olanlarla oturulmasını tavsiyeden sonra onlardan kimse bulunamazsa Kur’an okunmaya devam olunmasını söylüyor. Çünkü “Allah ile konuşmak isteyen Kur’an okusun” Hadisi gereğince, Kur’an okumak, Allah ile konuşmak demektir.
1 Mayıs günü Bursa’nın yıldızlarından birini rahmet-i rahmana tevdi eyledik. Kültür Vakfında, her ikindi namazı akabinde sohbetinden bol bol feyiz aldığımız Ali Çakmak abimiz, aynı zamanda Üstad Bediüzzaman ve Necip Fazıl’ın da yakınında bulunmuş , Bursa’mızın “manevi yıldız”larından idi.
Ulemayı cennet ağacı olarak tavsif eden Hz. Peygamber; “onlara rastlarsanız meyvelerinden yiyiniz ve gölgelerinden istifade ediniz”, diyerek, bizleri, onların sohbetlerine katılmamızı teşvik ve emretmektedir. İşte işaret bulunulan, bir cennet ağacı gibi, meyvelerinden bol bol yediğimiz ve sohbet-i irfanından feyiz aldığımız Ali Çakmak abimize, Allahtan rahmet diliyorum. Bu asrımızda sayıları azalan bu kâmil insanlar aynı zamanda bulundukları mekânların da adeta manevi paratonerlerindendirler.
Bu nedenle; Bursa’mız büyük bir manevi kalkanını kaybetmiştir. Cenâb-ı Hak bizlere, burada olduğu gibi öbür âlemde de, Allah dostları olan kamil insanların şefaatlerine nail eylesin. Kendisine de rahmetiyle muamele buyursun. Yakınlarına, sevenlerine sabırlar diliyorum, Bursa’mızın başı sağolsun.