- GİRİŞ
Fetullahcı Terör Örgütü (FETÖ), günümüzde Türkiye’nin yüz yüze kaldığı en önemli güvenlik, sosyo-ekonomik, sosyo-politik, sosyo-psikolojik sorunlarından bir tanesidir. FETÖ ile daha etkin mücadele edebilmek için onun yapısı ve eylem biçimlerini anlamak önem arz etmektedir. Bu amaç doğrultusunda Polis Akademisi tarafından bu konuda akademik düzeyde çalışan veya siyasi, idari ve hukukî mücadeleyi yürüten kişilerin katılımıyla bir çalıştay düzenlenmiş olup, bu çerçevede dile getirilen görüş ve öneriler rapor haline getirilmiştir. Polis Akademisi Başkanlığı, (2017), Rapor No: 10, Ankara: Polis Akademisi Yayınları:31).
Bu raporun genel olarak değerlendirmesini daha önce yapmıştık (buradan okuyabilirsiniz). Son günlerde FETÖ’nün morbeyin programın üzerinden kurmuş olduğu; insanları kendi iradeleri dışında ByLock programına girmiş göstermeleri 11.380 kişinin bu şekilde kumpas yolu ile mağdur edildiği konuşulmaktadır. Bunun üzerine dikkatler tekrar “FETÖ’ye Karşı Yürütülen Hukuki Mücadele” üzerine çekildi. Bu vesile ile konu ile ilgili çalıştay kitabının 35-38’inci sayfalarda geçen kriterler hakkında bazı bilgileri aktarmakta fayda görüyoruz:
- FETÖ ÜYELİĞİNİ TESPİT KRİTERLERİ
FETÖ’nün açıkça saldırıya geçtiği 17-25 Aralık darbe girişimlerinden sonra en etkili mücadele yargı ve emniyet aracılığıyla yürütülmüştür. Hatta örgüt, 7 Haziran-1 Kasım 2015 tarihleri arasındaki ara dönemde psikolojik üstünlüğü ele geçirmek için harekete geçmeye çalışsa da hukukî mücadele ve soruşturmalar aralıksız sürdürülerek örgütün amacına ulaşması engellenmiştir. 15 Temmuz gecesi milletimiz ile darbeciler arasında sokaklarda mücadele sürerken, yargı da devreye girerek darbecilerle ilgili yasal işlemleri hemen başlatmıştır. Nitekim sınav sorularının çalınması ve darbe girişiminin gerçekleştirilmesiyle ilgili olarak 300.000 kişinin incelenmesine/yargılanmasına devam edilmektedir.
Hukukî mücadelenin yürütülmesiyle ilgili en önemli husus FETÖ üyelerinin tespit edilmesi olmaktadır… Bu nedenle birtakım kriterler geliştirilmiştir. Bunlar ise: Bylock , Bank Asya , Sendika üyelikleri, KPSS gibi kriterlerdir. Bu kriterlerin geliştirilip yasal mevzuata sokulması ve yine bu kriterlerin Sosyal İnceleme Raporu’nda yer almasının sağlanması gereklidir. Cezalandırmaların yapılabilmesi için yasalarda da değişiklikler yapılması gerekmektedir. Gezi olayları örneği ele alındığında slogan atmak ve gösteri yapmak anayasada düzenlenmiş haklar olmasının yanında bu durum terör ve kaos oluşturmak için kullanıldığında suç sayılmaktadır. Bunu önleyici yasal metinler oluşturulması büyük önem taşımaktadır.
Bununla birlikte hukukî mücadelenin yürütülmesi sırasında aşağıda belirtilen hususlar da yargının takip ettiği kriterler olarak değerlendirilmektedir:
1- Kamuoyunda 17-25 Aralık olayları olarak bilinen ve yargılaması darbe girişimi olarak devam eden olaylar milat olarak kabul edilmektedir. Bu tarihten sonraki eylemler üzerinden örgüt bağı değerlendirilmektedir.
2- Bank Asya’ya 2014 Nisan ayından sonra 4.000 TL ve üzeri para yatırıp en az iki ay tutulan hesaplar delil olarak kabul edilmekte ancak kredi veya kredi kartı kullanımı ile bireysel emeklilik hesapları delil olarak kabul edilmemektedir. Ancak soruşturmalarda bu hususu açıklığa kavuşturacak delil olmamakta sadece Bank Asya’ya ait hesap cüzdanı fotokopisi vb. doküman bulunmakta ve Bank Asya ile ilişkisinin detayını açıklayan deliller bulunmamaktadır.
3- Bylock kullanımı delil olmaktadır Kırmızı ve turuncu liste kesin delil olmakta mavi liste diğer delillerle birlikte değerlendirilmeye alınmaktadır. Bylock kullanımı GSM numarası tespit edilerek yapılmış ise kesin delil kabul edilmekte iken bu tespit yapılmamış ise (wifi, tc no ile geliyorsa) yan deliller aranmaktadır.
4- Üst düzey kamu görevlisi olanların çocuklarını tedbir amacıyla FETÖ’ye ait okul ve dershanelerine göndermedikleri değerlendirilmektedir. FETÖ’nün okul ve dershanelerine çocukların gönderilmesi delil olarak değerlendirilmemektedir. Bazı olaylarda çocukların son sene sınav dönemi okuldan ayrılmak istememeleri, okul parasının ödenmiş olması gibi sebeplerle okul veya dershaneden ayrılmadığı görülmüştür. 2015 yılında okul ve dershanelere yeni kayıt (ilk defa) yaptıranlar hakkında delil olarak değerlendirilebilmekte, 2015 yılında okula devam edenler (öncesinde kaydı olup devam ettirenler) ise makul gerekçeler (muadil okul veya dershanelerin olmaması vb.) sunulmuyor ise yan delil olarak değerlendirilmektedir.
5- Tanık ve gizli tanık beyanları delil olarak değerlendirmekte ancak isimsiz ihbarlar delil olarak değerlendirilmemektedir.
- Müzahir derneklerde yönetim ve denetim organlarında olmak delil olarak değerlendirilmektedir. Dernek yöneticiliği yasal yöneticilik olabileceği gibi resmi olarak yönetici görünmeyip gerçek yöneticilik şeklinde de olabilir. Bu derneklere üyelik tek başına delil olarak değerlendirilmemektedir. Pasif şekilde üye alınabileceği gibi bazı durumlarda resmiyette üye olmayan kişilerin derneğin yönetim ve organizasyonunda etkin oldukları da görülebilmektedir. Bu derneklerin faaliyetlerinde etkin olarak yer almak delil olarak değerlendirilir.
7- Mutat yardım faaliyetleri terör örgütünün finansmanı olarak değerlendirilmemektedir. Sürekli ve belirli miktarda yapılan yardımlar örgüt bağına karine olarak dikkate alınmaktadır.
8- Bağışın kişinin ekonomik büyüklüğü ile orantılı olup olmadığı dikkate alınmaktadır. Kişinin maaşı itibari ile verdiği bir burs örgütsel bağına karine iken zengin bir kişinin 50 burs vermesi örgütsel bağ olarak değerlendirilemeyebilir. Kişinin FETÖ harici kurum ve kişilere yardım yapıp yapmadığı lehte dikkate alınmaktadır.
9- Örgüt tarafından belirlenen oran nispetinden maaşından her ay örgüte düzenli olarak himmet adı altından yardımda bulunulması, örgütsel bağ açısından delil olarak değerlendirilmektedir.
10- Kişinin öğrencilik yıllarında örgüte ait ev ve yurtlarda kalmış olması tek başına delil olarak değerlendirilmemektedir. Ancak kişinin mezuniyetten sonraki eylemleri örgütsel bağını ortaya koyuyorsa ev ve yurtta kalması delil olarak değerlendirilir.
11- Kişinin örgüte ait şirket ve kuruluşlarda maaş karşılığı çalışması tek başına delil olarak değerlendirilmemektedir. Ancak özel sektörde de çalışsa örgüt içinde tayin yapılabildiği gözetildiğinde kişinin örgüt içinde tayin görmesi delil olarak değerlendirilir.
12- Örgütün televizyon yayınlarının platformdan çıkartılması üzerine örgüt mensuplarının DİGİTURK aboneliklerini toplu halde iptal etmeleri delil olarak değerlendirilmektedir.
13- Örgüte ait veya bağlantılı otellerde örgüt tarafından belli amaçlarla düzenlenen toplantılara (HSYK seçiminden önce ve sonra toplantı yapılmış) katılıp otellerde kalmaları yan delil olarak değerlendirilmektedir. Bu toplantılara tedbir amacıyla örgüt üyesi olmayan kişilerin de dâhil edildikleri göz önünde bulundurulmaktadır.
14- Örgüt üyelerinin aralarındaki iletişimin tespiti için HTS kayıtları dikkate alınmaktadır.
15- Gerek KPSS, gerekse askeri veya polis okulu sınavları gibi kamu kurumlarına giriş için yapılan sınavlarda önceden soruların elde edilmiş olması tek başına delil olarak değerlendirilmektedir.
16- Kişide 1 Doların bulunması diğer delillerle birlikte değerlendirilerek yan delil olarak kabul edilmektedir.
Tanık delili yüzde yüz kabul edilebilir bir delil olarak ele alınmamaktadır. Tanık bir delildir ancak tanığın söylediklerinin dosyadaki olaylarla örtüşmesi gerekmektedir. Öncelikle kişi bu yapının içerisinde yer almış mı, aldıysa ne zaman yer almış ve hangi görevlerde yer almış gibi sorulara cevap alınıp söz konusu kişiyi nereden tanıdığını kanıtlaması gerekmektedir.
- SONUÇ VE ÖNERİLER
Bu başlık altında aşağıda vereceğimiz bilgiler de söz konusu çalıştay raporunun “Genel Değerlendirme ve Öneriler” başlığı altındaki yargıyı ilgilendiren maddelerden derlenmiştir (2017: 43-45):
FETÖ davalarında sanık sayısının oldukça fazla olduğu bilinmektedir. Şu an için 500 bin kişinin cezaevine konulması imkânı bulunmadığı gibi büyük kısmı Ankara ve İstanbul gibi büyükşehirlerde bulunan 500 bin kişinin yargılama imkânı da bulunmamaktadır. Bu konuyla ilgili bir strateji belirlenmeli ve bu stratejide örgütün üst düzey yetkililerinin belirlenerek, bu kişilerden başlayıp aşağı doğru inilmesi gerekmektedir. Neredeyse 40 yıldır devletin içine sızmış bir yapıya bu denli hızlı karşı konulması oldukça önemlidir. Böyle bir ortamda hata olması ihtimali vardır, ancak bu hata oranlarını aza indirme yolları tespit edilmelidir.
Yasa değişikliğiyle gözaltı sürelerinin kısaltılması yargısal işlemleri ileriye değil geriye götürmüştür. Şu an gözaltı sürelerinin uzun olması yargının işini kolaylaştırmaktadır. Bu tarz suçlarda tekrar eski düzene dönülmesi halinde gözaltı sürelerinin kısıtlanması olumsuz etkiler doğuracaktır.
Yargısal işlemlerle ilgili bir diğer önemli konuyu gizli tanıklık oluşturmaktadır. Gizli tanıklığın FETÖ’nün getirdiği bir müessese olduğu söylenebilir. Gizli tanıklık müessesesi ancak sıcak olayı ve fiili gören kişiye istinaden uygulanabilir, onun dışında tercih edilmemelidir.
Şüphelilerin sorguya toplu şekilde alınmaları yerine tek tek alınmaları savunmanın sağlıklı olması ve etkin pişmanlığın teşviki açısından önemlidir. Sorgularda şüphelilere etkin pişmanlığın yasal hüküm ve sonuçları hatırlatılarak etkin pişmanlıktan faydalanmaları teşvik edilmelidir. Suç vasfının değişme ihtimali, delil durumu, tutuklu kaldığı süre, etkin pişmanlıktan faydalanma durumu ve kişinin örgütsel konumu dikkate alınarak sağlık ve aile durumu gibi ölçütler göz önünde bulundurulmalıdır.
Etkin pişmanlığın özellikle Cumhuriyet Savcılığı aşamasında dikkate alınması, sorgu sırasında etkin pişmanlık talebi gelmesi durumunda hâkimin pişmanlığın samimiyetine inandığında durumu takdir etmesi, şüpheye düşmesi durumunda ise gerektiğinde tutuklama kararı vererek Savcılık işlemlerini beklemesi gerektiği düşünülmektedir. Etkin pişmanlıkta şüphelinin beyanlarının yeni, somut ve örgütün yapısını çözmeye dönük bilgiler içermesi aranmalıdır. Eski bilgileri tekrar mahiyetinde olan ve somut bilgi içermeyen beyanlar dikkate alınmamalıdır.
Gizli tanıklık müessesine dikkat edilmelidir. FETÖ mensupları soruşturmaları manipüle etmek isteyebilmektedirler. Gizli tanık itirafları, başka delilerle desteklenmeli hatta gizli tanıklık mekanizması yerine etkin pişmanlık hükümleri uygulanmalıdır. Çünkü hukukî olarak tanık suça bulaşmayan, olaya şahit olan kişidir.
FETÖ soruşturmaları sonucunda kamu hizmetinden ihraç edilen kişilerin yakınlarının radikalleşmemeleri için bir kontrol mekanizmasının kurulması gerekmektedir. Kamudan ilgili bir kaç kurumu bu konuda çalışma yapmak üzere görevlendirmek gerekir.
Yrd. Doç. Dr. Ali KUYAKSİL
Polis Akademisi, Gaziantep POMEM