Nurdanhaber – ÖZEL – Ahmet Akgündüz
Maalesef, tam 150 yıldır, Müslüman Arap kardeşlerimizin Müslüman Türkleri sömürücü olarak vasıflandırmaları ve buna karşılık ise, özellikle Cumhuriyet devri aydınlarının katı bir Arap düşmanı kesilmesinin tarihî bazı sebepleri ve bazı hususlar vardır.
Birinci sebep, İslâm kardeşliği ve hususan hilâfet müessesesinden menfaati zedelenen İngiltere ve Fransa gibi Avrupalı devletlerdir. Bunlar Lawrence gibi iki Müslüman millet arasına soktukları ajanlarla, bu iki milleti birbirine düşman etmişlerdir. Bunu artık aklı başında olan Araplar da Türkler de kabul etmektedirler. Bugün komunizm kadar tehlikeli bir düşmanımız da Müslüman Arap kardeşlerimizle aramızdaki soğukluktur. Halbuki Bediüzzaman şunu diyor:
“Ümitsizlik; ümmetlerin, milletlerin “seretan” denilen en dehşetli bir hastalığıdır. Ve kemalâta mani ve اَنَا عِنْدَ حُسْنِ ظَنِّ عَبْدِى بِى hakikatına muhaliftir; korkak, aşağı, âcizlerin şe’nidir, bahaneleridir. Şehamet-i İslâmiyenin şe’ni değildir. Hususan Arab gibi nev’-i beşerde medar-ı iftihar yüksek seciyelerle mümtaz bir kavmin şe’ni olamaz. Âlem-i İslâm milletleri Arab’ın metanetinden ders almışlar. İnşâallah yine Arablar ye’si bırakıp İslâmiyet’in kahraman ordusu olan Türklerle hakikî bir tesanüd, ittifak ile el ele verip Kur’an’ın bayrağını dünyanın her tarafında ilân edeceklerdir.” (Tarihçe-i Hayat, sh. 95).
“Ey bu câmi’deki kardeşlerim ve kırk-elli sene sonraki Âlem-i İslâm mescid-i kebirindeki ihvanlarım! Zannetmeyiniz ki, ben bu ders makamına size nasihat etmek için çıktım. Belki buraya çıktım, sizde olan hakkımızı dava ediyorum. Yani küçük taifelerin menfaatı ve saadet-i dünyeviyeleri ve uhreviyeleri, sizin gibi büyük, muazzam taife olan Arab ve Türk gibi hâkim üstadlarla bağlıdır. Sizin tenbelliğiniz ve füturunuzla biz bîçare küçük kardeşleriniz olan İslâm taifeleri zarar görüyor.
Hususan ey muazzam ve büyük ve tam intibaha gelmiş veya gelecek olan Arablar! En evvel bu sözlerle sizinle konuşuyorum. Çünki bizim ve bütün İslâm taifelerinin üstadları, imamları ve İslâmiyet’in mücahidleri sizlerdiniz. Sonra muazzam Türk Milleti o kudsî vazifenize tam yardım ettiler. Onun için tenbellikle günahınız büyüktür. Ve iyiliğiniz ve haseneniz de gayet büyük ve ulvîdir. Hususan kırk-elli sene sonra Arab taifeleri, Cemahir-i Müttefika-i Amerika gibi en ulvî bir vaziyete girmeğe, esarette kalan hâkimiyet-i İslâmiyeyi eski zaman gibi küre-i arzın nısfında, belki ekserisinde tesisine muvaffak olmanızı rahmet-i İlahiyeden kuvvetle bekliyoruz. Bir kıyamet çabuk kopmazsa, inşâallah nesl-i âti görecek.” (Tarihçe-i Hayat, 98).
İkinci sebep, Türk milletinin içinde bulunan Avrupa kâselisleridir ki, Türk milletini İslâmiyetten uzaklaştırmanın önemli bir faktörü olarak, onları Kur’ân dili Arapça’dan ve Müslüman Arap milletinden koparmayı görmüşlerdir. Yani ırkçılık ile bizi birbirimizden ayırmışlardır.
“Irkçılık fikri, Emevîler zamanında büyük bir tehlike verdiği ve hürriyetin başında “kulüpler” suretinde büyük zararı görülmesi ve birinci harb-i umumîde yine ırkçılığın istimali ile mübarek kardeş Arabların mücahid Türklere karşı zararı görüldüğü gibi, şimdi de uhuvvet-i İslâmiyeye karşı istimal edilebilir ve istirahat-ı umumiye düşmanları gizli dinsizler, yine o ırkçılıkla büyük zarar vermeğe çalıştıklarına emareler görünüyor. Halbuki menfî hareketle başkasının zararıyla beslenmek, ırkçılığın seciye-i fıtrîsi olduğu halde; evvelâ başta Türk milleti dünyanın her tarafında müslüman olduğundan onların ırkçılıkları İslâmiyetle mezcolmuş, kabil-i tefrik değil. Türk, Müslüman demektir. Hattâ Müslüman olmayan kısmı, Türklükten de çıkmışlar. Türk gibi Arablarda da Arablık ve Arab milliyeti İslâmiyetle mezcolmuş ve olmak lâzımdır.” (Emirdağ Lahikası-2, 222)
Üçüncü sebep, Arap aleminde Batılıların teşvikiyle ve özellikle Hıristiyan Arapların tahrikiyle oluşan Türk düşmanlığıdır. Bu düşmanlık ders kitaplarına kadar inmiştir. Suriye’nin Hatay’ı hala kendi sınırları içinde göstermesi; Suudi Hükümetinin Mekke ve Medine’deki Osmanlı izlerini silmeye çalışması ve bütün Arap tarihlerinde Osmanlı Devleti’nden sömürgeci ve zâlim devlet diye bahsedilmesi bunun en acı misâlidir.
Beşinci sebep, I. Cihan Harbi sırasında, Arapların İngiliz ve Fransızların tahrikiyle başlattığı isyanlar ve bunlara karşı tamamen Türkçü olan Cemal Paşa ve benzerlerinin uyguladığı yanlış politikalardır. Bu olayların başında Arab İhtilâli ile Âliye Divan-ı Harb-i Örfî olayı gelmektedir.
Kaynak: Nurdanhaber.com