Günah işlendi mi, artık hayat defterinden silinemez.
İnsan yaşadıkça o da yaşar.
“Keşke işlemeseydim!” sözü sessiz bir çığlık hâlinde kalbin kulağını tırmalar durur.
Ne çare, olan olmuştur artık!
Günah gider, izi kalır.
Bir zehirli tortudur bu izler.
İşlenen tek günah bile bir ömrü acılarla doldurmaya yeter.
…
Bir kara lekedir günahlar.
Damla damla düşer kalbe ve nokta nokta karartır onu.
Kalbi körleşenin dünyası da kararır.
Günahlar, yaralar açar.
Kalbi dinmez elemlerle doldurur.
Her günah bir damla kezzaptır.
Deldiği ruhun sancısı asla bitmez.
Cehennemin dünyaya ve içimize uzanmış bir alevidir bu sancı.
…
Bu yaralar tövbe merhemiyle şifa bulur ancak.
Ruhu temizlemek için gözyaşı yağmuru ve istiğfar suyu gerek.
Merhamet elini ve mağfiret silgisini harekete geçiren, dua iniltisidir.
Allah dilerse affeder.
Sonsuz merhamet sahibidir o.
Merhameti gazabını geçmiştir.
Onun şefkati, yürüyerek geleni koşarak karşılamaktadır.
Kabirde eza, ahirette cefa etmeyebilir.
…
Fakat…
Fakat dünyada bir azap var ki, kurtuluşu yoktur.
Utanan kalbin içinde bin cehennem yanar.
İnsan yaşadıkça sönmez bu ateş.
İçimizin derinliklerinde kurulu mahkemede vicdanın onayladığı bir kararın uygulamasıdır bu.
Hayat dolusu nedamet yangını ve bir ömür vicdan azabı!
Evet, Rahman insanı affedebilir ama insan kendi kendini affedemez, affetmemeli.
Affederse insan değildir!
Şu perişan hâlimize rağmen hâlâ insan kalabiliyorsak, günahımızdan utandığımız, pişmanlık ateşiyle yandığımız içindir.
Buna da şükür!
…
Son bir nokta daha…
İnsan günahı üzerinden de sevap kazanabilir.
Nasıl mı?
Her hatırlayışta için yanıp “Estağfirullah” dersin, sevap alırsın.
“Keşke” demekle bir şey kazanamazsın ama istiğfar ile hem mağfirete liyakat kazanır hem de sevap kutunu doldurabilirsin.
İstiğfar da bir ibadettir.
Vesselam!
Ömer SEVİNÇGÜL