21 Aralık 2017 Perşembe günü, Sayın Cumhurbaşkanımızın öncülüğünde Türkiye’nin girişimleriyle hazırlanan ve Trump’ın Kudüs kararını eleştiren karar tasarısı, BM Genel Kurulunda ABD’nin tehditlerine rağmen 9’a karşı 128 oyla kabul edildi, oylamada 35 ülke ise çekimser kaldı. ABD Başkanı Trump, 6 Aralık’ta Beyaz Saray’da düzenlediği basın toplantısında, Kudüs’ü “İsrail’in başkenti” olarak tanıdığını ve ABD Büyükelçiliğinin Kudüs’e taşınması talimatı verdiğini açıklamıştı. Artık bundan sonra 21 Aralık farklı anlam ifade edecektir. Bu âlem-i İslâm ve insanlık adına sevindirici haber münasebetiyle bazı zihni ve hissi düşüncelerimi paylaşmak istedim.
Birincisi; 21 Aralık günü, coğrafya ilmi açısından yaratıcı tarafından verilen bazı özellikler taşımaktadır. Bu bilgiler hatırlatma amaçlı kısaca şöyledir: Kış gündönümünde, yaklaşık 21 Aralık’ta güneş ışınları oğlak dönencesine dik gelir. Kuzey Yarımküre’de günler uzamaya, Güney Yarımküre’de ise günler kısalmaya başlar. Güney Yarımküre’de en uzun gün, Kuzey Yarımküre’de ise en kısa gece yaşanır. Bu tarihten itibaren geceler kısalmaya, gündüzler uzamaya başlar. Fakat 21 Mart tarihine kadar, geceler gündüzlerden uzundur.
İkincisi; maddi ve manevi hava/atmosfer bir biri ile alakalıdır. Birbirini olumlu ve olumsuz yönde etkiler. Bu karşılıklı etkileşimden, dünya misafirhanesinde bir yolcu olan insanoğlu da etkilenmektedir. Hatıra gelen birkaç misal: Bugünlerde herkes sıkıntıdan şekva ediyor. Âdeta manevi havanın bozukluğundan, maddi ve umumî bir sıkıntı hastalığını vermiş (Kastamonu Lahikası: 236). Hakikaten buranın maddi ve manevi havasıyla imtizaç edemiyorum. Sıkıntılarım pek fazla (Emirdağ Lahikası-I: 196). Nasıl maddi hava fena ise fena tesir ediyor. Manevi hava da bozulsa herkesin istidadına göre bir sarsıntı verir (Kastamonu Lahikası: 51).
Üçüncüsü; “Elbette zorluğun yanında bir kolaylık vardır. Gerçekten zorlukla beraber bir kolaylık daha vardır (İnşirah 94: 5-6).
İsrailliler elli yılı aşkın bir süredir Filistinli Müslüman kardeşlerimize şiddetini artırarak işgal ve zulüm uygulamaktadır. Bunun üzerine Trump’ın Kudüs’ü “İsrail’in başkenti” olarak tanıma kararı Filistinli kardeşlerimiz, İslâm dünyası ve insanlık rağmına zulmün çıtasını iyice yükseltmiştir. Bilindiği gibi, zulüm kelimesi aynı zamanda zulmet/karanlık kelimesi ile de kullanılmaktadır. Bu da zihnimizde zıt başka çağrışımlara yol açmaktadır: 1) Gecelerimiz çok karardı ve çok kararan gecelerin sabahları pek yakın olur (Tarihçe-i Hayat, Önsöz: 6)”. 2) Şu millet-i İslam’ın felaket-i mazisi, getirecek de elbet İslâm’ın âlemine saadet ve hürriyet. Olur geçen musibet (Sözler: 711).
Cenab-ı Allah’ın kainata koymuş olduğu, “Sünnetullah” dediğimiz kanunlar maddi alemde iklim düzeyinde geçerliliğini korumaktadır. Yani 21 Aralıktan sonra, geceler kısalmaya, günler uzamaya devam edecektir. Aynı kanunun insanoğlu düzeyinde yansıması da geçerli olacaktır. Yani Müslümanlar ve insanlık üzerindeki ABD-İsrail zülmü/karanlığı yavaş yavaş sona erecektir. Aynı şekilde Türkiye’nin öncülüğünde İslam dünyası ile beraber yavaş yavaş dünyaya, adalet ve İslâm güneşi doğacaktır.
Dördüncüsü; Bediüzzaman’ın talebesi merhum Zübeyir Gündüzalp’in vermiş olduğu bir konferanstaki şu tespiti ile sonlandırıyorum:
Evet o ecnebilerin, canavarlar gibi yaptıkları muamele ve zulümler, İslâm dünyasında, hürriyet ve istiklal ve ittihad-ı İslâm cereyanını da hızlandırmıştır. Nihayet müstakil İslâm devletlerinin teşkilini intaç etmiştir. İnşâallahü Teâlâ, Cemahir-i Müttefika-i İslâmiye de meydana gelecek ve İslâmiyet, dünyaya hâkim ve hükümran olacaktır. Rahmet-i İlahîden kuvvetle ümit ve niyaz ediyoruz (Sözler: 771). AMİN
Yrd.Doç.Dr. Ali KUYAKSİL