5 Haziran 2017’de Mısır, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) dahil bazı Arap ülkeleri, Orta Doğu’da terörizme destek verdiği gerekçesiyle Katar ile ilişkilerini kestiklerini açıklamışlardı. Bu Körfez bölgesinde son yıllarda görülen en büyük diplomatik krize yol açmıştı. Ancak Körfez krizinin ablukayla sınırlı olmadığı, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin Katar Emiri’ni devirip yerine Londra’daki yeğenini getirmek istedikleri ortaya çıktı. Darbeyi ise zamana karşı yarışıp Şeyh Temim’in sarayını korumaya alan Türk birlikleri durdurdu.
TAYYİP BEY İZİN VERMEYİNCE
Katar’da Körfez krizinin başladığı ilk gün, yani 5 Haziran’da Emir Şeyh Temim’in sarayında yaşanan sıcak saatleri ve bu sıcak saatlerde Türkiye’nin üstlendiği kritik rolü anlatacağım.
Bu öylesine önemli bir rol ki; o gün o kritik müdahale olmasaydı, her şey başka türlü gelişecek, muhtemelen bölgenin tarihi de başka türlü yazılıyor olacaktı.
O halde anlatmaya başlayalım…
Habere ulaşmamız bir soruyla başladı.
Kabine’nin etkili bir ismine şöyle bir soru sordum.
Katar meselesinde asıl hedef Türkiye miydi?
Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla mı diyorlardı acaba?
Muhatabım, “O kadar uzun boylu düşünmemek lazım” dedikten sonra şu sözleri sarf etti:
“Adamlar (Suudi Arabistan) Amerika’ya dönüp şunu söylediler. Seninle 350 milyar dolarlık anlaşma yaptım. Sen de bana destek at, şu Katar Emiri’ni değiştirelim. Mesele bundan ibaret. Tabi Tayyip Bey buna izin vermeyince o iş yattı.”
“Tayyip Bey izin vermeyince…”
Bu vurguya dikkat!
Cumhurbaşkanının bu süreçte neler yaptığını, açıklandığı kadarıyla herkes biliyor.
Katar Emiri’nin yanında olduğunu beyan etmek, 5 Haziran’da kendisini arayıp desteğini bildirmek, uçaklarla gıda yardımı ulaştırmak, uluslararası yoğun bir telefon trafiği yürütmek…
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 5 Haziran’dan beri böyle şeyler yaptığını biliyoruz.
Ancak ‘izin vermemek’ tabiri çok daha iddialı duruyor.
Acaba bilmediğimiz başka bir şey daha mı olmuştu?
Neye nasıl izin verilmemişti?
TÜRK ÖZEL BİRLİKLERİ KATAR EMİRİNİN SARAYINDA
Kabine üyesiyle yaptığım o görüşmeden günler sonra, Katarlı yetkililerin birebir görüşmelerde dile getirdikleri, Türkiye’den, Tayyip Erdoğan’dan bahsedip büyük bir kahramanlık hikayesi üreterek anlattıkları bir konu kulağımıza ulaştı. Anlatılanlar son derece dikkat çekiciydi. Buna göre o gece, yani Katar krizinin başladığı 5 Haziran gecesi Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamad El Sani’yi bir darbe girişiminden Türk özel birlikleri korumuştu. Ulaştığımız bilgilerin çerçevesi şu şekilde idi:
“Türk seçkin birlikleri Emir’in sarayının etrafını vakitlice sararak emniyeti sağlamışlar, Şeyh Temim’i ani bir baskından ve darbeden kurtarmışlardı. Bunun üzerine Katar Emiri’ni devirip yerine Londra’daki yeğenini getirmek için harekete geçen Suudi ve Birleşik Arap Emirlikleri özel birlikleri yarı yoldan geri dönmek zorunda kalmışlardı.”
Peki anlatılanlar doğru muydu?
Katar emirini özel eğitimli Türk timi gerçekten bir darbeden mi kurtarmıştı?
Haber kaynağıma güvenmekle birlikte operasyonel niteliği olan, çok önemli bir konu ile karşı karşıya olduğumuz için meselenin teyide ihtiyacı vardı.
Teyit için nereye yöneleceğimi de biliyordum.
Ankara’nın karar verici mekanizmalarının çoğunda sandalye sahibi olan üst düzey bir devlet yetkilisi…
200 CİVARI SEÇKİN TÜRK ASKERİ
Haber doğruydu.
5 Haziran gecesi, Katar’a yakın bölgelerde/ülkelerde görev yapan 200’e yakın çok özel eğitimli Türk birliği Ankara’dan gelen emirle harekete geçmişti.
Hedef Katar Emiri’nin sarayı idi.
Görev emri, Emir’e karşı başka bir ülke ya da ülkeler tarafından o gece yapılması muhtemel darbe girişimini engellemek, bunun için Katar Emiri’nin ve sarayın güvenliğini sağlamaktı.
Misyon başarıyla tamamlanmıştı.
O sırada Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’ne ait özel eğitimli timler aynı hedef için harekete geçmek üzereydi.
Bir rivayete göre yola çıkmışlardı bile.
Ama onların hedefi Türk birliklerinin tam tersi idi.
Saraya gidip Katar emirini etkisiz hale getirip, yerine bir başkasını getirerek darbe yapmak istiyorlardı.
Ancak erken davranan Türk birlikleri oldu.
Özel donanımlı timler saraya vakitlice ulaşmışlar ve Emir’in güvenliğini garantiye almışlardı.
Bu şekilde Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’ne ait özel birliklerin bir saray darbesiyle Katar Emiri’ni devirme planları da suya düşmüştü.
Şimdi en başta aktardığım Kabine üyesinin sözleri yerli yerine oturuyordu.
“Tayyip Bey, Katar’da bir saray darbesine izin vermemişti.”
UÇAKLAR HAZIR BEKLETİLDİ
5 Haziran gecesi Katar Emiri’nin sarayında yaşananları teyit için ulaştığımız yetkili isimden önemli bir başka bilgi daha aldık.
O akşam duruma göre harekete geçmek üzere Türk Hava Kuvvetleri’ne ait uçaklar da motorları çalışır halde hazır bekletildi.
İhtiyaç olsaydı eğer, bu uçaklar hemen havalanıp kendilerine verilen misyonu yerine getirmek üzere Katar’a yöneleceklerdi.
Ancak karada yürütülen operasyonla hedefe ulaşıldığı için buna gerek kalmadığı anlaşılıyor.
KATAR EMİRİ’NİN ERDOĞAN’DAN TALEPLERİ
Şimdi şöyle bir soru sorup cevabının peşine düşebiliriz:
Katar Emiri’ni darbeden kurtarmak için Türk özel birliklerinin harekete geçmesi fikri nasıl gelişti?
Kuvvetle muhtemel bir telefon görüşmesi sonrası.
Körfez krizi 5 Haziran sabahı patlak verdi.
Suudi Arabistan öncülüğünde kimi Körfez ülkeleri ve Mısır, Katar’la ilişkileri aniden kesip bu küçük ülkeyi ablukaya aldılar.
Haber Ankara’ya ulaştıktan sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan hızlı bir telefon trafiği başlattı.
O gün yani 5 Haziran’da Erdoğan’ın ilk görüştüğü isimlerden biri de Katar Emiri olmuştu.
Meselelerin gidişatından anlaşılıyor ki, Katar emiri durumun nezaketini anlattıktan sonra sarayın güvenliğini sağlama konusunda Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan özel ricacı olmuştu.
Devamında yaşanan gelişmelerden anlıyoruz ki, Katar Emiri o telefon görüşmesinde Erdoğan’dan iki kritik talepte bulunmuştu.
1-Suudi Arabistan ve BAE darbe için harekete geçmeden Türkiye harekete geçsin, bu darbeyi engellesin. Öyle de oldu.
2-Türk askerinin Katar’da görev yapması için Ankara’nın elini hızlı tutması. Meclis’teki tezkerenin belirlenen takvimden önceye alınıp hızlıca oylanması. Bunu da olayın kendisi böyle geliştiği için biliyoruz.
Katar’a 10 gün içinde cevap vermek için 13 maddelik şart koşan Körfez ülkelerinin bu şartlarından biri Doha’daki Türk Üssü’nün kapatılması idi.
Neden böyle bir talepte bulunuyorlar dersiniz?
Cevabı çok açık değil mi?
Türkiye orada olduğu sürece kafalarına göre darbe yapamayacaklar.
O yüzden…
Sonra ne oldu?
Katar bu talepleri reddetti.
Böyle bir hikayenin sonunda, Katar Emiri Doha’daki Türk üssünü kapatır mı sizce?
Kaynak: Gerçek Hayat Dergisi – Mehmet Acet