Nurdanhaber-Haber Merkezi
Osmanlı döneminde yaptıklarıyla mimarlık tarihine damga vuran Mimar Sinan’ın Ege Bölgesi’ndeki bilinen tek eseri olan ve hayattayken bitimini göremediği Muradiye Camisi ve Külliyesi, Osmanlı yapıtlarının en güzel örneklerinden biri olarak yıllara meydan okuyor.
Osmanlı döneminde “şehzadeler şehri” olarak bilinen Manisa, Fatih Sultan Mehmed gibi yetiştirdiği şehzadelerin yanı sıra mimari eserleriyle de öne çıkan şehirler arasında yer alıyor.
Mimar Sinan’ın Ege Bölgesi’ndeki tek eseri olan ve Şehzadeler ilçesinde bulunan Muradiye Camisi ve Külliyesi, kentin en önemli yapıtlarından biri olarak göze çarpıyor.
Cami, medrese ve imarethane bölümünün yer aldığı külliyenin cami dışındaki bölümleri, günümüzde Manisa Müzesi olarak kullanılıyor.
Muradiye Camisi, Tarihi Sultan Camisi ve Saruhan Bey Türbesi ile aynı üçgende yer alıyor.
– “Daha çok Alman turistler ilgi gösteriyor”
Manisa Kültür ve Turizm Müdürü İbrahim Sudak, Osmanlı padişahlarından 3. Murad adına 1583-1592 yılları arasında yapılan caminin tarihi hakkında AA muhabirine açıklamalarda bulundu.
Muradiye Camisi ve Külliyesi’nin projesinin Mimar Sinan tarafından yapıldığını ve caminin ünlü mimarın Ege Bölgesi’ndeki tek eseri olarak bilindiğini belirten Sudak, “Klasik Osmanlı eserlerindendir. Mimar Sinan projeyi yapmasına rağmen eseri görememiştir. Eserinin son halini göremeden hayatını kaybetmiştir. Projeyi hayata geçiren ise Mahmut Ağa olmuştur. Onun da ölümünden sonra Mehmet Ağa tarafından yapılarak Manisa’ya kazandırılır.” diye konuştu.
Caminin yapısının bozulmadığını ve günümüzü kadar ulaştığını vurgulayan Sudak, şunları söyledi:
“Ege Bölgesi’ndeki Osmanlı eserlerinin en nadide ve en güzel eseri olarak bilinmektedir. Sadece bir camiden değil, bir külliye yapısından oluşan bir eserdir. Yan tarafında medrese ve imaret bölümü bulunmaktadır. Bununla beraber günümüze ulaşmayan sübyan bölümü vardı. Çok farklı ve güzel bir eser. Külliye içerisinde cami bulunuyor. Medrese ve imarethane bölümü ise Manisa Müzesi olarak kullanılmaktadır. Yerli ve yabancı turistlerin de uğrak, ziyaret alanlarından bir tanesidir. Daha çok Alman turistler ilgi göstermektedir. Tamamıyla Osmanlı havasının teneffüs edileceği yerlerden bir tanesidir.”
– “Çocukların cıvıl cıvıl sesleri, ezan sesine karışıyor”
Külliyede çocuk kütüphanesi de bulunduğunu aktaran Sudak, şöyle devam etti:
“Camiye girişte sol tarafta 1800’lü yılların sonunda Karaosmanoğulları tarafından inşa edilmiş bir kütüphane bulunmaktadır. Mimar Sinan, isminin bir çocuk kütüphanesine verilmesiyle de Türkiye’de bir ilki taşıyor. Burada çocukların cıvıl cıvıl sesleri, ezan sesine karışıyor. Bunu cami avlusunda görmek mümkündür. 1953’te beri hizmet veren kütüphanede hem Mimar Sinan’ın eserleri yer alıyor hem de çocuk kitaplarının yer aldığı bölümler yer alıyor.”
– Külliyenin yapısı
Külliyenin en gösterişli bölümünü oluşturan kesme taştan yapılmış “ters T” planlı cami, klasik Osmanlı mimarisinin en zarif örneklerinden biri olarak biliniyor. Cami, ortada bir büyük merkezi kubbe, yanlarda ve güneydeki mihrap çıkıntısında ise tonozlu çatı sistemi ile örtülüyor.
Kuzey cephesinin köşelerinde tek şerefeli bir çift minare bulunuyor. İnce süslemelerle bezeli iç mekana, fildişi, sedef ve bağa kakmalarla bezenmiş çift kanatlı bir kapıdan giriliyor. Mihrap duvarı, İznik çinileriyle kaplı ve mermer minber çok değerli bir sanat eseri olarak nitelendiriliyor. Üst pencerelerde cam işi süslemeler yer alıyor. Güneydoğu köşesinde bulunan mermerden yapılmış hünkar mahfilinin tavanı malkari işlemelerle, kubbe, tonoz, kemer ve pencerelerin etrafı ise kalem işleri ile bezenmiş.