Uluslararası Üniversiteler Konseyi (IUC) Kurucu Başkanı Orhan Hikmet Azizoğlu, ABD’nin tehditlerine rağmen BM’nin ezici bir çoğunlukla Kudüs’ün İsrail’in başkenti olmasını kabul etmemesinin dünya üzerindeki tüm mazlum milletleri umutlandırdığını belirterek, “Bu karar, güçlü olanın değil, haklı olanın kazanabileceğini göstermiştir. Bölgede kalıcı barış ve huzurun ancak İsrail’in kayıtsız şartsız 242 sayılı BM kararındaki sınırlarına dönmesiyle sağlanacağına inanıyoruz. Kudüs’ün kaderini ancak o toprakların gerçek sahibi olan Filistin halkı ve Ortadoğu’da yaşayan milletlerin belirleyebileceğine inanmaktayız” dedi.
Dünya Müslüman Alimler Birliği, Cumhuriyet Üniversitesi ve Uluslararası Üniversiteler (IUC) Konseyi tarafından ‘Kudüs’e Küresel Bakış Çalıştayı’ düzenlendi. Sivas Cumhuriyet Üniversitesinde yapılan çalıştay sonrası Dünya Müslüman Alimler Birliği Genel Sekreteri Prof. Dr. Ali Karadaği, Cumhuriyet Üniversitesi Rektörü ve IUC Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Alim Yıldız, IUC Kurucu Başkanı ve İcra Kurulu Başkanı Orhan Hikmet Azizoğlu ve dünyaca tanınmış bilim adamları tarafından hazırlanan sonuç bildirgesi yayınladı.
Hazırlanan sonuç bildirgesini açıklayan Azizoğlu, Kudüs ile ilgili emperyalist dünyanın zulmüne karşı gösterdikleri reaksiyonu bildiriyle gösterdiklerini belirtti. Allah’ın yeryüzündeki ikinci mabedi Mescid-i Aksa’nın bulunduğu Kudüs’ün Müslümanların ilk kıblegahı olduğu gibi peygamberler silsilesinin son temsilcisi olan Hazreti Muhammed’in miracına basamaklık etmiş şehir olduğunu kaydeden Azizoğlu, “Tarih boyunca peygamberler şehri olarak kabul edilen Kudüs, İslamiyet, Yahudilik ve Hristiyanlık için kutsal yerleri barındırmaktadır. Hz. Ömer ve Selahaddin Eyyübi tarafından fethedilen Kudüs, Selçuklu ve Osmanlı dönemleri de dahil olmak üzere son 13 asır İslam’ın hakimiyetinde kaldığı dönemlerde farklı din ve inançların uyum içinde yaşadığı, adının da ifade ettiği gibi barış şehri olarak insanlığa örnek teşkil etmiştir. Bu sebeple özellikle tüm Müslümanlar için vazgeçilmez ve mukaddes bir emanet olarak kabul edilmiştir. Müslümanların emanetindeyken insanlığın ortak mirası olan sevgi, hoşgörü ve birlikte yaşamanın merkezi olan bu kutsal mekan ne yazık ki özellikle son asırda şiddet, nefret ve zulümle anılır hale gelmiştir” dedi.
Kudüs’ün bu noktaya gelmesinde Ortadoğu’yu menfaatleri doğrultusunda yönetmek isteyen ülkelerin barıştan, haktan ve adaletten uzak müdahalelerinin büyük rolü olduğunu vurgulayan Azizoğlu, “Bu müdahalelerin son adımı ABD’nin Kudüs’ü devlet terörü uygulayan İsrail’in başkenti olarak tanımasıdır. ABD’nin bölgeyi ve dünyayı kaosa sürükleyecek bu proaktif adımı işgalci ve terörist İsrail devletini daha da cesaretlendirecektir. Masum Filistin halkına baskı ve zulmün daha da artmasına sebep olacaktır. Bu teşebbüs Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde Türkiye Cumhuriyeti ve İslam İşbirliği Teşkilatının girişimleri ve gayretleri sayesinde büyük ölçüde bertaraf edilmiştir. ABD’nin çağ dışı tehditlerine rağmen BM’nin ezici bir çoğunlukla Kudüs’ün İsrail’in başkenti olmasının kabul edilmemesi dünya üzerindeki tüm mazlum milletleri umutlandırmıştır. Bu karar özellikle son iki asırdır dünya üzerindeki hüküm süren kapitalist sömürgeci ve materyalist anlayışın böyle devam etmeyeceği, güçlü olanın değil, haklı olanın kazanabileceğini göstermiştir. Bunun sonucunda Kudüs bağlamında insanlığın geleceğiyle ilgili olarak barış ve adaletin tesis edilebileceğine olan inancımız artmıştır. Bunda en büyük katkı Türkiye’nin önderliğinde BM’de ABD ve İsrail zulmüne karşı oy kullanan devletlerin çoğunluğu olmuştur” dedi.
Toplantıya katılan kuruluşlar olarak bölgede kalıcı barış ve huzurun ancak İsrail’in kayıtsız şartsız 242 sayılı BM kararındaki sınırlarına dönmesiyle sağlanacağına inandıklarını kaydeden Azizoğlu, şöyle devam etti:
“Ayrıca İsrail gibi devlet terörü uygulayan devletlere karşı bundan sonra da BM’nin inisiyatif almasına devam etmesini özgür dünya ulusları sağlamalıdır. Kudüs’ün kaderini ancak o toprakların gerçek sahibi olan Filistin halkı ve Ortadoğu’da yaşayan milletlerin belirleyebileceğine inanmaktayız. Kudüs, İsrail devletinin değil, Türkiye Cumhuriyeti ve İslam dünyasının önemli bir bölümünün resmen devlet olarak tanıdığı Filistin’in başkentidir. Kudüs’ün bu konumu sadece Müslümanlar için değil, bütün dünya milletlerinin vicdan, adalet ve hoşgörü duyguları için önemlidir. 21 Aralık 2017 tarihinde BM’nin aldığı bu kararla Kudüs’ün sadece üç semavi dinin kutsal mekanı olmasının yanı sıra insanlığın evrensel değerlerinin beşiği olduğu gösterilmiştir. Rabbim İslam ümmetinin birlik ve dirliğini kapitalist emperyalist güçlerin şerrinden korumayı ve İslam birliği sağlamayı nasip etsin.”
İHA